Bugün taksiye bindim. Taksici Lig Radyo'da Mehmet Ayan'ın sabah programını dinliyordu. "Derbi için bilet verecek Mehmet Ayan" dedi. Bir elinde telefon diğeriyle kontrol ediyor direksiyonu. Sorulacak soruya hemen mesajla cevabı yazmak için debeleniyor adam. Mehmet Ayan soruyu soruyor: "4-3'lük maçta Taygun'un yerine giren oyuncu kimdir?"
Kol gibi soru. Taksici telefonu bırakıyor köşeye. Sonra dönüp sen biliyor musun diye soruyor: "Yok abi ben Beşiktaşlıyım bilmiyorum valla" diyorum.
"Bütün hafta bu anı bekliyoruz abi. Bilet bulmak imkansız" diyor. Hakikaten öyle. Biletix'ten bilet almaya hiç inanmadım zaten. Hep bir kumpas dönüyor diye nefret ediyorum ben de Biletix'ten. Neyse...
Radyo için muhteşem bir geri dönüş yukarıdaki olay. Dinleyicileriniz için bilet vermeniz dinleyicinizin radyoya bağımlılığını artırıyor. Mehmet Ayan soruyu sormadan önce bir markanın reklamını da yapıyor tabii. Onlar hediye ediyor çünkü biletleri. Acaba diyorum taksici dikkat ediyor mu? Bilet promosyonu yapan firma amacına ulaşıyor mu?
"Abi ya bu biletleri nasıl böyle bedava veriyorlar acaba?" diyorum. "Bunlara sponsorlar gönderiyor yoksa veremezler bilet" diyor. "Kim veriyor?" diye soruyorum. "Ülker" diyor. Aslında biletleri Türk Telekom veriyor. Ama amcanın kafasında Ülker'in baskın durumu dile geliyor.
Hani sağda solda okuruz "Sponsorluğun geri dönüşü uzun yıllar alır" geyiğini. Hakikaten öyle.
Bugün sponsorluk üzerine anket yapsanız mesela. Hala Turkcell ilk sıralarda. Şu an Turkcell ligin hiçbir yerinde yok. Ama en tepede o çıkıyor. Galatasaray'ın ana sponsoru deseniz en tepede Avea çıkıyor.
Bardağın dolu tarafı ve boş tarafı var nereye bakmak isterseniz orayı görebilirsiniz. Tarlaya bir şeyler ekip bir daha o tarlaya uğramıyorsunuz. Sizden sonra gelen de o tarladan birşey koparıp yiyemiyor. Türkiye'de sponsorluk böyle bir şey işte.