Mustafa Denizli yeniden Galatasaray'ın teknik direktörü oldu. Türk futbolunda hem Milli Takım hem de klüpler bazında görev alarak herkesin hafızasında, kimilerinin de gönlünde yer etmiş bir isim. Beşiktaşlılığıyla bilinen ve Beşiktaş'ı son şampiyon yapan hoca. Üç kulüpte şampiyonluk yaşayan tek spor adamı. Bildiğim kadarıyla üç kez de nikah masasına oturan gönül adamı. Farklı kişiliği, İzmirliliği, tarihe geçen sözleriyle hep kendine ayrı bir yer edinmiş isim.
Galatasaray'ın 'Büyük Mustafa'sı, Fener'in "Mustafa Denizli, şampiyon yap bizi"si, Beşiktaş'ın "Söylesene bize hocam, takım niye oynamıyor"u... Fotospor'un 'Dürülülü Mustafa'sı, Milli Takım'ın 'İçimizdeki İrlandalılar'ı da yeneni. %51 şansı her daim cebinde taşıyan, oynattığı her takıma kazanma arzusunu aşılayan, takımdaşlığa önem veren bir teknik adam. Sarı-Kırmızılılar için doğru bir seçim mi tartışlılır? Zaman gösterecek. Mustafa Hoca'nın rakibimizin başında olmasına üzülen var mıdır bilemiyorum ama kimsede bir çekince yaşatmamıştır kanımca. 2009 senesinde elinin değdiği takıma seneler sonra şampiyonluk yaşatması ve bundaki katkısı elbette reddedilemez. O sene devre arası yapılan iki transfer ve sonrasındaki değişim şampiyonluğa taşımıştı Beşiktaş'ı. İnönü'deki Galatsasaray maçı öncesinde tribüne her çağrılan futbolcu diğerleriyle el ele tutuşarak geliyordu kapalının önüne. Kim çağırılırsa çağırılsın bütün takım geliyordu hep beraber. İşte o an şampiyonluk da geliyordu. İnanmak başarmanın %51'i oluyordu.
Kötü günler de yaşadı elbette. Bir milli maç sonrasında stat içinde, üstelik Beşiktaş'ın eski amigolarından Orhan'dan uçan kafa yiyerek merdivenlerden yuvarlanışının üzerinden on sekiz yıl geçse de olay dün gibi hazıfalarda. Yere yığılan Denizli, ayağa kalktıktan sonra hiç bir şey olmamış gibi gülümseyerek merdivenleri çıkmaya devam etmişti. Hayatta da hep öyle oldu onun için. Gülümseyerek devam etti yoluna. "Hocam, Ali Güneş'i çıkart, Balic'i al" diye işine karışanları elinin tersiyle iterek bildiğini okudu. Yalandan armayı öpenler gibi olmadı hiç. Tribünün önüne kadar gelip gözlerimizin içine bakarak eliyle armayı sevdi. Çalıştığı her takım için o elinden gelenin de en iyisini vermeye çalıştı hep.
14 Aralık Pazartesi akşamı Beşiktaş'ın karşısında ve Galatasaray'ın başında maça çıkacak Mustafa Denizli. Kendisine eski kulübünde açtığı bu yeni sayfada mutluluklar dileriz. Umarım maç öncesi tribünden hocaya bir vefa örneği gösterilerek alkış gelir. Maçı kopartıp da makaraya geçersek de kendisine sorarız; "Söylesene bize hocam, Burak niye hep atlıyor?"
Galatasaray'ın 'Büyük Mustafa'sı, Fener'in "Mustafa Denizli, şampiyon yap bizi"si, Beşiktaş'ın "Söylesene bize hocam, takım niye oynamıyor"u... Fotospor'un 'Dürülülü Mustafa'sı, Milli Takım'ın 'İçimizdeki İrlandalılar'ı da yeneni. %51 şansı her daim cebinde taşıyan, oynattığı her takıma kazanma arzusunu aşılayan, takımdaşlığa önem veren bir teknik adam. Sarı-Kırmızılılar için doğru bir seçim mi tartışlılır? Zaman gösterecek. Mustafa Hoca'nın rakibimizin başında olmasına üzülen var mıdır bilemiyorum ama kimsede bir çekince yaşatmamıştır kanımca. 2009 senesinde elinin değdiği takıma seneler sonra şampiyonluk yaşatması ve bundaki katkısı elbette reddedilemez. O sene devre arası yapılan iki transfer ve sonrasındaki değişim şampiyonluğa taşımıştı Beşiktaş'ı. İnönü'deki Galatsasaray maçı öncesinde tribüne her çağrılan futbolcu diğerleriyle el ele tutuşarak geliyordu kapalının önüne. Kim çağırılırsa çağırılsın bütün takım geliyordu hep beraber. İşte o an şampiyonluk da geliyordu. İnanmak başarmanın %51'i oluyordu.
Kötü günler de yaşadı elbette. Bir milli maç sonrasında stat içinde, üstelik Beşiktaş'ın eski amigolarından Orhan'dan uçan kafa yiyerek merdivenlerden yuvarlanışının üzerinden on sekiz yıl geçse de olay dün gibi hazıfalarda. Yere yığılan Denizli, ayağa kalktıktan sonra hiç bir şey olmamış gibi gülümseyerek merdivenleri çıkmaya devam etmişti. Hayatta da hep öyle oldu onun için. Gülümseyerek devam etti yoluna. "Hocam, Ali Güneş'i çıkart, Balic'i al" diye işine karışanları elinin tersiyle iterek bildiğini okudu. Yalandan armayı öpenler gibi olmadı hiç. Tribünün önüne kadar gelip gözlerimizin içine bakarak eliyle armayı sevdi. Çalıştığı her takım için o elinden gelenin de en iyisini vermeye çalıştı hep.
14 Aralık Pazartesi akşamı Beşiktaş'ın karşısında ve Galatasaray'ın başında maça çıkacak Mustafa Denizli. Kendisine eski kulübünde açtığı bu yeni sayfada mutluluklar dileriz. Umarım maç öncesi tribünden hocaya bir vefa örneği gösterilerek alkış gelir. Maçı kopartıp da makaraya geçersek de kendisine sorarız; "Söylesene bize hocam, Burak niye hep atlıyor?"