Herkes baksın sen bakma hakeme öyle. Ernst baksın, Hilbert baksın. İsyan da etsinler. Sen ardına bile bakmadan git soyunma odasına. Formanı çıkart ve önüne koy. Düşün hele o adamlar neden sahaya atladılar acaba? Neden çıldırdılar ve kendilerini kaybettiler? Haksızlığa tahammül edemedikleri için mi acaba? Pekiyi sen dönüp kendine baktın mı hiç? Senin bu performansın haksızlık değil mi? Artistliğin on numara futbolun dört buçuktan beş. Dün hakemin kırmızısından yırttın belki ama tribün yapıştırdı anında.
Kağıt üstünde kıskanılası isimlere sahip, masa başında esamesi okunmayan bir takım. Deplasmanlarda kıyım kıyım kıyılan, kendi sahasında yok sayılan bir takım. Şampiyonluktan kopunca bonkörleşen bir takım. Ve bu takımı bu hallere getirip de kayıplara karışan bir yönetim. Dün gece belki de bardağın taştığı son damla gibiydi. Hani iğneyi kendine çuvaldızı başkasına batırmak lazım ya; bizim her yerimiz iğnelenir olmuştu epeydir. Dün de batırdık işte. Her anlamda.
Sabote etmemek lazım zira hala kovalanan bir UEFA Avrupa Ligi var. Dördüncü olup da alttan gelenle oynanacak final maçına işi bırakmamak için kazanmaya başlamalıyız. Birilerini, puanları ve değerlerimizi...