30 Haziran 2008 Pazartesi

Kader


-Bekir abimin esas manitası, ama süper kızdır Uğur abla, siz bakmayın Bekir abimin evli olduğuna, esas hikayesi Uğur abladır. Kerem ile Aslı'nınkinden bile daha büyüktür Allahıma, eşsizdir, benzeri yoktur. Bekir abim kurşunlar yemiştir bu yolda. Uğrunda görmediği şehir, yürümediği yol kalmamıştır. Beşiktaşlıdır.



Uşaklar İşi Çözmüş


Trabzonspor'un 2008-2009 senesinde giyeceği formalar arasında en beğendiklerim bunlar oldu. Kappa'lı sezonlarında çıkan formalarında ötesine geçmiş yeni formalar. Trabzonspor, Sadri Şener göreve geldiğinden bu yana hep ön planda yer alıyor. Bordo mavililer bu sene yukarıdaki formanın hakkını verecek isimleri de ağır ağır ekledi kadrosuna.

29 Haziran 2008 Pazar

Avrupa'nın Devi İspanya



Aç olmaları en büyük avantajlarıydı. Final maçında rakibini bu kadar ezen kaç takıma tanıklık ettik ki. İspanya halı sahaya çevirdi Ernst Hapel'i. Muhteşem bir futbolla sonuna kadar hak ettiler bu kupayı. Köpek gibi istediler bu kupayı. Bizim için de unutulmayacak bir kupa oldu. Euro 2008'de sonucu bulanla, bir yaklaşığa ulaşan Türkiye hatırlanacak.

İspanya Şampiyon Olursa


Geçtiğimiz sene Avrupa Basketbol Şampiyonu Rusya'nın Amerikalı hocasını getirdik Türkiye'ye. Şimdi Avrupa Futbol Şampiyonu hocası neden olmasın.

28 Haziran 2008 Cumartesi

Kim demiş, ne demiş...

Ben ilk kez okudum, benim gibi kaçıranlar varsa diye taşıdım buraya.

Maradona demiş ki:

"Clinton, Lewinsky’nin kalçasını elledi diye neden on bin Iraklı’yı öldürmeleri gerekiyor ki? Bir Amerikalı öldürülse, bütün dünya ayağa kalkar: “Bir Amerikalı’yı öldürdüler!” diye kıyamet kopar. Ya on bin Iraklı’ya ne demeli? Onlar insan değil miydi? Ya Küba’ya konulan ambargo? Hep Amerikan hükümetinin suçu. Ben Küba’da yaşıyorum ve aşılar gelmediği için kör olan çocukları görüyorum orada, çünkü ambargo sınırda durduruyor aşıları. Amerikan propagandası Michael Jackson’un iki çocuğu olduğuna inandırıyor insanları... Önemli, saygın bir gazete olan Clarin’de okudum bunu..Gazeteyi bir açtım, “İşte Michael Jackson’un çocukları” yazıyordu. Hayır, ben bunu kabullenemiyorum. Ben Komünizm taraftarlığı yapmıyorum, ben insanlardan, Küba halkından, bu dürüst, asil halktan yanayım."

12 milyon Euro Mu Dedin

Beşiktaş'ta şu an yıkılmış olan meşhur üniversite öğrencilerinin takıldığı iskelenin hemen yanındaki çay bahçesindeyim. Hava buz. Evden çıkmadan sıkı sıkı giyindik atkı, bere, bot. Kayseri'de hava güneşli diyorlar ama güven olmaz tabii. Derken geldi bizim minibüs. İçeride 5 kişi var. Hepsi de kapalıdan, gelenler olacak daha onları bekliyoruz. Muhabbet açılıyor kendiliğinden Kayseri maçı ne olur, alırsak ne olur. Dönüp dolaşıp Mehmet Topuz'a geliyor konu. Birisi "almaz ya almaz be abi" gibilerinden kesiyor muhabbeti, koyuluyoruz yola. Kayseri iyi takım tabii bizim kız takımını (!) yeniyorlar 2-0. Sahada bir Mehmet Topuz var inanılır gibi değil. Karlı zemin, bozuk zemin dinlemiyor, gider yapıyor bizim Gordon'a , Baki'ye:)
Geri dönüş yolunda yeni yapılan stadyumlarının yanından geçerken arkadaşlardan birinin telefonu çalıyor. Yıldırım Demirören 11 milyon euro teklif etmiş! İnanamıyoruz. Yok canım palavra diyoruz. İyi de o kadar da verilmez diyoruz. O arkadaş yine çıkıyor "almaz ya almaz be abi". Bugün çıkan haberler bayağı heveslendirdi, rakam 1 milyon euro artmış. Bakalım akıl mı üstün çıkacak para mı?

Burak Yılmaz

Tuncay'ın boşluğunu doldurmaya gitti, yerli Cristiano Ronaldo.

Alpay Özalan

Kariyeri birçok mevzuyu barındıran, iyi mi, kötü mü, bilinmez oyuncularımızdan biriydi Alpay. Beşiktaş'ın çılgın çocuğu Alpay'ın kariyeri Altay'la başlıyor, Beşiktaş'la zirveye çıkıyor. Futbol yaşamı krizlerle dolu Alpay'ın. Eşi Cansel için Fenerbahçe'li Tarık'la kavgası meşhur. Sinan Özen'in "Evlere Şenlik Kızınız Var" şarkısının bu aşk hikayeleri için nasıl bestelendiğini, maratonun eski müdavimleri bilir. Ama profesyoneldi(!) Fenerbahçe'ye transfer oldu Alpay. Cansel Alpay'ın, Alpay Fenerbahçe'nindir artık. Oğlunun Fenerli formalarını basına yolluyor hemen. Bakın oğluma Fenerbahçe forması giydirdiğim fotoğraflarım diyor. Oğlunun adı da Alpay. Alpaylar Fenerli. Sene 1999. Fenerbahçe-Beşiktaş maçı. Kenan Evren tarafındayız. Gözler ister istemez Alpay'da. Tribünler çağırıyor Alpay'ı, Allah'ı var 10 numara yumruk şov yapıyor. Maç başlıyor Alpay yılların Fenerlisi gibi. Beşiktaşlılara, dirsek omuz çalışıyor. Nasıl oluyorsa oluyor Fenerbahçe golü buluyor. Tüm Fenerliler birlikte sevinirken Alpay Kenan Evren tarafındaki kalenin ağlarından defalarca sokuyor kolunu. Alpay'ın yaptığı kol unutulmaz vefasızlıklar arasındadır.



Euro 96'daHırvatistan, 2006 DK Elemelerinde İsviçre maçı var ki sorma gitsin. Fenerbahçe forması da giyen Alpay'ın yurtdışı deneyimleri de Türkiye kariyerinden farklı değil. "Alpay Almanya'da kırmızı kart gördü", "Alpay İngiltere'de kırmızı kart gördü" haberleriyle gündeme geldi hep. Urawa Reds kulübünde de şansını denedi ama nafile. Doğu medeniyetleri de açamadı Alpay'ı. Dikiş tutmadı ve yaşı da hayli ilerledi. Köln, A. Villa, Bugün 35 yaşında ve seneye futbolu bırakacağını söylüyor. İngiltere'ye transfer olduğu 200 yılındaki bir röportajında Türkiye'ye dönersem futbolu bırakacağım takım Göztepe olacak demişti. Göztepe hali hazırda 3. ligdeyken Alpay için hiç değilse kariyerinin sonu güzel bitebilir. Alpay oluru önceden verdi de Altınbaş Holding ne düşünür orası bilinmez.

26 Haziran 2008 Perşembe

Viva İspanya


Fotoğraf: Getty İmages

Rusya, millilerimizden sonra bu turnuvadaki en renkli takımlardan biriydi. Biz dün gece ayakta öldük dedik. Rusya'nın veda edişini görünce daha bir anlamlı durdu diye düşünüyorum. Rusya'nın Zhryanov ve Zhrkov'lu kanatları Ramos'la Capdevilla'ya teslim oldu keza Arshavin'de Puyol'un kölesi. İspanya mükemmel oyununu bu maçta da sergiledi. Maçın yıldızı İniesta attığı ara paslarıyla ve oyunu iki yönüyle oynayışıyla. Her pası ayrı güzeldi bu gece. Euro 2008'de herkes eskisi gibi savunma futbolunun artık geçerli olmadığını her takımın açık futbolu tercih ettiğini bunu yapamayan takımların turları atlayıp finale çıkamayacağını söylüyordu. Gelinen noktada rakibine göre oynayan takımların daha başarılı olduğunu görüyoruz. İtalya savunma futboluyla, Hollanda rakibine kabul ettirmeye çalıştığı hücum futboluyla, Türkiye sonuna dek mücadele ederek, Rusya savunma yapmasak da ileri uç ve kanatlarımızla maçı çeviririz düşüncesine sadık kaldı turnuva boyunca. Finale çıkamayan takımların tek ortak noktaları rakiplerine göre önlem alamayışları. Bunun en güzel kanıtı İspanya ve Almanya'nın rakiplerine göre oynadıkları oyundur diye düşünüyorum.

Ayakta Öldük

Foto: Getty İmages

Turnuvaya onurlu bir şekilde veda ettik. Euro 2008'in en renkli takımı olarak zihinlerde kalıcaz bundan sonra. 2-1'den 2-2'ye getirdiğimiz maçı ne yazık ki ne rastlantıdır ki son dakikada kaybettik. Mustafa Denizli'ye 1988-1989 sezonunun sonunda sormuşlar: "Hocam Türkiye Ligi'nde şampiyon Fenerbahçe oldu ne diyorsunuz?" Mustafa Denizli'nin cevabı bugüne en uygun cevap aslında. Türk futbol tarihinde 1988-1989 sezonu Fenerbahçe'nin şampiyonluğu ile değil Galatasaray'ın Şampiyon Kulüpler Kupası'nda oynadığı yarı final ile hatırlanacak.

25 Haziran 2008 Çarşamba

İspanya Dışına Çıkmamış

Huysuz ihtiyar Fenerbahçe'de. İsabetli bir seçim olup olmadığını görev almadan söylemek bana her zaman anlamsız gelmiştir. O kadar çok etken vardır ki başarılı olup olamamasını belirleyen ve bu etkenler birbirlerini o kadar tetikler ki... Luis Aragones'in takımı şu oyunu oynar, böyle kadrolar kurar diyecek kadar ekolleştiğini duymadım. Huysuz sıfatını Raul'u kadroya almamasından ve İspanya Milli Takımı'ndaki cesur kararlarından dolayı aldı diye düşünüyorum. Artık herkes Aragones'le ilgili fikirlerini söyler. Kimi Feldkamp örneğini verir, kimi uyum sorunundan bahseder. Fenerbahçe Zico sonrasında çok saygı duyulan bir başka teknik direktörle yoluna devam edecek demekten başka gerçekçi bir yaklaşım olamayacağını şimdiden söyleyebiliriz. Gerisi laf.
Benim merak ettiğimse Vicente Del Bosque'yi İspanya dışında takım çalıştırmadığı için eleştiren spor basınımızın aynı hassasiyeti Aragones'te gösterip gösteremeyeceği mevzusu. Bekleyelim görelim.

Gün Bugün


23 Haziran 2008 Pazartesi

İmkansızlığı Sevmek

Sende; ben, kutba giden bir geminin sergüzeştini,
Sende; ben, kumarbaz macerasını keşiflerin,
Sende uzaklığı,
Sende; ben, imkansızlığı seviyorum.
Fakat asla ümitsizliği değil...

Nazım Hikmet

Bu Yaz Bize Yeter

Euro 2008'de futbol heyecanı biter, Beijing 2008'de başlar. Futbolsuz kalmadığımız bir yaz olacak bu sene. Benim futbol hatıralarım arasında olimpiyat ve futbol sadece 1996 yılında kesişmişti. Nijerya'yı meşhur yapan Atalanta oyunlarında. Yekini, İkpeba, Uche, Taribo, Amokachi, Finidi, Okocha efsane kadrosu kara kıtanın Kamerunla başlayan isyanını -1990 İtalya- 6 sene sonra madalya alarak taçlandırıyordu. Olimpiyat futbol oyunları bazen yıldızların parlamasına da vesile olmuş. 1988 yılında Romario, 1996 yılında Hernan Crespo... Türkiye ise futbolda olimpiyatlara en son 1960 yılında katılmış. O gün bugün yokuz olimpiyatlarda. Avrupa Şampiyonası damağınızda kaldıysa aşağıdaki gruplarda takip edilebilir. Maçlarsa TRT ve Eurosport ile ekrana 8 Ağustos'ta gelecekmiş. Beijing 2008'e katılabilmek için 21 yaş altı milli takımının başarılı olması şartı koşuluyor. Afrika'dan 3, Avrupa'dan 4, Ev sahibi Çin, Kuzey Amerika'dan 2, Güney Amerika'dan 2, Okyanusya'dan 1, Asya'dan 3'ü yakalamak gerekiyor.

Group A: Cote D'Ivoire, Argentina, Australia, Serbia


Group B: Netherlands, Nigeria, Japan, USA


Group C: China, New Zealand, Brazil, Belgium


Group D: Republic of Korea, Cameroon, Honduras, Italy

Duvara Karşı İspanya

Görev tamamlandı. Önce Türkiye sonra Rusya şimdi de İspanya. Hesaplaşmanın son ayağı da tamamlandı. Duvara karşı oynadı İspanyollar. Muhteşem bir savunma vardı karşılarında. Buna rağmen maçın yıldızları Senna ve Casillas. Villa İtalya savunması arasında işkence çekse de saygı duyulacak bir oyun oynadı. İspanya adım adım finale gidiyor.

22 Haziran 2008 Pazar

İTALYA

İtalyan milli takımı daha önceki turnuvalarda bildiğimiz futbolunu sergileyemedi. Ancak son maçta portakallar Romenleri yenince çeyrek finale kalabildiler. Fransızların beklenen performansı gök mavililere çeyrak finalin kapısını açtı. İtalyan futbolunu seven futbolsever bulmak zordur. Çünkü pozisyon zenginliğine, hızlı futbola, ayağa pasa, ve çok gole ihtiyaç duyan futbolseverler, Hollanda, Brezilya gibi ulusal takımların maçlarını daha tatmin edici bulurlar ve İtalyanlar ın turnuva maçlarını tatmin edici bulmazlar. Ancak turnuvalarda her zaman yarı veya final maçlarında kendilerini görürüz. Şimdi bu turnuvada eminim ki bir çok futbolsever İtalyanların oyununu Holllanda maçı dahil olmak üzere beğendiler. Çünkü pozisyon zenginliği ve hızlı futbol sahadaydı. Ancak bilinen ve sıkıcı İtalyan oyunu sahada yoktu ve maçı Portakallar kazanıyordu. 2006 turnuvasında izlediğimiz Lippi nin İtalya sı 2008 de sanki tv başındaydı. Sahada kanatları tek adamla oynamaya çalışan, defans güvenliğini ikinci plana atmış gibi gözüken İtalyanlar ın tv izleyicisi artmış ancak dengeli futbollarını 2006 da bırakmışlardı. Bu İtalya için İspanya yı eler diyebiliriz nede olsa turnuva tecrübesi baki kalıyor. Ancak benim gibi savunma futbolunu seven bir İtalyan fanatiği için bunu kabullenmek çok zor ve İspanya yı elemelerine de pek ihtimal vermiyorum.Savunma futbolu mu!! Bu sadece savunma yapmak değildir dengeli oynamaktır. Hollanda hucüm futbolu oynuyor,eleme maçlarında herkesin favorisi ancak şimdi turnuvada yoklar,dengeli oyun sorunu yaşıyorlar.

EURO 2008'in Bestesi

Şu anda fonda çalan parça turnuvanın tartışmasız sembollerinden biri oldu. İsveç, Avusturya ve Hollanda maçlarında daha çok dikkatimi çeken bir tribün bestesiydi bu. Siteyi ilk kez kc'ye gösterince madem Euro 2008 moda fonda yer alan müzik bu olsun dedi. Seven nation army şarkının adı. Eski bir şarkıymış aslında ama neden bu kadar sık söyleniyor anlayamadım. Enrqıue Iglesias'ın turnuva şarkısını çoktan geçti diyebiliriz.

Biz Olamazsak Onlar Olsun

Turnuva başlamadan önce KC ısrarla İspanya şampiyon olacak, çok istiyorlar, kadroları çok kuvvetli, turnuvanın neredeyse en iyi orta sahası onlarda diyerek benimde inanmamı sağladı. Zaten İspanya'ya karşı Türk insanının hep sevgisi vardır. Barcelona ya da Real Madrid yüzünden, Avrupa'dan Futbol adlı programda çocukken kafaya işleyen taraftarlarının -özellikle Madrid- gol sevinçlerinden öne koşmalarından, gol kaçtığında çıkardıkları enteresan gürültüden seviyorduk İspanyol Ligi'ni. Bu akşam işleri hiç kolay değil. Rakip İtalya ama peşin peşin taraf tutuyorum. İspanya'nın kazanmasını daha çok istiyorum ve bunca hesap görülmüşken 94 Dünya Kupası'nın hesabı da aradan çıksın istiyorum. Bu akşam Gattuso-Pirlo kart cezalısı. İniesta-Xavi orta sahada sarı kırmızı bayrağı açarlar rahat rahat. Turnuva başlamadan önce İspanya'nın şampiyon olmasını çok istiyordum. Türkiye illa ki bir yerde havlu atar diye düşündüğümdendi bu. Biz olamazsak onlar olsun diyorum şimdi.

21 Haziran 2008 Cumartesi

Rusya-Hollanda ve Düşündürdükleri


Foto: Getty İmages
Kolodin'in uzun menzilli şutlarıyla başlayan maçta Rusya öne geçmeyi başaran takımdı. Maçın genelinde de üstünlerdi zaten. Ama hep Türkiye maçı çevirecek diye bir kural yok. Bu kez Hollanda geriden gelmeyi başardı. Sniper Kolodin maçın kader oyuncularından biri. Attığı şutlar dışında gördüğü kırmızı kartla ve kırmızı kart görmesine rağmen oyunda kalmasıyla. Lubos Michel bir hakemin başına gelecek kötü kaderi yaşadı. Uzatmalarda ise Rusya'nın penaltısını es geçti. Nasıl Slovak anlamadık. Rosetti anne tarafından Hırvat diye bizi yedi. Çekoslavakya'nın Rusya'ya hiç mi borcu yok. Ayıp etti:) Ama Arshavin kesti cezayı hem zamanında Almanların Avrupa'yı yakıp yıkarken sessiz teslim olan Hollanda'ya hem de Slovak Lubos'a. Neden böyle zorlama ilişkiler kuruyorum aşağıda özetlemeye çalışacağım. Hem bu konularda ahkam kesmek bizim harcımız değil futpolitik'in işi. Bu arada Güney Kore'nin başında Guus Hiddink ile 3'üncülük maçı oynamıştık. Bu kez tarih tekerrür etmesin mümkünse. Yeteri kadar hesap kitap görülmüşken yapmasın bunu bize.
Pavlyuchenko bu turnuvada piyasa yapan futbolcuların başında geliyor. Onu Rısya Ligi dışında seyretme imkanımız çok fazla. Keza Arshavin'de öyle ama Rusların para akıttığını da biliyoruz. Türkiye'den sonra turnuvaya en çok heyecan getiren takım Ruslar. Hollanda ise gruplardaki oyunundan çok uzaktı.
Guus Hiddink gole sevindi Hollanda'lı olmasına rağmen. Acaba bize karşı bir Türk hoca sevinse ne olur çok merak ediyorum. Vatan haini ilan eder miyiz? Futbol bizde vatan millet sakarya olayıyla içiçe olunca o kadarını kaldırmaz gibi geliyor. Şimdi doğru olan formanın bayrak olmadığıysa Rosetti'nin Hırvat futbolcuyu bir Hırvat taraftar gibi teselli etmesi ne kadar fındık beyinli olduğunu mu gösterir. Hakan Yakın attığı gol sonrası sevinmiyorsa, Podolski Polonya'ya karşı attığı golden sonra sevinmiyorsa bu futbolcular futbolu çok ciddiye alıyor canım mı demek gerekiyor.

YÜRÜ YA KULUM



Türkiye'nin yıldızı bu maçta tartışmasız Mehmet Topal'dır. Defansımıza gelince iyi niyetli ama kapasitesi bu kadar. Rüştü yediğimiz gol dışında gayet iyiydi. Maç içerisinde yapılan değişikliklere gelince Mehmet Topal değişikliğini anlayamadım. Ancak sakat olduğu konusunda da iddialar var. Geri düştüğümüzde atacağımıza olan inanç had safhadaydı. Yürüyoruz arkamızda ilahi bir güçle.

20 Haziran 2008 Cuma

Neden Geldim Turnuvaya

Burhan Çaçan'ın yıllarca benim dediği şarkıymış "Neden Geldim İstanbul'a". Şarkının asıl sahibiyse Achilles Polonos'muş. Ekşi Sözlük'ün yalancısıyım. Euro 2008'e çağırılıp hiç forma şansı bulamayan futbolcular için söylenebilir. Bunlardan bazıları...

Uğur Boral-Türkiye

Ayhan Akman-Türkiye

Renat Yanbayev-Rusya

Alexei Berezutsky-Rusya

Philip Degen-İsviçre

Johan Djourou-İsviçre

Christoph Spycher-İsviçre

Benjamin Huggel-İsviçre

Ionnais Goumas-Yunanistan

Dimitris Salpingidis-Yunanistan

19 Haziran 2008 Perşembe

Alternatif 11

Euro 2008'de çok göz önünde olmasalarda oynadıkları futbolla alternatif 11'e hak kazananlar...


GK Artur Boruc-Polonya-Celtic


DL Razvan Rat-Romanya-Shakhtar Donetsk


DR Vedran Corluka-Hırvatistan- Manchester City


DC Servet Çetin- Türkiye- Galatasaray


DC Fabio Grosso-İtalya-Lyon


ML Yuri Zhrkov-Rusya-CSKA Moskova


MR Martin Harnik-Avusturya-Werder Bremen


MC Rene Aufhauser-Avusturya- Salzburg


MC Marek Matejovski- Çek Cumhuriyeti-Reading


FC Ivica Olic-Hırvatistan-Hamburg


FC Bafetimbi Gomis-Fransa-St. Etienne's

Almanya Yol Verdi

Maçın başında hiç beklemediğim bir şekilde Portekiz rakibini kendi yarı sahasında kabul edince Almanya'nın baskısı ile başladı maç. 15 dakika süren baskı yerini Portekiz'in çok adamlı ataklarına bırakınca Almanya'nın golleri bulması gecikmedi. İki golü çok kolay bulan Almanya'da maçın yıldızı Bastian. Golerden sonra aman aman top oynamayan Almanya'yı Portekiz'in zorladığını da söyleyemeyiz. Deco ve Bosingwa dışında etkili olan oyuncuları neredeyse yoktu. Cristiano Ronaldo ise bugün için etkisizdi. Almanya her oyuncusu ile çok kuvvetli bir fizik gücüne sahip. Oyunda kontrol hep onlardaydı.

Almanya Yakın

Euro 2008'de çeyrek final mücadeleleri bu akşam başlıyor. Herkesin 3 aşağı 5 yukarı bir tahmini vardır eşleşmeler sonrasında. Almanya'nın Portekiz karşısında turnuvada gösterdikleri en iyi performansı göstereceklerini tahmin ediyorum. Almanya grubundaki rakiplerine karşı hep üstündü kağıt üzerinde. Bu kez karşısında tam da istedikleri cinsten bir takım var. Portekiz'in oynayacağı oyun Almanların işine gelecektir. Turnuva da Almanya'nın bundan sonraki işi daha kolay gibi geliyor. Kapanan rakip olmayacak karşılarında. Hatta Almanya kapanacak ama DNA'larına turnuva mantığı işleyen Almanların Portekiz'i tek farkla geçeceğini düşünüyorum. Yani klasik atar yatar.

18 Haziran 2008 Çarşamba

Hesap Defteri Açıldı

Çeyrek finale Rusya'nın çıkacağını tahmin etmiştim ama İsveç'in bu kadar kötü oynayacağını düşünmemiştim. Rusya bu turnuvada en iyi ayağa pas yapan birbirlerinin dilinden anlayıp yardımlaşan takımlardan biri. Sol kanatta Zhrkov sağ kanatta Zhryanov sürekli bindirmelerle İsveç'in başını döndürdü. Birde bu takıma Arshavin eklenince gerçekten seyri güzel bir futbol ortaya kondu. Rusya'da Pogrebnyak sakat olmasaydı Rusya için ileride de iddialı konuşabilirdik. Rakipleri Hollanda oldu Allah kolaylık versin onlara. 1988 SSCB-Hollanda maçının geyiği hemen başlar artık. Türkiye-Hırvatistan Euro 96, İspanya-İtalya 94 Dünya Kupası. Haydi bakalım...

Göztepe Taşındı

Göztepe 3. Lige çıkmanın yolunu kulüp satın alarak buldu. Belediye takımlarından birinin eksilmiş olması sevindirici olsa da Göztepe gibi adı tarihe sığmayan birkaç kulübümüzden birinin böyle bir üst lige yükselmesi gelecek adına umut vermiyor. 3. Lige terfi ligleri olan amatörlerde elde edilemeyen başarı şimdilik "para" ile elde edilmiş oluyor. 3. Ligden bir üst lige çıkmanın hayli zor olduğunu biliyoruz. Bank Asya 1. Lige çıkmak deveye hendek atlatmakla eşdeğer. Bakalım 3. Lige çıkmayı başaramayan Göz Göz Bank Asya Ligi için neler yapacak. Göztepe'nin çilekeş taraftarı böyle bir yükselişi içine sindirebiliyor mu acaba bunu merak ediyorum.

17 Haziran 2008 Salı

5 Golle İkinciyiz



Grupların üçü tamamlandı. 12 takım arasında 3 maçta en çok golü atan 2. takım Portekiz ile Türkiye oldu attıkları 5 golle. Birinci ise ölüm grubuna gol yağdıran portakallar oldu 9 golle. İtalya Fransa maçını seyrederken Kerem Öncel ile Ömer Üründül'ün sürekli geri dönüş demeleri dikkatimi çekti. Önceden maçı çevirmek, geriden gelmek denirdi. Ne oldu da geri dönüş oldu bunların ismi. Yabancı gazetelerin attığı başlıklar nedeniyle oldu heralde. Hani yenildikleri zaman attıkları aşağılandık, küçük düşürüldük gibi başlıklar çıkar zaferden 2 gün sonra bizim gazetelerde ya o hesap heralde.

16 Haziran 2008 Pazartesi

Yorumculuk Sosyal Sorumluluk Falan...


"Ben sizin tarafınıza (basına) hiç geçmedim. 2004'te TRT'deki arkadaşlarımın hatırı için 2 tane maçı ücretsiz yorumladım. Ben sizin tarafınızda olsaydım, takımın başında Terim olduğu için her an herşey değişebilir derdim. Ama siz der miydiniz bilmiyorum."
Siz bu maçın yorumcusu olsaydınız. Yani bizim yerimizde siz olsaydınız bu maçı nasıl yorumlardınız? Soru aynen bu. Soran Türk spor medyasının en kuvvetli kalemlerinden Mehmet Demirkol. Aldığı cevap yukarıda işte. Bu memlekette parayla yorumculuk yapmak suç olmuş. Bir sosyal sorumluluktur yorumculuk da biz mi bilmiyoruz.