 Kazan yine tıklım tıklımdı. Bilet sayısı oradaki taraftarın üçte biri kadardı ancak. Herkes birbirine biletiniz var mı diye soruyor ve çoğunlukla olumsuz cevap alıyordu. Birbirlerine sıkı sıkı tembih ediyorlardı karaborsacı görülürse haber verin patlatırız elindeki biletleri alırız deniliyordu. Nitekim etrafta karaborsacı neredeyse yoktu. Bilet fiyatları duyumlara göre 200 YTL'den başlıyordu. Ancak şanslı günüm olması sebebiyle çok daha ucuza kapattım bilet işini. Maçtan bir gece önce Beşiktaş'ta bilet nedeniyle patlak veren olaylar Kazan etrafındaki Beşiktaşlıların konuştuğu konuların başında geliyordu. Çarşı gitgide daha da karışıyor ve sular bir türlü durulmuyor. Tehlike çanları tepelerde yer alanlar için çalıyor artık.
Kazan yine tıklım tıklımdı. Bilet sayısı oradaki taraftarın üçte biri kadardı ancak. Herkes birbirine biletiniz var mı diye soruyor ve çoğunlukla olumsuz cevap alıyordu. Birbirlerine sıkı sıkı tembih ediyorlardı karaborsacı görülürse haber verin patlatırız elindeki biletleri alırız deniliyordu. Nitekim etrafta karaborsacı neredeyse yoktu. Bilet fiyatları duyumlara göre 200 YTL'den başlıyordu. Ancak şanslı günüm olması sebebiyle çok daha ucuza kapattım bilet işini. Maçtan bir gece önce Beşiktaş'ta bilet nedeniyle patlak veren olaylar Kazan etrafındaki Beşiktaşlıların konuştuğu konuların başında geliyordu. Çarşı gitgide daha da karışıyor ve sular bir türlü durulmuyor. Tehlike çanları tepelerde yer alanlar için çalıyor artık.  Saat 5'te tüm kapılar kapanacak kolpasını yemedi kimse ve 4'te ilk hareket eden gruplardan biriydik. Herkes beşerli şekilde taksilere doluştu ve klasik Kadıköy macerası başladı.
Saat 5'te tüm kapılar kapanacak kolpasını yemedi kimse ve 4'te ilk hareket eden gruplardan biriydik. Herkes beşerli şekilde taksilere doluştu ve klasik Kadıköy macerası başladı. Kadıköy'de yolun ortasında taksiden inildi ve yolun karşısındaki tribüne doğru hareket edildi. Nihayet içeri girmeye bir adım kaldı. Bu kez öylesine bir polis araması vardı ki donumuza kadar arandık. Ayakkabılar, mont, atkı ve bereler çıkarıldı. Sanki askerdeki temizlik günleri gibiydi. İlk kez bu kadar sıkı bir aramadan geçtik. Tabii çakmak ve bozuk paraları bu aramadan sağ salim çıkarmamız imkansızdı.
Kadıköy'de yolun ortasında taksiden inildi ve yolun karşısındaki tribüne doğru hareket edildi. Nihayet içeri girmeye bir adım kaldı. Bu kez öylesine bir polis araması vardı ki donumuza kadar arandık. Ayakkabılar, mont, atkı ve bereler çıkarıldı. Sanki askerdeki temizlik günleri gibiydi. İlk kez bu kadar sıkı bir aramadan geçtik. Tabii çakmak ve bozuk paraları bu aramadan sağ salim çıkarmamız imkansızdı. 
 
 İçeriye erken giren gruplardan biri olunca bize ayrılan tribündeki pankartlara da bir göz atayım istedim. Son zamanların sık rastlanan ismi Hürriyet yine tribündeydi. Gerisi ise figürlerden ibaret. Saraçoğlu deplasmanına gidipte alt katta oturanları bir türlü anlamam. Heralde burayı daha sakin bulan ve bağırmaktan yana olmayan, yaş ortalaması biraz daha yüksek taraftarlar tercih ediyor.
 
 Tribünde üst katın en solunu tercih ettik. Biz tribünleri tıklım tıklım doldurduğumuzda manzara buydu. Fenerbahçe Stadyumu enteresan bir anda doluyor tribünleri. Karşı kale arkasında ise formalı koreografi vardı. Görüldüğü kadar düzgün açılmasa da Cefakar Kanaryaların bu organizasyonları muhteşem yaptığını da söyleyelim.
 
 Beşiktaş'ın kadrosu açıklandığında Gökhan Zan ve Serdar Özkan'ın seçilmesinden yakındık. Yine de inancımız tamdı. Tello'nun yokluğu Bobo, Holosko ve Uğur İnceman'ın olmaması belki anlaşılabilir ama Tello yokken bu isimlerden birini ayağı top yapan isimlerden biri olarak oyuna almasını beklerdik. Maça Burası Beşiktaş ile başladık ama sesimiz pek çıkmadı. Alen gitgide tribünde kan kaybediyor. Özellikler deplasmanda bu işi çevirecek bir isme ihtiyaç var. Bunu sağlayacak, taraaftarı organize edecek isim Emrah olabilir. Bu işi Alen'den sonra en iyi o yapıyor.
 
 Maç başlamadan hemen önce stadyumdan görünüm buydu. Gerçekten güzel şu Saraçoğlu. Taraftar olarak hakkını vermek başka birşey tabii. Sadece koreografi olarak hakkını verdiklerini söylemeden geçemeyeceğim.
 
 Maç başladığında açıkcası çok ümidim yoktu galibiyet adına. Ancak sahadaki Fenerbahçe bu görüşümü değiştirdi. Oyuna hakim olan hep Beşiktaş'tı. Taa ki Cisse atılana kadar. Yediğimiz gollerde çok basit hatalar olduğunu, Selçuk'un golü için çalışılmış- GS'ye de atmıştı aynı şekilde- diyebiliriz belki. Hiç beklemediğimiz yerden vurulduk. Zapo öyle bir top sektirdi ki inanamadık. Güiza'ya da ilaç olduk. Güzel gol attı. Bu goller dışında Beşiktaş muhteşem oynadı. Galibiyeti hakeden kesinlikle Beşiktaş'tı. Maç 1-1 devam ederken gol bulup sayılmayınca Galatasaray maçı gibi olmaz inşallah dedik ama ne hikmetse 2. golü kalemizde gördük. Bu maç kaybedilmiş olsa da mücadele takdire şayandı. Şampiyonluk için umutlar bir nebze olsun azalmadı taraftarda. Zaten bunu son 10 dakika tezahüratlarıyla da herkese gösterdi Beşiktaşlılar. Saraçoğlu sustu bizi dinledi diyeceğim ama youtube yorumu gibi algılanmasın. Mübalağasız 2-1 galip evsahibi takımın taraftarı bizleri dinledi. Züğürt tesellisi tabii. 3 puan onların oldu.

 
 Maç bittiğinde görüntü buydu. Tuvalette yağma vardı. Bu görüntüleri çekip dışarı çıktığımda ise bu kez taraftarların uzun koridorda birbirlerine girdiğini gördük. Uzun süredir tribünü huzursuz eden olaylar artık ayyuka çıkmış durumda. Allah sonumuzu hayır etsin. Efsane tribün yok olabilirbu gidişle.
 
 Maç biteli 1 saat 15 dakika olmuş fakat kapkaranlık Saraçoğlu'nda hapis devam ediyor. İçecek su yok, yemek yok. Tam bir eziyet. Sıkıntıdan tribün tavaf edilirken çekilmiş bir foto. Taraftarlar arasında sık tartışılan birşeydir en çok kim yendi muhabbeti. Uzun süredir Fenerbahçe önümüze geçememişti. Bu sonuçla en çok onlar yendi. Yanarım yanarım da buna yanarım. Uzun yılların geleneği bu gece bitti. Elde ki tek yadigar cesur yürekli bir takım ve taraftar. Maç sonrasında çektiğimiz yürüyüş eziyetini hiç anlatmayacağım. Her maç aynı eziyetin yapılmasını anlayamıyorum. Karşıda oturmuyorum fakat iskeleye kadar zorla hatta vapura kadar zorla bindiriliyoruz. Yok mu bunun başka bir çözümü
 















 Hem Beşiktaş güzel oynuyor hem de taraftar yaratıcılıkta tavan yapıyordu. Hakem Hüseyin Göçek avantaj kuralını İnönü Stadı'nda bilmeyen tek kişi olduğunu gösterince bu kez de "Pozisyon avantaj Allah belanı versin" tezahüratını işitti. Hakem hakemlikten çıktı bizce o an ve o dakika. Belki verdiği tüm kararlar doğruydu ama tribün kendi doğrusuna inanmış hakemi etkilemeyi başarmıştı. O dakikadan sonra Beşiktaş inanılmaz bir oyun sergiledi. Eskişehir Youla'nın uzayıp gitmesine dayandırdığı sisteminde İbrahim Toraman'ın sülüklüğünü hesaba katmayınca neredeyse pozisyonsuz kapadı maçı. Holosko ikinci yarıda muhteşemdi ama aynı Holosko için ilk yarıda noldu bu adama demeniz de çok normaldi. Aradığı boşluğu ikinci yarıda bulunca o da yazıldı Eskişehir'e. İkinci golden sonra tribün koptu ve Fener'e çalıştı. Fenerle eğlenirken Eskişehir karambolden bir gol bulmayı başardı ama hakemin kalkan bayrağı da bir oldu. Bu kez "Pozisyon goldü Allah belanı versin" tezahüratları yükselmeye başladı. Maçın içine dönmek gerekirse sahada tek bir isim için parantez açmamız lazım. O da Ekrem Dağ. Daha önceki yazılarımızda bu oyuncunun Beşiktaş'ın oyuncusu olmadığını söylemişiz. Fena halde yanılmışız. Bu formanın hakkını veren isimlerden biri oldu Ekrem Dağ. Sanıyorum Mustafa Denizli'de kendisinden kolay kolay vazgeçmeyecek. Görevini fazlasıyla yerine getiriyor. Tıpkı Nobre gibi yeteneklerinin yüzde yüzünü sergiliyor. Gecenin kayıp adamı Delgado. Hiç yoktu. Sürekli varyete peşinde. İnce hareketler her zaman tutmuyor işte. Keyif adamı bu Delgado. Cisse ise geldiğinden bu yana iki maç iyi oynayıp yatmaya devam ediyor. Cisse yerine Uğur İnceman'ı şimdiden ısındırmak gerekiyor. Denizli neden sırtını dönüyor Uğur'a bunu da anlayamıyoruz tribünden. Cisse'ye gösterilen sabır Uğur'a da gösterilmeli. Haftaya Fenerbahçe maçına taraftar ve takım tavan yapmış gidiyor. Son sözü de Eskişehir taraftarına açalım. Bu sene İnönü'de en çok bağıran onlar oldu. Maç sonunda da takımı bağırlarına bastılar. Helal olsun.
Hem Beşiktaş güzel oynuyor hem de taraftar yaratıcılıkta tavan yapıyordu. Hakem Hüseyin Göçek avantaj kuralını İnönü Stadı'nda bilmeyen tek kişi olduğunu gösterince bu kez de "Pozisyon avantaj Allah belanı versin" tezahüratını işitti. Hakem hakemlikten çıktı bizce o an ve o dakika. Belki verdiği tüm kararlar doğruydu ama tribün kendi doğrusuna inanmış hakemi etkilemeyi başarmıştı. O dakikadan sonra Beşiktaş inanılmaz bir oyun sergiledi. Eskişehir Youla'nın uzayıp gitmesine dayandırdığı sisteminde İbrahim Toraman'ın sülüklüğünü hesaba katmayınca neredeyse pozisyonsuz kapadı maçı. Holosko ikinci yarıda muhteşemdi ama aynı Holosko için ilk yarıda noldu bu adama demeniz de çok normaldi. Aradığı boşluğu ikinci yarıda bulunca o da yazıldı Eskişehir'e. İkinci golden sonra tribün koptu ve Fener'e çalıştı. Fenerle eğlenirken Eskişehir karambolden bir gol bulmayı başardı ama hakemin kalkan bayrağı da bir oldu. Bu kez "Pozisyon goldü Allah belanı versin" tezahüratları yükselmeye başladı. Maçın içine dönmek gerekirse sahada tek bir isim için parantez açmamız lazım. O da Ekrem Dağ. Daha önceki yazılarımızda bu oyuncunun Beşiktaş'ın oyuncusu olmadığını söylemişiz. Fena halde yanılmışız. Bu formanın hakkını veren isimlerden biri oldu Ekrem Dağ. Sanıyorum Mustafa Denizli'de kendisinden kolay kolay vazgeçmeyecek. Görevini fazlasıyla yerine getiriyor. Tıpkı Nobre gibi yeteneklerinin yüzde yüzünü sergiliyor. Gecenin kayıp adamı Delgado. Hiç yoktu. Sürekli varyete peşinde. İnce hareketler her zaman tutmuyor işte. Keyif adamı bu Delgado. Cisse ise geldiğinden bu yana iki maç iyi oynayıp yatmaya devam ediyor. Cisse yerine Uğur İnceman'ı şimdiden ısındırmak gerekiyor. Denizli neden sırtını dönüyor Uğur'a bunu da anlayamıyoruz tribünden. Cisse'ye gösterilen sabır Uğur'a da gösterilmeli. Haftaya Fenerbahçe maçına taraftar ve takım tavan yapmış gidiyor. Son sözü de Eskişehir taraftarına açalım. Bu sene İnönü'de en çok bağıran onlar oldu. Maç sonunda da takımı bağırlarına bastılar. Helal olsun.

 İnönü Stadyumu içerisinde yapılan değişiklikleri de yorumlayan Fazıl Aysu, stadyumun orijinal halinin bozulmasını doğru bulmasa da günün şartları gereği bu değişimlerin mecburen yapıldığından bahsediyor. Beşiktaşlı yöneticilerin stadyumun yenilenmesi için kendisinden gerekli izni aldıklarını da sözlerine ekleyen Aysu, şehrin göbeğinde yer alan stadyumların daha da genişletilmemesi gerektiğini ve genişletilmiş stadyumun son noktaya ulaştığını da iddia ediyor. Aysu, İnönü Stadyumu gibi bir yapının bozulmaması gerektiğini ancak bu konuda Beşiktaş Kulübü’nün rakiplerinin bu alandaki atılımlarına karşılık olarak İnönü Stadyumu’nun yapısını bozacağından korkuyor. Aysu “İsterlerse yıkarlar. Ben aslında İnönü Stadyumu’nun son haline dahi karşıydım. Açık tribününün üst katının kapanmasına dahi karşıydım. Buraya 10 bin kişi aldılar” diyor.
İnönü Stadyumu içerisinde yapılan değişiklikleri de yorumlayan Fazıl Aysu, stadyumun orijinal halinin bozulmasını doğru bulmasa da günün şartları gereği bu değişimlerin mecburen yapıldığından bahsediyor. Beşiktaşlı yöneticilerin stadyumun yenilenmesi için kendisinden gerekli izni aldıklarını da sözlerine ekleyen Aysu, şehrin göbeğinde yer alan stadyumların daha da genişletilmemesi gerektiğini ve genişletilmiş stadyumun son noktaya ulaştığını da iddia ediyor. Aysu, İnönü Stadyumu gibi bir yapının bozulmaması gerektiğini ancak bu konuda Beşiktaş Kulübü’nün rakiplerinin bu alandaki atılımlarına karşılık olarak İnönü Stadyumu’nun yapısını bozacağından korkuyor. Aysu “İsterlerse yıkarlar. Ben aslında İnönü Stadyumu’nun son haline dahi karşıydım. Açık tribününün üst katının kapanmasına dahi karşıydım. Buraya 10 bin kişi aldılar” diyor.










