31 Temmuz 2008 Perşembe

Tribün Çocuğu


1970'lerde Bursa Dynamo Kiev maçında Rusların futbolundan etkilenen Bursa'nın Mesken İlçesi'nin Ertuğrul Gazi Gençlik ve Spor Kulübü adını Dynamo Mesken olarak değiştirmiş. Böylece başına gelmedik kalmamış. Kapatılan ilk futbol kulübü. Solcu semtin takımı Dinamo Mesken'in amigosu Erkan Can aşağıda da röportajı.


Nokta Dergisi'nden


80 döneminde gençlik yıllarınızın geçtiği bursa'da siyasi gerekçelerle kapatılmış bir kulübünüzün olduğunu söylediniz. nedir bu dinamo? bu bir espri miydi? eğer doğ­ruysa bu bir ilk. neydi mesken'in öyküsü?


- 80’li yıllar, amatör takımlar devri. 22 ya­şındaydım. o zamanlar yeni yeni ucuz mes­kenler kuruluyordu bursa'da. top oynayacak yerimiz çoktu. daha sonra mahallenin altına eğitim enstitüsü açılınca oradan öğrenci ağabeylerimiz geldi. mahalleli de onlarla be­raber kulüpte takılmaya başladı, solcu oldu. kulüp orada doğdu. takımın adını dinamo mesken koydular. daha sonra futbol falan bitti. kimse arkasını sormadı, açılmadı.


sizin o yıllarda kalecilik de yaptığınız söy­leniyor. kaleci, argoda parasız anlamında kullanılır. nasılsın diye sorduklarında "schumacher gibiyim" diyormussunuz. ama sanırım siz takımın amigosuydunuz...


- kalecilik yapmadım. o benim jargonum. nasılsın diyorlar, kaleciyim diyorum. bekliyo­ruz, para yok, pul yok, kaleci durumu da ora­dan gelir. o benim otuz yıldır söylediğim bir durumdur yani. amigoluk yaptım tabii ki.


nasıl bağırttırıyordunuz tribünleri?


- dinamo'nun gençleri, bir elinde şişe, sa­atlerce neşe! dinamo'nun gençleri birçok menekşe!


mahalle benimsiyor muydu dinamo mesken'i?


- tabi canım, gurur duyardık! tomas or­hanlar, yakalı mehmetler, komando musta­fa la r, avanta kemaller, ertuğrul kanşay. bu abiler bilirler bunları.


sizin de lakabınız var mıydı?


- sarı! benim lakabım san'dır. adımı bil­mem. eskiden daha da sarıydım, sapsarıy­dım. kill bill!


peki derdiniz neydi, mahalleyi moskova'ya bağlamak gibi bir niyetiniz mi vardı?


- (gülüşmeler) yoo... zaten solcu bir ma­hallede büyüdüğümüz için takımın adı da böyle olacaktı. çok normaldi bu.


anladığım kadarıyla darbe öncesi mahalleler kendi kulüplerini kalkındırabiliyordu ama sonra her şey için para gerekti. bu arada o yardımlaşma durumu da darbeyle birlikte gitti.


- evet, başka bir şeyler lazımdı, yetmedi. "satıyorlar oğlum" diyor, rafet el roman'ın filmde oynadığı karakter. dar alanda kısa paslaşmalar, her şeyi anlatıyor bence. zaten hikâyesi de akyazı akınspor'dur. biz onu bursa hikayeleriyle harmanladık. bursa'da çekildi film.bursa'nın spor camiasının eskilerinden birkaç kişiyi aradık. dinamo mesken'in varlığıyla ilgili sorular sorduk.


sağ cenahın eskilerinden biri sizin bunu abarttığınızı...


- sağdan yürüsün, saçak altından, cüzdan bulur belki!


hayat futbola fena halde benzer diye bir sloganı var filmin. dinamo mesken'in hi­kâyesine baktığımızda görüyoruz, futbol da siyasete benziyor. şu anda da çarşı gru­bunun müdavimi olduğu bir mekândayız. futbolu ve siyaseti birlikte nasıl yorumlu­yorsunuz?


- stratejidir. programdır; koçluk işidir, ka­fana göre oynayamazsın. futbolun da haya­tın içindeki gibi bir ahlakı var. tek başına yapılabilen bir şey değildir. "bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine." ha­yatı sürdürebilmek için dört doğru pas yüz­de 90 goldür. siyasette de böyle. çarşı'yı da seviyorum tabi. iyi bir tribünü var.


dar alanda kısa paslaşmalar'da siz kaleci torba suat'ı canlandırdınız. karakterin si­zin üzerinize yazıldığı söylenir. dinamo mesken'den esinlenildi mi filmde?


- yok, ama bunları anlatmıştım, etkisi ol­muştur yani.

30 Temmuz 2008 Çarşamba

Kazım'dan Macar Salamı

Geçen sene İnönü Stadyumun'da kapalı tribünün önünde oynadığı maçta kendine ne kadar güvenen ve ayaklarına ne kadar hakim bir oyuncu olduğuna şahit olmuştuk. Sonrasında Chelsea maçlarındaki performansıyla iyiden iyiye Fenerbahçe'nin en iyi oyuncularından biri oldu.Euro 2008'de takımın iyileri arasına girdi. Hemen hemen her maç takımın en iyileri arasında yer aldı. Bu sezona da çok hızlı girdi Colin Kazım. MTK karşısındaki futbolu inanılmazdı. Takım olarak çok kuvvetli bir görüntü çizdiler. Fenerbahçe'nin kulübesindeki isimler bile çok iyi Emre, Burak, Deivid yedek kalabilirler.

Yönetici Aranıyor

Kayserispor geçen sene sezon öncesinde 5 kombine satmanın şokunu yaşamıştı. Bu sene Recep Mamur'un yalancısıyız 270 kombine satılmış. Aghahowa transferine rağmen. Mamur "Trabzon'un nüfusu 250 bin, onların sattığı kombine 15 bine yaklaştı. Biz bu şartlarda transfer yapamayacağız" diyerek özetlemiş durumu. Hatta yeni transferlerin sözleşmelerini bile fesh edeceklerini söylemiş. Resmen tehdit etmiş. Trabzon'un nüfusunu da 3'te 1'e indirmiş. Trabzon'un nüfusu 740 bin. Kayseri'nin nüfusu 1 milyon 165 bin. Buradan yola çıkmış Mamur. Enteresan tabii. Mamur yapılan transferleri bile fesh edeceklerini söylüyor. Peki 270 kişiye ne diyeceksiniz?

Bir benzeri Beşiktaş'ta yaşanıyor. 1717 kombine satılmış. "Taraftar kombine alsın korkmasın İnönü Stadı'nda oynayacağız" diyor Ertunç Soğancıoğlu. İki gün sonra bu kez Levent Erdoğan çıkıp "İnönü'yü yıkacağız. Kombine satmak için böyle bir açıklama yapılmış" diyor. İkisi de Beşiktaş'ın yöneticisi. Açıklamalarının arasında bir günlük bir zaman dilimi var. Bir taraftar yıkılmayacakmış diye gidip kombine alacak ertesi gün yıkılacak haberini alacak. Bu konuyu da düşündüler mi acaba? Bu arada İstanbul'un nüfusu kaçtı.

Türkiye'nin siyasi hayatında nasıl önderler, liderler yoksa. Futbolda da yönetici sıkıntısı yaşanıyor. Bazı kulüp başkanlarını tenzih ederek tabii.

Can Yakmak

30 Haziran 2008

Ankaragücü´nün yeni transferi Mehmet Yılmaz, çok iyi bir hazırlık dönemi geçirdiklerini belirterek, "Bu takım çok can yakar" dedi.

10 Haziran 2008

Sağlam "St.Johann karşısında savunmada sergilenen oyun beni ilerisi için mutlu etti. Lige ve UEFA Kupası’na hazır bir Beşiktaş olarak gireceğiz. Biz bu sene çok canlar yakacağız. Takımımdan şu anda son derece memnunum. Eğer transfer gündeme gelirse bunu sizinle mutlaka paylaşırım" dedi.

Can yakmak kolay mesele can almakta. Ertuğrul Sağlam'ın futbol felsefesi halen Kayserispor'daki gibi devam ediyor. Beşiktaş'ın büyüklüğünü yıllar önce takımdan ayrıldıktan sonra unuttu mu yoksa?

Kim Demiş Ne Demiş (4)

Maradona Demişki:

'Biz futbolcular, sürekli üzerimizde çok baskı olduğundan yakınırız. Baskı, ancak evlerine beş peso getirip çocuklarını geçindiremeyen insanların üzerinde olur. Binlerce dolar alıp, sahaya çıkıp oynuyoruz ve ağzımızı açınca stresten bahsediyoruz… Stres bu ülkede, sabahın altısında kalkanlar içindir, lanet olsun ki.'"

Futsal Ligi Kuruluyor

Geçtiğimiz sene federasyon seçimleri nedeniyle kurulamayan Futsal Ligi bu sene kuruluyor. Eylül ayında tanıtımı yapılacak ligin başlangıcı ise kış aylarında. Üniversiteler, amatör kulüpler, müessese takımları ve profesyonel kulüplerin katılımıyla gerçekleştirilmesi planlanan lige katılım ücretinin de düşük tutulacağı söyleniyor.

28 Temmuz 2008 Pazartesi

Vur Beline Kazmayı

19 Mayıs'ta ilk kazma vuruluyor dendi. Mayıs ayı geçeli 2 ay oldu. Stadyum yıkılmadı yenisi yapılmadı. Açıklama yapıldı. Sene sonuna dek İnönü'deyiz. Herkes kombine alsın dendi. 1717 kişi kombine almış. Fenerbahçe 30 bin satmış. 19 Mayıs'ta ilk kazma vurulacak dendi. Yıldırım Demirören kongrede gövde gösterisi yaptı ama sonuç yok. Dam üstünde saksağan vur beline kazmayı. 19 Mayıs'ta ilk kazma vurulacak dendi. Şimdi İnönü'ye bekleriz deniliyor.

John Terry




Vefa Pes Etti

100. yılını kutlayan Vefaspor dramatik noktalara ulaşmış ekonomik sıkıntılara sonunda boyun eğmek zorunda kaldı. Eminönü Belediyesi Vefaspor yönetimini ele geçirdi. Vefaspor'un adının yaşatılması adına güzel bir birliktelik ancak Belediye Başkan Yardımcısının kulüp başkanı olması ve Recep Tayyip Erdoğan'ın yardımcısı Hayati Yazıcı'nın oğlunun hatta oğlunun arkadaşınında yönetime seçilmesi gerçek Vefasporlular için üzüntü verici olsa gerek. Ama kendi düşen ağlamaz. 2007 senesinde Vefalılardan yardım amacıyla banka hesabına para yatırılması istenmiş sonuçsa hüsran olmuştu. Yalnızca 1 kişi banka hesabına para yatırmış kulübün eski Başkanı Raif Bakova vefaya yapılan vefasızlığı anlatmıştı.

27 Temmuz 2008 Pazar

MEHMET IŞIKLAR

"Kıyamet kopar, çöker karanlık,

Allah bizi affetmez, çok günah aldık,

Sevenler ayrılmaz, bir plan yaptık,

Tüm Çarşı cehennemden kombine aldık."




Onun nasıl bir insan olduğunu anlatan en iyi iki örnek aslında.


"Samsunspor-Beşiktaş maçı Samsunspor'un cezası nedeniyle maç Ankara'da oynanıyor. maç bitmiş Beşiktaşımız yenilmiş. otobüslere doğru yürüyoruz. yan tarafımızdan Samsunspor taraftarını taşıyan çift katlı bir otobüs geçiyor. Beşiktaşlılar ile Samsunsporlular el kol hareketi yapıyor. otobüs duruyor ve içnden 20-25 kadar samsunsporlu -şirinler grubu- arkadaş ellerinde dönerlerle Beşiktaşlılara saldırıyor. Optik benim bulunduğum yere en fazla 10 metre belinden kemerini çıkarıyor, onu gören kemerini çıkarıyor, yolun karşısındaki Samsunsporlulara koşuyor, tam bu sırada acı bir fren sesi Optik Başkan havada Samsunsporluların elinden döner bıçakları yavaş yavaş yere iniyor, Beşiktaşlılar kemerleri atıyor. Optik Başkan Ankara'da hastaneye kaldırılıyor, herkes öldü diyor Ankara'dan istanbul'a kadar otobüste çıt çıkmıyor, tribünün kafa abileri Optik'in yanından arıyorlar; "Birşeyi yok merak etmeyin, mesajı da var Galatasaray maçında tribünde" o gün anladık sen ölmezmişin, ölmedin ki sen. "


*********


"Maç öncesi Ortaköy'den yürümeye başladık. Yolumuzda epey var. Taksiyle yanımızda bir Beşiktaşlı duruyor. Kafayı çıkarıp "Çocuklar stadyuma gidiyorsanız atlayın" diyor. Atlıyoruz taksiye stada doğru yola koyuluyoruz. Tek şetirli Ortaköy yolunda önümüzdeki otobüsten elinde file olan yaşlı bir teyze iniyor. Ayağını kaldırıma atarken dengesi kayboluyor. Yere düşüyor. Hemen iniyor taksiden bizim Beşiktaşlı. Teyzeye yardım ediyor. Taksiyi bekletiyor. Yerlere saçılan meyveleri tek tek topluyor."

Rize Dağ Tarafı



TRİBÜN BLOK KISIM ÜCRET
Protokol 1.000 YTL

E B Deniz Tarafı 400 YTL

H B Dağ Tarafı 400 YTL

E C Deniz Tarafı 300 YTL

H C Dağ Tarafı 300 YTL

E D Deniz Tarafı 200 YTL

H D Dağ Tarafı 200 YTL

Ne güzel doğa ile içiçe stadyumlar. "Saldır dağ tarafı saldır saldır" diye bağırıldı mı acaba? Bu arada Bank Asya 1. Ligi için düşük fiyatlar değil. Adanaspor kadar olmasa da oldukça yüksek.

KUNT




Yalanın Getirdikleri

Geçtiğimiz günlerde Sinan Engin'in Bobo 3 Güiza eder açıklamasını konu alan haber yalanmış. Yalanlasa da bu haberin gerçek olabileceği bir yönetim kadrosu var Beşiktaş'ın. Hiçbirimiz dememiştir demedik zaten. Hem İbrahim Üzülmez'de Roberto Carlos'dan daha iyi değil miydi?Bobo-Güiza haberi çıktıktan iki gün sonra Sinan Engin bu haberi yalanlıyor. Fenerbahçe kendisine karşılık verince ben böyle birşey söylemedim diyor. Fanatik'te Fotomaç'ta isimsiz haberler yalanlanırken muhatap yok. Ama Sinan Engin'in haberinde var. Bu isim Beşiktaş'ın bir kanal adına muhabirliğini yapıyor. Yalan habere karşı kulübün yöneticileri ne yapmalı. O muhabiri işinden mi etmeli. Ya da o gazetenin editörleri, yayın yönetmenleri, kanalın sahipleri yalan habere karşı ne gibi önlemler almalı. Herkesin yanına kar kalıyor bu haberler. Daha da önemlisi Beşiktaş'a zarar veriyor. Beşiktaşlı yönerticiler izliyor, okuyucu izliyor, muhabirler uyduruyor.

25 Temmuz 2008 Cuma

Yaş Sınırına Karşı Futsal

Alt liglerde oynayan futbolculara yaş sınırlaması getirildi. Buna göre artık 30 yaş üstü oyuncular alt ligde yani 2. Lig'de oynayamayacak. Euro 2008 sırasın böyle bir karar alınmış fakat gümbürtüye gitmiş. Yazan çıkmamış Radikal dışında. Bu kötü haber olabilir futbolcular için. Bu kararı aldıklarında aklıma Futsal geldi. Federasyon sözde 2008-2009 sezonunda Futsal Ligi kuracaktı. Hala ses yok. Hasan Doğan'ın vefatından sonrada umudumuz yok açıkcası. Futsal'da 40 yaşına kadar oynamak mümkün. Belki de koordine bir fikirdir. Futboldan sonra futsal oynamak.

Yok Canım


FIFA resmi sitesinde halen yayında olan ankette "Bu yaz sizi en çok heyecanlandıran transfer hangisi?" sorusu yöneltilmiş. Yüzde 56 ile Ronaldinho önde götürüyor. İkinci Fenerbahçe'nin İspanyolu Güiza yüzde 19.7'lik oranıyla. Güiza'yı yaptıkları transferlerle şu an için geçemeyen isimlerse Deco, Hleb, Ben Arfa, Farfan.

24 Temmuz 2008 Perşembe

8. ve 25. Hafta

Fikstür çekildikten sonra egemen Fenerbahçeli yorumcular fikstürün nasıl oluyorda Fenerbahçe adına her sezonu birbiriyle aynı yapıyor diye söylendiklerine şahit olduk. Haksız sayılmazlar aslında. Her sezon zorlu Trabzon deplasmanıyla ligi bitirmek şampiyonluk yarışında önemli bir dezavantaj olarak görülebilir. Beşiktaş adına fikstüre baktığımda dikkatimi çeken şey derbilerden önce 8. haftayla başlayan zorlu maraton oldu. Beşiktaş önce evinde Sivas'ı ağırayacak ve öyle bir 6 hafta yaşayacak ki akıllara zarar. Beşiktaş'ın şampiyonluğu 8. 25. haftadan sonra başlayan 6 zorlu maçla şekillenecek. Sivas'tan sonra Kayseri, sonra Kocaeli, ardından Bursa ve Eskişehir. Bununla da kalmıyor bu zorlu maçların ardından Fenerbahçe ile karşılaşıyor. Beşiktaş için fikstürün en dikkati çeken ayrıntısı budur.

23 Temmuz 2008 Çarşamba

Cenk Koray

Ölümünün üzerinden 8 yıl geçti. Toschak Recep'i kadrodan ve siyah beyaz formadan ebediyen uzaklaştırırken, bunu basına açıklama görevi Cenk Koray'a verilmişti. O da açıklamasını yanağındaki gözyaşlarıyla bitirmişti. İyi Beşiktaşlılardandı. Beşiktaş'ın şampiyonluk sayılarına kafayı takmıştı. 1959 senesine kilitlemişti kendini. "O sene geçerliydi Beşiktaş'ın 1 şampiyonluğu daha var" derdi.

22 Temmuz 2008 Salı

Fofana-Amei-Pele

Karşıyaka 12 yıl sonra kadrosuna siyahi bir oyuncu kattı. 12 sene önce Fofana vardı. Hani şu Arsene Wenger'in Monacosunun forveti olan Yusuf Fofana. Kariyerinin sonunda Karşıyaka'ya gelmişti. Başarılı olmadığını hatırlıyorum. Uzun bir aradan sonra kırmızı yeşilli formayı giyecek ilk siyahi oyuncuysa Kamerunlu forvet Emoa Ghislian Amei olmuş. Daha önce Bursaspor'da denenen fakat forma şansı bulamayan oyuncuyu Reha Kapsal kadrosunda görmek istemiş. Amei kendisine Pele'yi örnek almış. Bunu da söylemiş. Çabukmuş hareketliymiş. Burun kıvırmamak lazım adam Pele diyor.

21 Temmuz 2008 Pazartesi

Mor Beyaz Hacettepe Unutulmaz

Önce Göztepe Aliağa Belediye ile şimdi de Gençlerbirliği Oftaş Hacettepe ile efsaneleri ayağa kaldırıyor. Göztepe 3. Lig'den mücadeleye başlarken Hacettepe kamuoyunun hiçte beklemediği bir şekilde adeta hortlayarak geri dönüyor. Duygu Hatıpoğlu ve Berkay Aydın'ın birlikte yazdıkları "Bastır Ankaragücü" adlı kitapta anlatılanlara göre Hacettepe kabadayılar kulübü olarak biliniyor. Tarihçesi hayli enteresan. Oyuncularını ve taraftarlarını Türkiye'nin namı en büyük kabadayılarından oluşturan Hacettepe'nin deplasman macerasından başlayalım önce. Sene 1961. Bursa'da yükselme finalleri oynanmaktadır. Bu playoff benzeri maçları kazanan 1. lige çıkacaktır. Hacettepeliler bu maça 3 bin kişi gider. Bu aynı zamanda ilk ve en büyük deplasman organizasyonudur Ankaralıların. Hacettepe maçın sonlarına doğru 2-1 yenik duruma düşer. Hacettepeliler kabadayı tabii. Dayanamazlar saldırırlar tribünlerde rakip taraftarlara. Olaylar büyür ve maç yarım saat durur. Maçın kalan dakikaları Demirspor adına kabus olur ve Hacettepe uzatmalarda maçı kazanır. 7 sene 1. Lig'de kalır.1968-1969 sezonunda 2. Lige düşer Ankaragücü ile. 1971'de 3.Lige. Sonraları kabadayı mahallesinde önde gelen kabadayılar birbirlerine düşer ve amigoları birbirlerini öldürür. Kafa diye tabir edilenler aralarında çıkan husumetten dolayı hayatlarını kaybederler. Derken 1971'de istimlak modası başlar. Dar sokaklı, kahvesi bol, bu şirin mahalle yıkılır yerine hastane yapılır. Sonra Hacettepe adını Keçiören Belediye Başkanı Melih Gökçek değiştirmemek üzere söz verip alır ama sözünde duramaz. Önce Keçiörengücü yapar adını sonrasında Keçiörengücü Belediyespor! Bu takımı Ankara Büyükşehir Belediyespor'un altyapısına sokan Melih Gökçek daha sonra ismini hepimizin bildiği gibi Ankaraspor yapar. Dağılan Hacettepeliler'in ise iddialara göre Ankaragüçlü oldukları söyleniyor.

12 Temmuz 2008 Cumartesi


Kim Demiş Ne Demiş (3)

Kemal Unakıtan Demiş ki:

"Dört gözle liglerin başlamasını bekliyoruz. Üç büyükler dahil olmak üzere, herkes bizden korksun. Çünkü Eskişehirspor fırtına gibi geliyor. Eskişehirspor, Süper Lig'de esecek. Eskişehirspor geleneği olan bir takım. Maçlara daha fazla gelme niyetindeyim. Ahsen hanımla beraber geleceğiz."

11 Temmuz 2008 Cuma

Vatan Haini

Evet, vatan hainiyim, siz vatanperverseniz, siz yurtseverseniz,
ben yurt hainiyim, ben vatan hainiyim.
Vatan çiftliklerinizse, kasalarınızın ve çek defterlerinizin içindekilerse vatan,
vatan, şose boylarında gebermekse açlıktan,
vatan, soğukta it gibi titremek ve sıtmadan kıvranmaksa yazın,
fabrikalarınızda al kanımızı içmekse vatan,
vatan tırnaklarıysa ağalarınızın,
vatan, mızraklı ilmühalse, vatan, polis copuysa,
ödeneklerinizse, maaşlarınızsa vatan,
vatan, Amerikan üsleri, Amerikan bombası,
Amerikan donanması, topuysa,
vatan, kurtulmamaksa kokmuş karanlığımızdan,
ben vatan hainiyim.
Yazın üç sütun üstüne kapkara haykıran puntolarla:
Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.

10 Temmuz 2008 Perşembe

All2gether Turnuvası

İspanya`nın Barcelona kentinde düzenlenen All2gether U-15 turnuvasında Bursaspor oynadığı 3 maçıda kazanarak bir üst ure çıktı. Fareo Adalarından Havnar Boltfelag`ı 4-0, İngiltere`den TG Elite`yi 6-0, Alman SV BW Kerpen`i 5-0 yenen yeşil beyazlı gençlerin turnuvaya katılan takımlara yöneltilen sorulara verdikleri cevaplar arasında ülkenizi karakterize eden öğeler sorusuna verdikleri cevaplar .

Demirspor


basın açıklaması from www.adanademirspor.com on Vimeo.

Demirsporlular kendilerini savunurken...

Kocaeli'ye 3. Sırp

Kocaelispor Dusan Andjelkovic, Dorde Tutoriç'ten sonra büyük ihtimalle imza atacak Nenad Jestroviç'le birlikte Sırp oyuncu sayısını üçe çıkaracak. Kocaelispor bir zamanlar Kuzmanovski, Mirkoviç gibi oyunculardan çok memnun kalmıştı. Şimdi yine rota Balkanlar olmuş. Bu transferlerde Mirkoviç'in önerisiyle yapılmış deniliyor. Jestroviç Sırbistan Karadağ formasıyla 12 maçta 5 gol atmış. 32 yaşında Katar'a kadar düşmüş yolu. Tecrübeli bir isim. Kariyerine bakıldığında Metz'de 2 sene oynamış. Anderlecht'te oynamış. Anderlecht'te muhteşem bir grafiği var. 100 maçta 61 gol. Takım arkadaşı Dusan Andjelkovic'le birlikte yer alacak kadroda. İkisi geçtiğimiz seneyi Kızılyıldız'da geçirmişler. Dusan'ın tek eksiği yurtdışına çıkmamış olması. Ama henüz 26 yaşında. Yine Kızılyıldız'dan 25 yaşında alınan Tutoriç kadroya eklenmiş. Onun içinde iyi yorumlar yapılıyor ama oynamadan anlaşılmaz tabii. Sağlam oyunculara benziyorlar. Yugoslav ekolünün önemli takımı Kızılyıldız'dan aynı anda 3 oyuncu almak akıllıca. Uyum sorunu çekmezler. Kocaelispor akıllı transferler yapmış. Unutmadan kalede de Serdar Kulbilge var.

9 Temmuz 2008 Çarşamba

Güle Güle Memo

Eduardo, Marcio Jarro ve Robson Da Silva ile birlikte geldiği sezon havaalanında çekilen fotoğraflarıyla hatırlıyorum Aurelio'yu. Ellerinde bavullarıyla indikleri havaalanında o alıştığımız görkemli karşılamanın yerini gayet mütevazı 4 futbolcunun fotoğrafı alıyordu. Sanki askere gideceklermiş gibi kafaları tıraşlı. Bu fotoğrafı gören Ali Sami Alkış "Bulup getirmişler tinercileri Trabzon'a futbolcu diye, bunlardan hiçbir şey olmaz" diyerek eleştirmişti. Onun üzerinden çok sular aktı.
Bugün Fenerbahçe kadrosundaki en önemli oyuncusunu kaybetti. Fenerbahçe'nin Aurelio gibi bir futbolcu bulması şart oldu. Deniz, Selçuk, Maldonado bu görevi ne kadar hakkıyla yerine getirecek göreceğiz. Aragones nasıl olur verdi bu transfere hayret. Oyun sisteminin çimentosunu sattı Fenerbahçe. Bir daha ki gelişi askerlik için olur artık.

8 Temmuz 2008 Salı

Güiza

Güiza'yı İspanya Ligi'nde daha önce izlemedim. Yaşı kadar gol attığına göre hele hele İspanya Ligi'nde iyidir kötüdür demek ne kadar doğru onu da bilemiyorum. Ben onu sadece Euro 2008'de izleyebilme fırsatı buldum. Torres ve Villa gibi forvetlerin ardında yer aldı. Oyuna sonradan girdiği maçlarda hayli etkiliydi. Boş koşularıyla pozisyonunu kendi yaratan bir oyuncu izlenimi verdi. Kaleye sırtı dönük forvetlerden değil. Genellikle aut çizgilerine kadar indiği dikkatimi çekmişti. Ama ceza sahasının hemen önünde topla buluşup dönüp vuracak oyunculardan değil. Bir diğer görebildiğim özelliği ise bencil olmamasıydı. Almanya maçında kale dibinde Senna'ya akıl dolu bir pası var, kim Euro 2008 finalinde böylesi bir pozisyonu arkadaşına ikram eder asıl önemli olan özelliği de bu bence. Güiza'nın bencil olmadığını düşünüyorum, sorun çıkarmayacak bir oyuncu aldı bence Fenerbahçe. İşini yapar çekilir köşesine.

Ciddiyetin Bu Kadarı...

“Görme Engelliler Haftası”nda Milletvekillerinin oluşturduğu Meclisspor ile Başkent Görme Engelliler Spor Kulübü arasında bir futbol maçı düzenlendi. Rakip gözlerinin sadece yüze 20’sini kullananlar olunca aslında maçın dostluk havasında geçeceğini sanıyor, hani yazılı kural olmasa da berabere biten türden maçlardan zannediyoruz. Hani bir futbol karşılaşmasıdır, Milletvekillerimiz görme engelli olmanın nasıl bir şey olduğunu 1 saatte olsa tecrübe edebilirler diye düşünüyor insan. Ertesi gün meclis sıralarında ellerinin bu insanların hayatlarını kolaylaştırmak için de kalkacağını, bu maçın karar alınırken belki de etkili olacağını, bu düşüncelerin maçın skorundan daha önemli olacağını hayal ediyoruz. Bunların hepsi gerçekten de bir hayal oluyor. Türkiye’de futbolun ne kadar ciddi bir oyun olduğunun en büyük kanıtını bu adaletsiz maçta rakibini 7-3 yenen Meclisspor’dan daha iyi ne anlatabilir ki bize. Üstelik maç öncesi görme engellilerimizin 5 golden fazla atmayacağız sözü almalarına rağmen.

Böylesi bir kanıya varmak için skoru alıp işte örneği yukarıda demek yeterli değil diyebilirsiniz, ama bu ilkte değil. “Kimsesiz Çocuklara Moral” adı altında düzenlenen bir başka mücadelede de Meclisspor çocukları 3-2 ile dize getirirken maç sonrası sahanın ortasında ağlayan çocuklar Milletvekillerimizin bu oyunu ne kadar ciddiye aldıklarının en güzel örneği bizce. Tam da bu noktada Bilecik Milletvekili Fahrettin Poyraz’ın şu sözünü hatırlatmakta yarar var: “23 Nisan’da çocuklara yenildik. Şu çocukları da bir yenemediniz dediler. Aşağı tükürsek, sakal yukarı tükürsek bıyık”
“Böyle oynayacaklarını tahmin edemedik”
7-3 biten Görme Engelliler-Meclisspor maçında kalede bulunan Milletvekilimiz Fahrettin Poyraz rakiplerinin oldukça profesyonel olduklarını ve teknik vuruşlar yaptıklarını söylüyor. Poyraz “4 kez geldiler, 3 gol yedim. Kendimi zorlasam birini kurtarabilirdim” diyor. Devlet Bakanı Nimet Çubukçu’nun bol ünlemli mektuplarının da bu açıklamalarda payı var diye düşünürken imdadımıza Ordu Milletvekili Enver Yılmaz yetişiyor. Futbolu nasıl algıladığımızı, tartışılan futbol olunca bizim dünyamızda mantığın nasılda son bulduğunu “Çıkan haberlerden etkilenip de keşke yenmeseydik diyemem. Biz oynanması gerektiği gibi oynadık” diyerek ifade ediyor. Yani “Maçın hakkı buydu” demeye getiriyor.
Haberlerden okuduğumuz kadarıyla “Vallahi ben masumum” diyenler yer aldığı gibi birde “Futbol olunca hırs yaptık, yendik” açıklamasında bulunanlarda oluyor. Başkent Görme Engelliler Spor Kulübü Başkanı Orhan Tanrıkulu ise bu maçın aslında görme engellilerin sorunları biraz daha gündeme gelsin diye tertiplediklerini söylüyor. Maçın başında Milletvekillerinin bu kadar ciddi bir şekilde oynayacaklarını tahmin etmediklerini söyleyen Tanrıkulu, “İkinci yarıda çocuklarımıza bildiğiniz gibi oynayın çocuklar dedik. Ama artık iş işten geçmişti” diyor. Skorun kendileri için hep ikinci planda kaldığını da sözlerine ekleyen Tanrıkulu “Sahada yaşananlar skoru ön plana çıkardı ne yazık ki” diyerek açıklıyor durumu.

Bu topraklarda futbol
Meclisspor’un Antalya’da futbol takımları gibi kamplara girdiklerini ve böylesine özel günler dışında da turnuvalara katıldıklarını söyleyelim. Rus parlamenterler karşısında 7-1 yenilen Meclisspor, Trabzon’da Macar parlamenterleri 4-0 ile geçmişti. Meclisspor aynı zamanda Parlamenterler Arası Balkan Kupası sahibi. Bu kupanın finalinde yaşananları da anlatmakta yarar var aslında. Ama önce futbolun bu topraklarda çok ciddi bir oyun olduğunu yurdun her yerinden seçilen Milletvekillerimizin de böyle düşündüklerini söyleyebiliriz. Bu tespitimizi belli bir partiye mensup milletvekillerine yapıştırmak elbette haksızlık olur, ancak iktidar ve ana muhalefet partisi arasında Parlamenterler Arası Balkan Kupası finalinde yaşanlar oldukça anlamlı. Türkiye’de futbolun sınır tanımadığını gösteren olaylardan sadece biri olan bu dostluk maçında yaşananlar 2005 yılından.

Kadro kavgası
Final maçına kadroyu hazırlayan AKP’li takım kaptanı kendisi dışındaki 10 isimden 9’unu AKP’li Milletvekillerinden seçince CHP’li Milletvekillerinin tepkisini çekmiş. Bir futbol maçı Milletvekilleri için ne kadar önemli olabilir ki diye düşünüyorken, sonrasında yaşananlar ciddiyetin bu kadarına da pes dedirtiyor. Başbakan Recep Tayip Erdoğan’ın maçı izlemeye geleceği için böyle bir kadro oluşturulduğunu söyleyen CHP’li Milletvekilleri durumu protesto ederek yedek kulübesi yerine tribüne çıkarak maçı izlemeyi tercih ediyorlar. Maç sonrası açıklamalarda bulunan AKP’li takım kaptanı CHP’lilerin sakat oldukları için oynatılmadığını söylüyor ve CHP’li Milletvekillerinin bu işi çok ciddiye aldıklarını ifadeye ediyor. Ancak tüm bu yaşananlar iki tarafında futbola olan bakış açısının birbirlerinden pek de farklı olmadığını gösteriyor. Maçı 3-1 kazanan Meclisspor kupaya uzanırken kadro dışı kalan CHP’li milletvekilleri “Biz oynasaydık maç 6-1 biterdi” diyecek kadar futbol uzmanı olabiliyorlar.
Romanya parlamentosuna karşı oynanan bir futbol maçında bu toprakların seçilmiş insanları kadro savaşları yapabiliyorsa futbolun bizler için sadece bir oyun olmadığını anlamak pek de zor olmuyor. Meclissporumuzdan adını sanını bilmediğimiz mahalle takımlarına kadar futbola olan bakış açımız hep kazanmak, hep ben egosunun üstüne kuruluyor.

Sporist Dergisi

7 Temmuz 2008 Pazartesi

17-27 Temmuz Plajda Futbol

Plaj Futbolu 17 Temmuz'da başlıyor. Eurosport mutlaka yayınlayacaktır. MT'nin yazdığı gibi ilk kez Avrupa'ya geliyor Plaj Futbolu. Marsilya bir futbol şehri ve seyirci sıkıntısı çekmez heralde. 2009 şampiyonası ise Dubai'de. 1995 yılından bu yana gerçekleştirilen 13 turnuvada 11 kez Brezilya şampiyon olmuş. Araya girenlerse Portekiz ve Fransa.


6 Temmuz 2008 Pazar

Yüzde 10 Olsun!!!

Spordan Sorumlu Devlet Bakanı Murat Başesgioğlu, belediye bütçelerinden spor kulüplerine pay verilmesine sıcak bakıyormuş. Bu öneriyi ise Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Özhaseki şöyle dile getirmiş: "Kulüplerimize resmi açıdan gelir ayıramıyoruz-Yani diyor ki biz yardım yapıyoruz ama bu yardımlar resmi değil. Şunu bir kılıfına uyduralım-Yapılacak düzenlemeyle birlikte belediyelerin bütçelerinin yüzde 5'ini kulüplerimize ayıralım."
İşin enteresanı ise bu haberin çok küçük bir şekilde yer alması. Hiçbir yazarın bu konuya el atmaması.

Halkın Takımı

Onları önce İnönü Stadyumu'nda bir pankartta gördüm. Sonrasında 32. Gün Genel Yayın Yönetmeni Rıdvan Akar'ın takip ettiği sitelerden biri olduğunu öğrendim. Beşiktaş tribünlerinin kafada oluşan bir siyasi imgesi varsa bunda en çok onların payı var diye düşünüyorum. Şimdi de fanzin çıkarmışlar. Hatta 2. sayısı piyasadaymış. Türkiye'de tribünlere takılan, deplasmanlara giden, bir takımı hayatının en önemli kısmına koyan insanların söyleyecek sözü yok diyen, çapulcu sürüsü olarak niteleyenlere kapak olabilecek iş çıkardıklarını da söyleyelim. Sözü Tanıl Bora'nın şu sözüyle de bitirelim: "Forumlarda, bloglarda, taraftar sitelerinde öylesine aklı başında yorumlarda bulunan insanlar var ki değme futbol yazarlarına taş çıkartır."

Allah Rahmet Eylesin

Geç tanıdık, erken kaybettik.

5 Temmuz 2008 Cumartesi

Yarısı Nerde Lan?

Foto:Tribün Dergi

Yukarıdaki fotoğraf Hürriyet Gazetesi'nin Spor Ekinden. "Yanlışlık olmuş, gözden kaçmış, kasıt yok, paranoyak mısınız kardeşim" diyecekler. Peki soruyoruz o zaman haritanın yarısı nerede?

4 Temmuz 2008 Cuma

Sivas Maçı Kanal 1'de

Sivas'ın ilk Avrupa Kupası maçını neden vermiyorlar diye bizde kendi çapımızda yazmıştık. Sağolsun Kanal 1 Cumartesi günü canlı yayınlayacakmış. Cem Yılmaz anlatır, Mustafa Denizli yorumlar. Rövanş ise TRT'de deniliyor.

Demirspor Karışık

Mayıs'ın sonu Haziran'ın başı gibi. TRT 2'de Bank Asya Yükselme maçları vardı. Finalde Adanademirspor'un rakibi Güngören Belediye'ydi. Tribünlerde 10 bin Demirspor'lu. Adana Demirspor son dakikalarda yediği golle elendi. Tribünlerde olaylar çıktı. Gaz bombası atılan taraftarlar sahaya girdiler. Polisle çatıştılar. TRT yayını kesmek zorunda kaldığı dakikalarda reklam panolarının arkalarındaki odunlarla polislere saldırıyorlardı. Golün geldiği dakikalardan sonraysa Aytaç Durak hedef tahtasındaydı. Siyasetin Adanademirspor'a bulaşmasını istemeyen bir kitle var Adana'da. Bunun uğruna 6 Haziran'da bir yürüyüşte düzenlediler ancak pek bir ses getirmemişti. İstekleri onurlu başı dik bir Adanademirspro'du. Bu dramatik yenilgi sonrası olağanüstü kongreye gitti şimşekler. Orada da karşılıklı atışmalar devam etti. Siyaseti ben karıştırmadım sen karıştırdın, ben temizim sen kirli... Sonunda yumruklar konuşmuş işte. Adanaspor bir üst ligdeyken Demirspor'un kongresi süresiz erteleniyor.

Elde Var "Sıfır"

Beşiktaş Uğur İnceman ile anlaştı. Uğur'un yaşı 27. Mustafa Denizli'nin keşiflerinden bir tanesidir Uğur İnceman. Defansif orta saha yani Beşiktaş'ın ihtiyacı olan bir bölge. Bence oldukça yararlı bir transfer. Gelen dışında gideni de bu transferde anmamak olmaz. Bu isimlerden biri Adem Büyük. Yanılmıyorsam Bank Asya 1. Ligi'nde 16 gol attı. Beşiktaş'ın geleceğe bakış toplantılarında Sinan Vardar bu isimden bahsetmişti. Aşağı yukarı 1,5 sene önce "Beşiktaş'ın Adem gibi bir yeteneği var. Allah vergisi yetenek bu çocuk" diyordu. Gerçektende izleyenlerin hem fikir olduğu bir konu bu.
Henüz 21 yaşında ve artık Beşiktaş'ın oyuncusu değil. Onun için çok asabi hakemle tartışır demişti Sinan Vardar. Sporcu eğitiminin çok önemli olduğunu bu oyuncunun üzerinden verdiği örneklerle anlatmıştı. Geçtiğimiz sezon gösterdiği büyük çıkış sonrasında kafamda sorunlu futbolcu imajı çizse de büyük oyuncuların kaprisli oyuncular olduğunu unutmamak gerekiyor. Velhasılı kelam Uğur İnceman geldi ama Adem Büyük de gitti.

Ertuğrul Ne İş Yapar?

Sinan Engin spor dünyamızın en kabadayı duruşlu, aynı zamanda da bunu hayatına en entegre edebilmiş isimlerinden. Medyaya haddini bildiriyor, muhabiri almayacağını söylüyor antrenmanlara. Terlik meselesini nasıl olurda yazarsın diyor. Acaba kamptan kim bu muhabir arkadaşa aktardı onun peşine düşse daha doğru yapmış olmaz mı? Birde açıklamasında gönderdim diyor. Sahi Ertuğrul ne iş yapar?

Terlik İstirahati



Yaşanmış bir hikaye...


İbrahim Üzülmez: Yemeğe neden terlikle geliyorsun, ayakkabı giysene

İbrahim Toraman: Ayağım ağrıyor o yüzden terlik giyiyorum

İbrahim Üzülmez: Benim de ayağım ağrıyor ama ben terlik giymiyorum

İbrahim Toraman: Sanane

İbrahim Üzülmez:Ben bu takımın kaptanıyım

İbrahim Toraman:Ben de bu takımın kaptanıyım


Yumruk yumruğa kavga eden oyuncuları yemekteki diğer futbolcular güçlükle ayırdı. Birbirine vurdukları yumruk ve tekmeler sonucu yaralandıkları gözlenen iki kaptan İstanbul'a gönderildi.

Kewell

İngilizlerin Göztepesi Leeds United'in deli forvetlerinden Kewell artık Galatasaray'da. Yararlı olup olamayacağı konusunda şimdiden karar vermek çok zor. Lincoln örneği kanlı canlı karşımızda dururken uyum sorunu çeker mi çekmez mi öngörmek zor. Galatasaray'ın Hakan Şükür olmadan kadro kuracağı ilk sene forvet hattına bu büyük ismi getirmek başarıdır elbette. Daha iyileri de geldi Türkiye'ye ancak Kewell transferi ihtiyacın en yüksek olduğu dönemde gerçekleşti. Lincoln daha mı istekli olur yoksa yanına Viduka gibi bir forvet mi ister tahmin etmek güç.

3 Temmuz 2008 Perşembe

Kim Demiş Ne Demiş (2)

Ahmet Çakır imzalı muhteşem bir edebiyat ve futbol birleşmesi...

Ahmet Çakır demiş ki:

"Dante'nin topla oynanan bir sporla ilgisi olup olmadığını bilemiyoruz. Onun Cennet'e, Cehennem'e ve Araf'a kafa yormasından yüzyıllar sonra Dante'yi bir futbol ve edebiyat dosyasında anmamızı sağlayacak sıra dışı bir futbolcu çıktı: Maradona. Bir öykücüye ya da romancıya malzeme olacak, futbolun en çarpıcı serüvenlerinden birini yaşayan Diego Armando Maradona efsaneleştiği takımı Napoli'de öyle seviliyordu ki, Dante heykellerinin ayaklarının altına top yerleştiriliyor, Dante'ye Napoli forması giydiriliyordu."


Maç Yayını Yok

Sivaspor geçen sezonu 4. sırada bitirerek İntertoto'da yarışmaya hak kazandı(!) UEFA Kupası'nda yer almak onların hakkıydı, her ne kadar statü bizden yana dursa da. Ama futbolun içinde böyle enteresan durumlar olabiliyor işte. 5 Haziran'da Karadağ ekibi Grbalj ile tarihindeki ilk Avrupa Kupası maçına çıkacak. Maçın hakemleri Portekizli maçın başlama saati 19:00 ama hiçbir kanalımız maçı yayınlamayacak. Bu ülkede kaç milyon Sivaslı var bilen yok, maçı veren kanalımızda yok. Bir zamanlar Bursaspor ile Samsunspor'un maçlarını büyük bir merakla beklerdim. İntertoto'da bir Avrupalı'ya karşı ne yapacaklar diye merak ederdim. Sivas maçının yayınlanmasını isteyenler izleyecekleri güzel futbol nedeniyle değil bu heyecanı yaşamak için izleyeceklerdir. Bunu da gözardı etmemeli televizyon yöneticileri.

O Kadro

Sene 1999. Fenerbahçe MTK'ya eleniyor. O dönem Rıdvan Dilmen var kulübede. Sahada ise Boliç, Tayfun Korkut, Johnson, Preko, Alpay, Ogün, Abdullah, Dimas, Oğuz Dağlaroğlu, Mustafa Doğan, Erkan Sözeri, Serkan Özsoy, Süleyman Oulare, Moldovan, Saffet Akbaş, Aygün ve tabii ki Rüştü.
Şimdi ki kadro bu kadronun fersah fersah üstünde. MTK tarafında durumun çok değiştiğini sanmıyorum. Değişim en fazla tersine yaşanmıştır. O bakımdan intikam maçı değil bu. Hesap görme maçı hiç değil.

1 Temmuz 2008 Salı

Trabzon ve Adana Kombineleri

Adanaspor bu sene Bank Asya 1. Ligi'ne yükseldi. 2008-2009 sezonu kombine kart fiyatlarını açıklamışlar. Fiyatlar hayli yüksek. Protokol 2000 YTL, Kapalı üst 1000 YTL, Kapalı Alt 750.
Dönüp Turkcell Süper Lige bakıyoruz. Hem de sezona muhteşem transferlerle giren Trabzonspor'da kombine fiyatları Adanaspor'la eşit derecede. Kapalı 1 için 1000 YTL, Kapalı 2 için 750 YTL, Maraton Tribün içinse 300 YTL. Adana tam bir futbol şehri. Adana'nın kendi içindeki rekabeti Türkiye'nin ilk 3 derbisinden biri. 5. büyük çıkacaksa bunlar arasında en kuvvetli ihtimal bir Adana takımı olacaktır. İlerleyen yıllarda ya demiri ya da turuncusuyla Adana Süper Lig'de temsil edilir. Yukarıdaki pankart ise yorumsuz.