19 Aralık 2015 Cumartesi

Şampiyon Olsana Yine

Evet şampiyonluklara bağlı değil takıma olan sevgimiz. Bunu hemen hemen her bestenin kıyısında köşesinde dile getirerek tümevarımda 'sevinmek için sevmediğimiz' gerçeğini pekiştiriyoruz. Lafta da kalmıyor bu söylemimiz gerçekten seviyoruz iliklerimize kadar. Yenilince, kaybedince biraz duraksıyoruz ama sonra "Siyah ulan!" diye haykırıyoruz. Beyazı bulana kadar da sevdanın peşinden koşar adım yürüyoruz hep beraber.

Beşiktaş değişik bir takım. Renklerinden midir bilmem, aşkından göğe ulaştırırken, derdinden de yerin dibine sokuyor adamı. Üstünkörü bakıp geçemiyorsun. Ekranın sağ üst köşesinde yazan bir skordan öte alnımıza yazılan bir yazı gibi. Epeydir işler iyi gitmiyordu. Çocukluğumuza denk gelen şampiyonluklar sonrasında uzunca yıllar beklemek zorunda kaldık o kupanın bizimkilerin ellerinde yükselmesi için. Hep biz baktık, ellerin oldu o kupa. Biz de umursamadık; "Bana ne abi, en büyük Beşiktaş!" dedik,çıktık işin içinden. Kaybetmeye de alışmıştık, "Şampiyon olmasan bile, seveceğiz seni yine de", "Ne fark eder Kartal, sen her gün yenilsen", "Sen yenilmişsin umrumda değil ki", "Ömrümüz hep kış oldu, görmedik hiç bahar" besteleri ile sezonu geçirip "Bitmesin dertler" ile final yapıyorduk. Şampiyonluk türküleri bestelenemeden yeni sezona bir başka hasret türküsü ile merhaba diyorduk.

Eskilere çok takılan bir adamım. Yaş geçtikçe daha da takılı kalıyor insan. Dönüp duruyorum hatıralarımda. Ne kaydı var ne kuydu. O zamanlar tribün videoları yok ortalarda dolaşan. Zihnimin kuytu köşelerinde arıyorum her birini. Bir besteyi ezberlemek için radyoya yapışıyor, spikerin sessiz kalması için dua ediyordum. Tam çözemediğim kısmında "orta sahanın rakip yarı alanına bakan diliminde..." diye başlıyordu Ohan Ayhan. Maçlarda 'önce dinle' şeklinde yayılıyordu tezahüratlar ve tekrar izle butonu yok ortada. Kaptın kaptın. İşte o dönemlerde en bilindik ve klasikleşmiş şekliyle "Ne Fener, ne Cim Bom Bom, ne de Trabzon. Bu sene sensin şampiyon" tezahüratı alır götürürdü maçları. İş zora girdi mi "Haydi bastır şanlı Kara Kartal, taraftarın her zaman seninle" diye varlığını hissettirirdi tribün. "Oley! Oley! Haydi haydi gol.." ile coşku verilir, maç giderse anca hakemin bitiş düdüğüyle mağlubiyet kabullenilir ve takım bağırlara basılırdı; "Yenilsen de yensen de taraftarın senle!". Bak onda bile fifty fifty. Kaybetmek ve kazanmak aynı cümle içinde. Bardağın hangi tarafına bakacağını sen seç diyor.

Uzun lafın kısası şampiyonluk yolunda tribünlerin de pozitif enerjiyle sahaya yansıyan bestelere dönmesi gerektiğini düşünüyorum ben. İnanmak başarmanın yarısıdır. Geçen sene dokunacak kadar uzandığımız şampiyonluğu kendi ellerimizle verdik resmen. Bu sene takım daha iyi, daha oturaklı. Ligi koyalım diye diye, kulvarlardan birini de terk ettik. Çifte kupa ile sezonu kapatmamız hiç de sürpriz olmaz. Tıpkı şampiyonluktan koptuğumuz zamanlarda on puan geri düşmemiz gibi. Beşiktaş bu. Ben bu takımın hak ettiğine ve sezon sonunda hak ederek şampiyon olacağına inanıyorum. Varsın olsun bir kenarda beklesin keder. Biz biraz çalıp oynayacağız bu sene. O zaman haydı Beşiktaş; şampiyon olsana yine, seveceğiz seni yine de...