7 Mayıs 2010 Cuma

Edouard Cisse


"Fransa'da doğdu, Edouard Cisse, On birinci hafta, Fener'i bi çizse, Fener'i bi çizse.. Oooo Oooo"
Maçlarda tribünlere bu tezahürat eşliğinde çağırılan Cisse, Fener'i çizen zencilerden biri olamadığı için midir, Pascalvari bir havası olmadığından mıdır bilemiyorum, bir türlü tribünlerin sevgilisi konumuna erişemedi. Sağlam ve istikrarlı oyunu sahada üretken veya daha doğru bir deyişle skora etken olmadığı için göze de batmadı hiç. Sağda solda da gözükmedi saha dışında. Oynadığı dönem içerisinde futboldan başka bir şey ile konuşulmadı, oynadığı iki sene içerisinde hem şampiyonluk hem de kupa sevinci yaşadıktan sonra sessiz sakin bir şekilde ülkesinin yolunu tuttu.


İstanbul'daki gibi şaşalı bir karşılama yapılmamıştı kendisine ama eski hocasının da güvendiği isim, Marsilya gibi bir takımda yer buldu kendisine. Orada da skora katkısı pek yoktu ve bir gol atabildi koca sezonda ama takım oyunundaki önemli yeri ve defansın hemen önündeki sağlamlığı sayesinde hem hocasının, hem basının, hem de Marsilyalı taraftarların saygısını kazandı. Şampiyonluk maçında tüm futbolcular heyecan ve mutluluk içerisinde sağa sola koştururken o rakip takım oyuncusuyla formasını takas edecek kadar centilmendi hala.

32 yaşındaki futbolun işçilerinden Edouard Cisse sessiz sakin bir şekilde iki sene üst üste şampiyonluğun keyfini sürüyor... Beğenilse de beğenilmese de...

3 yorum:

selo dedi ki...

senden görmedim ama bende buna benzer bir entry girdim yaklaşık saatlerde :)

novembre11.blogspot.com

Pamukk dedi ki...

hem de çifte kupa kazandı diye biliyorum.kıymetini bilmeyenler utansın.

1903 dedi ki...

Ben de oynadığı dönem beğenmeyenlerdendim aslında. Çitlembik diye dalga geçmişliğim de var. Ne dalga geçilmeyi hak ediyor ne de çok iyiydi iltifatlarını.