25 Ağustos 2013 Pazar

"Abi Daha Çok Var Mı?"

 

Katakulli bir sözleşme sonucunda Tıkandı Baba'nın deyimiyle bir bilinmeze kombine alarak (hatta 2+1) yeni sezona merhaba demek üzere alışkanlıktan dolayı semtte buluştuk. Lig bitimiyle verilen aranın biriktirdiği muhabbetlerin yine büyük paydası elbette Beşiktaş'tı. Hepimizin yüzünde tebessüm, dilinde umut ama aklında endişeler vardı. Endişelerin bir kısmı da statlardan ötürü malum. Daha neredeyse on sene önce ilk kez gittiğimde bile 'Bir daha bu stada gelinmez' demiş olmama rağmen Cem Karaca'nın şarkısındaki gibi yüz bin kere tövbe eder yine şarap içeriz modundaydık sevdamız yüzünden. Şarap yoktu elimizde ama tribüne girmeden üfletirler mi sorusuna "şüphelendiklerini üfletiyorlarmış abi" cevabı alınca şüphe uyandırmayacak miktarda yuvarladık biraları.

Arabayla düşeceğimiz Olimpiyat yollarının bizi ne kadar sürede stada ulaştıracağı hakkında kısa bir fikir ayrılığı yaşadıktan sonra makul bir zaman diliminde anlaşarak ayrıldık semtten. Uzun lafın kısası İzmit İsmet Paşa Stadı'nda oynasak kat kat daha iyi bu rezilliği çekmekten. Bir ara nereye gittiğimizi bile bilmediğim yollarda etrafımızdaki onlarca şuursuz, akıntıya kapılan araçlardan sürekli çevre esnafına "Abi daha çok var mı?" sorusu yöneltiliyordu. Sıkıntılı bir yolculuk sonrasında arabayı epey bir uzağa bırakıp dağ bayır aşa aşa vardık stada. Kombine ve biletli kapılarının ayrı olduğunu bilmeyerek önce yanlış sırada beklemeye başladık ama neyse ki bu kısa sürdü ve diğer taraftan kum saati sıra şekliyle sıcaktan ve basınçtan eriyerek girdik içeri. Maçın başlamasına az bir süre kaldığı için alt katta ve (Aziz Başkan duymasın) merdiven boşluklarında konuşlanarak izlemeye başladık maçı.

İlk maçlardan şu iyi, bu kötü vesaire gibi takıma ve oyuna dair yorum yapmak bana doğru gelmiyor ama hemfikir olunan şey Beşiktaş'ın kontrollü oyunu ve yeni Kanadalı'nın Aurelio'nun eski ve iyi zamanlarını anımsattığıydı. Bir ara 0-0'a bağlanan maçta gol olmazsa erken mi çıksak acaba düşüncelerine "75. dakkaya kadar olmazsa bakarız" demem ve 74'te golün gelmesiyle nokta konuldu ve hakemin bitiş düdüğüne kadar kaldık. Zaten benimki de blöftü.

Nihayetinde Beşiktaş 2-0 kazanarak oraya kadar gelen on binlerce taraftarının çektiği çileden dolayı düşen yüzlerini güldürdü. Her ne kadar evlere ulaşmamız Pazartesi'yi bulsa ve yorgunluğu Çarşamba günü anca çıkmış olsa da kazanınca insan her şeyi unutabiliyor. Bir hafta önce hazırlık maçında yükselen Taksim protestosuna destek sloganları bu maçta da devam etti. Pek de kolay sonlanacağa benzemiyor. İlk resmi maç sonunda yolumuzun (!) ne kadar uzun olduğunu hem biz hem  Bilic hem de takım görmüş oldu. Yani bu daha başlangıç, mücadeleye devam.

Beşiktaş : 2
Trabzonspor : 0

75' Olcay Şahan
81' Gökhan Töre