İbrahim Toraman'ı orta sahanın gerisinde görünce aklıma Serdar Kurtuluş geldi. Yıllardır denemiştik sağ bekten ön libero olur mu diye? Ben olamayacağını düşünüyordum ama sanırım Ertuğrul Sağlam ve Tigana'nın ön libero olarak hayli denemede bulunduğu bir adamdı. Dün de yine bu beklentiyle sahaya çıkan bir Beşiktaş vardı. İbrahim dörtlünün önünde Ernst ile oynacaktı. Evet ihtiyaçlar dahilinde böyle bir çözüm vardı bu kez ama rakip Trabzon olunca daha bir korku saldı bize.
İnter maçında rakibini iyi analiz ettiğini iddia eden Carvalhal Simao sakatlığının da son dakika eklendiği bir Trabzon maçı öncesi şapkadan tavşan çıkarttı. Dezavantajı avantaja dönüştürdü. İbrahim Toraman'ı 5. defansif oyuncu olarak kullandı. Savunmanın önünü kapatmayı başarırsak kazanırız diye düşünmüş olmalı Carvalhal.
Maç içerisinde Trabzonspor'dan daha net pozisyonlar bulduğumuz gerçek. Oyunu kendi yarı alanımızda tutmamızın sebebi çok fazla defans oyuncusu ile oynamamızla açıklanabilir. Böyle bir oyun yapısı muhtemelen Simao sakatlanmasa olmayacaktı. Toraman defansın önünde olmayacak. Fernandes ve Ernst'in önünde Simao, Simao'nun çıktığı yere Pektemek geçecekti.
Muhtemelen daha gollü bir maç izleyecektik. Kazanma ihtimalimiz bence daha az olacaktı. Quresma'nın ve İsmail Köybaşı'nın yıldızlaştığı bir maç oldu. Egemen'in emek hırsızlığı ve Burak Yılmaz'ın emek hırsızlığına teşebbüs ettiği bir maç olarak hafızalarımızda yer alacak.
Trabzonspor'u durdurmanın yolu göbeği kontrol etmek kadar kolay olmamalıydı ama yetti nasıl olduysa. Fernandes'in uzun bir aradan sonra takıma uyum sağlaması da ayrı bir güzeldi Beşikaş için. Almeida'nın yokoluşu ise anlaşılır bir durumdu. Quaresma'nın sürekli içeri kat edişleri ve ters kanattan hiçbir girişimin olmayışı hatta Hilbert'in de sürekli kaleyi düşünmesi Almeida'nın seken topa müdahale etmesinden başka bir şey yapmasına imkan tanımadı.
Bununla beraber Ekrem Dağ'ın ileriye dönük kanat oyuncusu olarak oynamasına rağmen kaleye gidemeyişi sanırım hazır olmayışındandı.
Bir de Trabzonspor seyircisine değinmek istiyorum. Ne takımını destekleyebiliyor, ne organize gürültü yapabiliyor. Trabzonspor tarihinin belki de en iyi iki senesini yaşıyor şu an ama tribünleri ne yazık ki aynı görüntüde değil. Oyunun içerisine daha çok müdahale ettiği, rakibi ve hakemi baskı altına aldığı dönemleri düşününce çok geri de olduklarını söyleyebiliriz.
61. dakika şovunun sıkıcılığı ve alışılmışlığı, takımlarına özel bestelerinin olmayışı, bölük pörçük gruplar halinde tezahürat yapmaları gibi evsahibi özelliğini hissetiremiyorlar rakiplerine. Bence Trabzonsporlular da aynı düşüncedelerdir. Örneğin önceden en zor deplasmandı Trabzon şimdi Bursa'dan daha zor değil bence.