30 Ekim 2012 Salı

Kasımpaşa Deplasmanı ve Oley.com

Uzun süredir ara vermişiz bloga. Böyle uzun aralar verince dönmesi de zor oluyor. İnsanın eli gitmiyor yazmaya. Yazmayınca da sanki her şeye uzak kalmışsın gibi oluyor. Takip ettiğin halde takip etmiyormuşsun gibi. Bayram haftası özellikle Beşiktaş'ın Kasımpaşa deplasmanında tribündeki yerimi alınca hatırladım blogu. Umarım bundan sonra daha çok zaman ayırırım.

Bayramın ikinci günü eşten, akrabadan sıyrılıp maça gitmenin tadı gerçekten başkaymış. Bütün gün dolaşıp dolma, börek yeri gelince kavurma üstüne baklava çay... Saat 17:00'de yola koyuldum. Beşiktaş'ta biraz takılıp Taksim'den Kasımpaşa'ya yürümeye başladık arkadaşımla. Stada geldiğimizde elinde fotoğraf makineleriyle turistler yerin dibindeki stadyumun fotoğrafını çekip amazing gibi kelimeler kurarken ince ince kokular almaya da başlamıştık. Sanırım 5 dakika önce biber gazı sıkılmış. Gözlerimiz yaşardı. Taşlı yoldan stada doğru yürürken yerde çok sayıda Beşiktaşlı, duvarın dibinde babasının sakinleştirmeye çalıştığı küçük çocuklar gibi artık görmekten sıkıldığımız hatta garipsemediğimiz durumlarla karşılaştık. Polisin mecburi istikametinden devam ettik ama aşağıdan büyük bir kalabalık yukarıya doğu yürümeye başlayınca biz de ilk geldiğimiz noktaya doğru tırmanmaya başladık. Polis stada sokmuyor kısacası. Olay çıkmış. Bir polis tek başına herkesin biletini kontrol edip tek tek bırakıyor maça girebilmeleri için.

Velhasıl girdik stada. Zeki Demirkubuz da hemen önümüzdeymiş merdivenlerden oturacağı yeri seçerken meraklısı gelip fotoğraf çektiriyor. Yanına gelenler abi hesap senin mi diye soruyor o da evet benim diyor. Maç başlıyor. Kasımpaşa tribünlerine bakıyorum. Hiçbir sempati barındırmıyor. Bir semt takımı gibi tribünleri yok. Takımları da Metin Diyadin gittikten beri kötü. Bundan faydalanan aç Beşiktaş iki golü buluyor. Bunu da müthiş paslaşmalarla yapıyor. Bir şekilde 3 puanı koyuyoruz cebimize. Devre arası ve maçın sonlarına doğru polisin kontrolü altında torpil atıyor Kasımpaşa taraftarı. Polisin tepkisizliği karşısında şaşkına dönmüyoruz. Biliyoruz nedenini ve neden bu kadar tavizkar olduklarını. Maçın bitimine 2 dakika kala Kasımpaşa'nın maraton tribününden 30 kişilik bir grup koşa koşa dışarı çıkıyor. Dışarıda bir olay olacağını düşünüyoruz. Önce gruptan ayrılmayalım diyoruz sonrasında bir olay çıkarsa biz de yoktan yere karışmayalım diye gruptan ayrılıp Tepebaşı'ndan Taksim'e doğru İstiklal Caddesi'nden yürümeye başlıyoruz.

Taksime ulaştığımızda 30 kişilik bir Kasımpaşalı grup stada doğru İstiklal Caddesi'nden ava çıkmış görünüyor. Allahtan üstümüzde Beşiktaş forması ya da atkısı ya da montu yok. Yoksa iki kişi bunlar iki tokat atar göndeririz diye düşünmeden linç edecekler. Yaş ortalaması çok düşük bu bahsettiğim grubun. hani biraz daha büyük olsalar akılları belli bir noktadan sonra vurmayı kesmeye yetecek. Ama bu ergenler sabaha kadar dövebilir. Hatta öldürebilir diyoruz. Bizi ıska geçen grup arkadan gelen daha kalabalık bir Beşiktaşlı grupla kavgaya tutuşuyor. Çok uzun sürmeyen kavga sonrası çevik kuvvet ve ambulans sesleri eşliğinde Beşiktaş'a doğru yürüyoruz. Sanırım artık bu kolpa kovalamacadan, aptal deplasman olaylarından iyice yılmışım. Hele hele tribünü olmayan, sırf olay çıkarmak için toplanmış çapulcu sürüsü yüzünden deplasmana gitmekten vazgeçiyor insan.

Dün de Fenerbahçe-Antalyaspor maçını izlerken enteresan bir şey takıldı gözüme. Saha kenarı reklam alanlarında Oley.com reklam vermiş. "İddaa Bizim İşimiz" sloganlı reklamları gerçekten çok komik olmuş. TDK'ya göre İddaa diye bir şey yok. Malumunuz üzere bu kelimenin doğru şekli iddia. TDK da İddia'yı şöyle açıklamış: 1. Hukuk Sav, 2. Kendinde olmayan bir yeteneği, bir durumu varmış gibi gösterme. Oley.com'un verdiği reklamda bahsettiği ise en büyük rakibinin adı:) Yani daha rekabet edecek doğru sözün yok.

Edit: İddaa ve oley.com markalari birbirine rakip degildir. Oley.com iddaa oyununu oynatan araci bir yasal bahis sitesidir ve iddaa ana markasi altinda hizmet verir teorik olarak. İddaa'dan gelen yonetmeliklere gore oley.com gibi yasal bahis sirketleri konu hakkinda reklam yaparken "iddaa" kelimesini kullanmak zorundadirlar. (Efe Varol'a teşekkür ederim.)

3 yorum:

Unknown dedi ki...

İddaa konusuyla ilgili bi bilgilendirme yapayim. Senin stadda gormus oldugun iddaa yazimi aslinda soz konusu sektor icin dogrudur. İddaa ve oley.com markalari birbirine rakip degildir. Oley.com iddaa oyununu oynatan araci bir yasal bahis sitesidir ve iddaa ana markasi altinda hizmet verir teorik olarak. İddaa'dan gelen yonetmeliklere gore oley.com gibi yasal bahis sirketleri konu hakkinda reklam yaparken "iddaa" kelimesini kullanmak zorundadirlar. Hatta soyle anlatirsam daha aciklayici olacaktir iddia yazildiginda "iddaa"markasindan reklami yanlis yapiyorsunuz seklinde uyari yapmaktadir. :)) sektorun icinden biri olarak bilgi vermek istedim saygilar. Blog yazilari cok guzel bu arada,yeni kesfettim keyifle okuyorum

Unknown dedi ki...

Merhaba,blogu yeni kesfettim bir besiktasli olarak keyifle okuyorum. Bu yaziyi gorunce bilen birisi olarak (sektorde calisan biri olarak) yanlis bir anlasilmayi duzeltmek istedim.
Senin bahsetmis oldugun iddia tdk sozlugune gore dogrudur fakat turkiyede bahis oyunlarinin tek oynaticisi durumundaki iddaa markasi tamamen baska bir durum. Sokaktaki iddaa bayileri ve oley.com gibi sana bayiler iddaa markasinin altinda hizmet veren bahis oynatmaya yetkili kuruluslardir. Yani oley.com kendi reklami icinde iddaa yazdiginda yanlistan ziyade tamamiyle dogru bir kullanim yaparak hem kendi sitesi icindeki iddaa oyununa yonlendiriyor hem de "iddaa" markasinin marka bilinirliligini arttiriyor. Ek olarak sunu da belirteyim sokak ve sanal bayilerin yapmis olduklari tum reklamlar iddaa markasinin kurallarina gore yapiliyor, o gormus oldugun reklamda iddia seklinde bir yazim oldugunda emin olabilirsin ki yanlis kullanim oldugu icin iddaa dan uyari geliyor. Bu sekilde enteresan bir durum soz konusu anlayacagin:) saygilar

1903 dedi ki...

Merhaba

Öncelikle yorumların için çok teşekkür ederim. Çok enteresan bir durum söz konusu gerçekten. Superonline Telekom'un altyapısını kullanıyor ve bu yüzden Telekom demek zorunda gibi -belki çok zorlama ama- bir anlam çıkıyor. Birçok sektöre örnek teşkil edecek tekelci zihniyeti körükleyen bir uygulama olmuş. Markanın kullanacağı sloganda, iddia kelimesini hem de yanlış bir yazımla sahiplenmeleri olacak iş değilmiş gerçekten.