30 Mart 2011 Çarşamba

Bu Ne Perhiz Bu Ne Lahana Turşusu


28 Mart günü Sözcü Gazetesi. Spor sayfasında Alex ile ilgili bir haber var. Alex'in formasının önündeki Avea logosu gördüğünüz gibi bantlanmış. Bunu yapan Sözcü gazetesi Avea'nın reklamını yapmamak gibi bir özgürlüğe sahip mi bilemiyorum ama enteresan olan hemen yan sayfadaki Bobo fotoğrafı. Beşiktaş formalı Bobo fotoğrafında Cola Turka kabak gibi ortada. Bantlanma gereği duyulmamış.


Şunu da belirteyim. Ben evime her gün Sözcü gazetesi alıyorum. Yani yandaş medya hayranı falan değilim. Avea'yı bantlayan, Ülker'e eyvallah çeken mantığı anlayamadım.


Türkiye-Avusturya maçında kafamı kaldırıp reklam alanlarına bakınca Coca-Cola ile http://www.sokaktahayatvar.com/ reklamlarını yanyana gördüm. Biliyorsunuz Efes Pilsen artık adını spor müsabakalarında kullanamıyor. Yasaklı. Sebebi alkollü içki olması. Coca Cola ise alkolsüz serbest. Bu ülke için en büyük risk emperyalizm mi alkol mü? Kime göre, neye göre?

Kartal Yuvası Hakkında Anket


Bir bir kapanan eski BJK STORE yeni Kartal Yuvaları hakkında düzenlenen ankete her Beşiktaşlının aşağıdaki linki tıklayarak bir kaç dakikasını ayırması gerekiyor...

29 Mart 2011 Salı

Sakaryaspor Renklerini Değiştirmiş (!)

Tabii ki şaka. Sakaryaspor renklerini değiştirmemiş. Bizim www.bjk.com.tr adresinde Sakaryaspor maçının haberinde yer alan fotoğrafta rakibin turuncu forma giydiğine şahit olabilirsiniz.

http://www.bjk.com.tr/tr/haberler.php?h_no=20206

Maç Sakarya'da olsa hadi gidemediler, fotoğraf çekemediler diyeceğim ama öyle bir durum da yok. Fulya'da oynanmış maç. Fulya ile Akaretler kaç adım ola ki.

Hadi hepsini geçtim. Çocuklar bu maçı kazanarak Türkiye Şampiyonası'na katılma hakkı kazanmışlar. Önemsiz bir maç da değilmiş hani. Sonra çıkıp birileri öz kaynak, Beşiktaş'ın evlatları edebiyatı yapıyor. Çıkıp gidip bir kare fotoğraf almaya değer görmemişler.

Ya Sakaryaspor turuncu giyiyor ya da Beşiktaş altyapısına önem vermiyor. Diyeceksiniz ki ulan bunu iddia etmek için Beşiktaş Sakarya maçının haberine bakmana gerek yok ki. Doğru... Kendime ayar verdiğim önceki satırdan sonra bu ve benzeri eleştirileri getiren insanlara karşılık olarak kötü niyetli, kongre faresi bunlar gibi savunmalarına da diyecek söz bulamıyorum.

O değilde Sakaryaspor turuncu giyiyorsa rezil oldum:)

28 Mart 2011 Pazartesi

İki Resim Arasındaki 3986 Fark

Dün merakla beklenen Galatasaray Genel Kurulu yapıldı. Galatasaray'ın kongresinde yaşananları görünce Beşiktaş kongresi geldi aklıma. Adnan Polat'ın kötü yönetimi ektiğini biçti. Yapılması gerekeni Adnan Polat yapmayınca kongre üyeleri yaptı. Bizim kongre üyelerimiz biraz feyz alsınlar. Yıldırım Demirören'in 20 sandığın 20'sini de aldığı kongre ile dün Adnan Polat'ın tokat yediği kongreyi yanyana koyalım ve 3986 farkı bulalım. Ama bu farklar arasında en dikkati çeken hiç kuşkusuz "satılmamış olmak" olacaktır.

20 Mart 2011 Pazar

Tayfur Yastığa Başını Koyduğunda

Tayfur Havutçu bu gece kafasını yastığa koyduğunda 9'da 9'un hayalini kuruyordur eminim. Bu kadro güzel bir hayat kadını gibi. Güzel vakit geçirtir, geleceğin olmaz ya, hani sonunu bildiğin halde hayal kurdurtur adama. İşte öyle birşey Beşiktaş kadrosu.
Tayfur'un sorunu bu kadro değil elbette. Sorunu sezon sonunda kesin olarak görevini gelecek teknik adama bırakacak olmasında da yatıyor. Ya da biz öyle sanıyoruz. Yönetim bizi yerliden yana değiliz diyerek ters köşeye yatırıyor. Ben bugün kapalı tribününde açılan 100. Yılın Kaptanı Uçur Kartalı pankartını görünce aklıma düştü bu fikir. Tayfur Havutçu daha ne kadar geçici plaka olarak görev almaya devam edecek. Hani yeter arkadaş ben hazırım görev istiyorum ne zaman diyecek? Ben çok merak ediyorum. Bu kadar sebat göstermesi de takdir edilesi ama şaşırıyorum. Beşiktaş uğruna kapris yapmadan, egolarını geri plana iterek çalışmak da büyük meziyet. Helal olsun.

Başarısız olma gibi bir riski yok. Yani sezon bitiminde bu 9 maçta ne yaptın sen diye soracak kimse yok. Sormaya da hakkı yok. Aslında bir teknik adam için büyük şanstır böyle durumlar. Sıfır stres. Kötü sonuçta üstüne alınacağın bir eleştiri bile olmaz. Giden adamın takımıydı, önüme düştü, yönetim benim önüme koymuş zaten görevi. Kebap... Zaten yıllardır Abdullah Avcı'nın İBB'yi çalıştırmasının nedeni de bu. Stres yok. Sana hesap soracak taraftar yok.

Eğer Tayfur Havutçu 9 maçın 9'unu da kazanırsa, önümüzdeki sene takımın başında kalır mı? Bence 9'da 9 olmasa da sezon sonu Beşiktaş umut verirse Tayfur'u takımın başında tutabilir Demirören. Yanılmıyorsam Tigana'nın yardımcısıydı, Mustafa Denizli'nin yardımcısıydı, Schuster'in uzaktan yardımcısıydı. Olmuş olması lazım değil mi? Tayfur bu takımı artık çalıştırabilir diyebiliriz değil mi?

Tayfur ne zaman ben oldum artık diyecek merak ediyorum. Bu 9 hafta belki bize bu sorunun cevabını verir. Tayfur yastığa kafasını koyduğunda önümüzdeki sezonun takımını düşünsün. Ligin ilk haftası da takımın başında olduğunu hayal ederek 9 hafta çalışsın isterim. Herkesin hayalleri vardır. 9 hafta görev alıp 3 sene sonra yine böyle takım emanet edilecek adam olarak yaşamasın isteriz.

17 Mart 2011 Perşembe

Türk Futbolunda Sponsorluk Üzerine

Bugün taksiye bindim. Taksici Lig Radyo'da Mehmet Ayan'ın sabah programını dinliyordu. "Derbi için bilet verecek Mehmet Ayan" dedi. Bir elinde telefon diğeriyle kontrol ediyor direksiyonu. Sorulacak soruya hemen mesajla cevabı yazmak için debeleniyor adam. Mehmet Ayan soruyu soruyor: "4-3'lük maçta Taygun'un yerine giren oyuncu kimdir?"

Kol gibi soru. Taksici telefonu bırakıyor köşeye. Sonra dönüp sen biliyor musun diye soruyor: "Yok abi ben Beşiktaşlıyım bilmiyorum valla" diyorum.

"Bütün hafta bu anı bekliyoruz abi. Bilet bulmak imkansız" diyor. Hakikaten öyle. Biletix'ten bilet almaya hiç inanmadım zaten. Hep bir kumpas dönüyor diye nefret ediyorum ben de Biletix'ten. Neyse...

Radyo için muhteşem bir geri dönüş yukarıdaki olay. Dinleyicileriniz için bilet vermeniz dinleyicinizin radyoya bağımlılığını artırıyor. Mehmet Ayan soruyu sormadan önce bir markanın reklamını da yapıyor tabii. Onlar hediye ediyor çünkü biletleri. Acaba diyorum taksici dikkat ediyor mu? Bilet promosyonu yapan firma amacına ulaşıyor mu?

"Abi ya bu biletleri nasıl böyle bedava veriyorlar acaba?" diyorum. "Bunlara sponsorlar gönderiyor yoksa veremezler bilet" diyor. "Kim veriyor?" diye soruyorum. "Ülker" diyor. Aslında biletleri Türk Telekom veriyor. Ama amcanın kafasında Ülker'in baskın durumu dile geliyor.

Hani sağda solda okuruz "Sponsorluğun geri dönüşü uzun yıllar alır" geyiğini. Hakikaten öyle.

Bugün sponsorluk üzerine anket yapsanız mesela. Hala Turkcell ilk sıralarda. Şu an Turkcell ligin hiçbir yerinde yok. Ama en tepede o çıkıyor. Galatasaray'ın ana sponsoru deseniz en tepede Avea çıkıyor.

Bardağın dolu tarafı ve boş tarafı var nereye bakmak isterseniz orayı görebilirsiniz. Tarlaya bir şeyler ekip bir daha o tarlaya uğramıyorsunuz. Sizden sonra gelen de o tarladan birşey koparıp yiyemiyor. Türkiye'de sponsorluk böyle bir şey işte.

14 Mart 2011 Pazartesi

Geleneksel Takım Pozu

Emirates Stadyumu'nu ziyaret eden arkadaşım gösterdi. Stadyumun dışında Arsenal'in sponsoru muhteşem bir duvar yapmış. Aslına bakarsanız Nike'ın işi kolay. Çünkü hiçbir şeyin şansa bırakılmadığı yerlerde böylesi güzel işler çıkarmak için kafa patlatmanıza gerek kalmıyor. Dile kolay 1913 yılından 2006 yılına dek hep aynı poz. Trabzonspor için istikrar budur demiştik ya. Halt etmişiz. Beşiktaşımızın pozları çayır çimen, duvarın çeperi... Allah ne verdiyse. Doğaçlama.


13 Mart 2011 Pazar

İstikrar Dediğin Budur

İstikrar ne demek diye sorsalar yukarıdaki kadroları ve bugünkü puan durumunu göstermeniz yeterli. Trabzonspor bugün şans eseri şampiyonluk kovalamıyor. Yıllardır birlikte top oynayan takımın temellerini atan Ersun Yanal'dan Şenol Güneş'e uzanan ve takımın kimyasını bozmadan devam eden istikrardır yukarıdaki kadro. Geçen hafta Trabzonspor'a karşı oynayan kadroda 4 isim dışında kimse yok yukarıda. Onların yerine sezon boyunca Cenk, Almeida, Ersan'ı koyarsanız hesap ortada.

Buradan yönetime çıkacak ders şudur ya hemen önümüzdeki hafta yolları ayırın, ya da bırakın seneye de Schuster devam etsin.

12 Mart 2011 Cumartesi

"Hedefsizlik" Yazdım Google'a...

Hedefsiz takımımızın dün geceki oyunu genel pencereye uygun adım hizmet etti. Hedefsizlik öyle bir durum ki doğruları da kaybetmenize neden oluyor. Bildiklerinizi de unutturuyor. Dün gece takımın her oyuncusu ayrı dünyaların insanları olarak sahadalardı. Hilbert, Guti, Doğukan, Rüştü, Nobre, Simao isimlerinin sahada nasıl durduğu apaçık ortada. Sanki bir daha birlikte top oynamayacak adamlar gibiler. Kimse önünü dahi göremiyor. Schuster'in bokunu yemiş tavuk misali kulübedeki halini gören oyuncunun da pek bir şansı yok zaten.

9 Mart 2011 Çarşamba

Blog Düşmanı Digiturk

Uzun süredir bloga yazı giremiyoruz. Digiturk insanların hayallerine dokunurken bizim hayallerimize tecavüz etmese çok sevineceğiz. DNS ayarlarını değiştirmek diye bir deyim varken mahkeme kararıyla blogları kapatmak bize has bir üslup. Üstelik bir önceki postta da gördüğünüz gibi Digitürk'ün bu itirazları da yeni değil. Demek ki bir türlü önlem alınamıyor.

1 Mart 2011 Salı

Gözünde Yaaaş Olmaya Geldik

Durumu özetleyen bir pankarttır şu fotoğraftaki. Yeni de değildir, eskidir. Hangi dönemde açılmıştı hatırlamıyorum ama stadyumun pankart mezarlığına dönen depolarından aranıp bulunsa yine açılır, 'cuk' diye de oturur. Laf güzeldir de ilk kelime yanlış yazılmıştır. Daha doğrusu bir harfi eksiktir. O harf 'N' olduğu hemen fark edilir, Beşiktaş'ta eksik olan nedir bir türlü bulunamaz...

'Umut sadece eziyetin süresini arttırır' demiş Nietzsche. Cenk bilir belki. Beşiktaş da bize eziyet çektirmeye devam ediyor. Schuster bize dedi mi demedi mi bilmem ama bu eziyeti çekemeyenler ardına bakmadan gitsin tribünlerden. Mazoşist değiliz elbet, halimizden ötürü memnuniyetsiziz hepimiz. Topçulara, hocaya, yönetime ve hakemlere kızsak hatta ileri gidip sövsek bile sonuç değişmeyecek.

Dünkü maç da Beşiktaş için muhtemel mağlubiyetle sonuçlanması gereken bir maç gibiydi aslında. Rakibe verilmeyen penaltı, attığımız ilk golün ofsayt kokması ve kişisel beceri-beceriksizlik (Guti-Ömer) sonucunda gelen ikinci gol skoru belirledi. Bir de Rüştü'nün kurtarışları. Quaresma ilk kez belki de bu kadar takıma oynamış olsa da 'al da at' paslarını auta bile atacak ayaklar yoktu dün akşam. Tatlı su kurnazlığıyla ikinci sarıdan kırmızı kart gören Necip Trabzon maçında oynasa ne olur oynamasa ne olur bu saatten sonra...

Dilerim Galatasaray Antep'i eler de kupa da final yolumuz daha aydınlık olur bizim için. Geleceği aydınlatmak adına en azından.