28 Ağustos 2015 Cuma

Gaziantep Deyince Aklıma Geldi..


İnsan kuşkusuz anılarının ve duygularının bir birleşimi. Hal böyle olunca geçmişinde bir yere sahip şehirlerle de yoğun duygusal bağ içindesin, kopamıyorsun.. Yine bir Gaziantep maçı öncesi hayatının altı senesini o şehirde geçirmiş, zamanında Gaziantepspor'un teknik heyetindeki bir çalışandan dayak yemiş biri olarak (Boliç'li zamanlar oyuncuları rahatsız ediyorduk sürekli delirtmiştik adamı) bir kaç satır yazasım geldi..

Ben ilk canlı futbol maçını Gaziantep Kamil Ocak Stadyumu'nda izledim. İlk zamanlar stadyumun üstü kapalı değildi, babamın iş yeri tam stadyumun yanında (fotoğrafta da gözüküyor) olduğundan odasının penceresinden sahanın tamamı görünürdü. Bazen radyoyu kulağıma dayar buradaki pencereden maçları izlerdim. Bir gün okulda Mısır & Türkiye Ümit Milli Maçı için bilet satmaya geldiler. O zaman bizim Oktay Ümit Milli idi, bilet okulda satıldığından (eski parayla 5.000.000 TL) aklımda kalan bunun özel bir organizasyon olduğu. Babamı ankesörlü telefonla arayıp izin istemiştim biraz kem küm etti ama parayı vermeye razı oldu, izini kaptık. Benim Gaziantep'te kaldığım yıllar Metin-Ali-Feyyaz'lı şampiyonluk yıllarıydı. Fakat babam 'sorsan Beşiktaşlı' tipinde maçla alakası olmayan, televizyonda maç olsa karşısında uyuyan, "hangisi bizim takım beyazlılar mı?" diye soran bir adam olduğundan beni o dönem Gaziantep & Beşiktaş maçlarının hiçbirine götürmedi. Şehirdeki şampiyonluk kutlamalarına bile katılmadım. Hatta Beşiktaşlı alt komşu "haydi atla gidelim" dediğinde babam balkondan yok demiş elimde bayrak apartman önünde öylece kalmıştım. Bugün bile düşünürüm; acaba babam o dönemde önümüzdeki 20 yıl içinde Beşiktaş'ın üç kere daha şampiyon olacağını bilse öyle davranır mıydı? Gerçi yıl olmuş 2015 bana hala 'yine maça mı gidiyorsun bırakamadın bu işleri' diyen adam herhalde yine izin vermezdi..

Görüldüğü gibi bu işleri hala bırakamadık.. Beşiktaş, ne zaman Gaziantep ya da Eskişehir'le oynasa eskilere giderim. Bu öğleni Halil Usta'da geçirip, baklava böreği gömüp oradan maça gitmek vardı. Bu açıdan bakıldığında yurt içi deplasmanlar arasında herhalde en keyifle gidilen deplasmanlardan birisi de Antep'tir. Yensen de yenilsen de hiç olmazsa miden bayram eder iki lokma adam gibi yemek yersin.. Türk Futbolu'nun kalitesinin günden güne düştüğü günümüzde nasıl o yılların güçlü Beşiktaş'ını arıyorsam 'zor deplasman' denilen Gaziantepspor'un Celal Doğan'lı yıllarını da eminim Antepliler arıyordur. Gerçi memleketin hali ortada, artık her şeyin eski haline bir özlem var..

Çocuklar inanın, inanın çocuklar diyelim ve güzel günleri hayal edelim..

Ha bu arada maç ne oldu derseniz anlatayım; yerimizi aldık. 4-5 kişiyiz.. o yıllarda nasıl öyle bir izlenime ulaştım bilmiyorum ama tribünün bağırıp tezahürat yapıp yapmayana bilenilecek bir yer olduğuna kanaat getirmişim. Hafta içi ümit milli maçından ne beklersin? Şeref tribünü hariç boş, dolu olan yerlerin de tamamına yakını emekli, yaşlı. Biz de milleti gaza getirmeye çalışıyoruz ama ne mümkün zaten bacak kadar çocuğuz. Bu işin sonu bizim "bağırmayan taraftar s*ktirsin gitsin" diye tempo tutmamız ve arkamızdaki bir amcanın ensemize patlatmasıyla sonuçlandı. Maç 1-0 biterken golü Oktay attı diye hatırlıyorum.. Gittiğim ilk ve son milli takım maçı oldu. Milli maçların beni heyecanlandırmadığını, izlemenin bana bir şey katmadığını hissedince bir daha da gitme gereği duymadım..

En güzeli Beşiktaş!