12 Mayıs 2010 Çarşamba

Kalkmıyoruz Ulan!!!

Dün eve yorgun argın gelmişim her gün olduğu gibi. Tv'de izlenecek ne var diye bakınıyorum. O sırada FB TV'de Galatasaray-Fenerbahçe maçının olduğunu söylüyor abim. Ben de açıp bakıyorum. Fenerbahçe'nin Bayan Basketbol takımı şampiyon oluyor.

Maç sonrası Aziz Yıldırım basketbolcuları tebrik ederken telefonum çalıyor:

"Aç bak Fenerbahçe TV 'ye, üstünde yeşil t-shirt olan adamı tanıdın mı?"
"Yok abi valla tanımadım."
"Nasıl tanımazsın iyi bak bakalım."

Bakıyorum ve hatırlıyorum. Bu adam Şanlıurfa'da bize tribünde dayak yedirecek kişinin ta kendisi. İyi ama orada ne işi var? Şimdi kendisiyle Şanlıurfa'daki tanışmamızı anlatayım.

Fenerbahçe-Trabzonspor Ziraat Türkiye Kupası maçı için Şanlıurfa'dayız. İşimizle alakalı Salı, Çarşamba çalışıp durmuşuz. İşlerimizi ancak yoluna koyup maça koyulmuşuz. Stadyum güzel ama eksikleri var. Girişte büyük sıra var. 20 dakika kuyrukta bekledikten sonra ancak girebiliyoruz. Saat 15:25. Maçın başlamasına 20 dakika var. Elimizde numaralı tribün biletleri yerimizi arıyoruz. Merdiven boşlukları dahi dolu. Güç bela çıkıyoruz yerimize. Bizim biletimizin yer aldığı koltuklarda 3 kişi var. "Pardon yerimiz burası geçebilir miyiz?"

Ben de bazen böyle yerini arayanlara uyuz olurum. Hele hele Beşiktaş'ın kapalı tribününde yerini arayanlara güzel bir dille "Amca burada yer yok. Burada kimse yerine oturmaz. Gel sıkışalım" derim. Ama bırakın bize izlenecek bir kafa yer ayırmayı, öyle bir konuşuyorlar ki sanki biz onların yerine oturmuşuz. "Hadi çocuklar bu saatte olmaz" diye üst frekans giriyorlar. "Nasıl olmaz, yerimize geçeceğiz elimizde biletlerimiz var" dediğimiz anda spiker arkadaşın arkasında duran 50-55 yaşlarında kır saçlı bir amca elimdeki biletleri alıp yere attı. “Ne diyorsunuz lan, başlarım biletinize” diye bize posta koydu. Hani ilk kez maça gitmedik, yol yordam biliriz, merdiven boşlukları dahi dolu, ya maçı yerimizde izleyeceğiz ya da izleyemeyeceğiz. FB TV spikeri ve arkadaşları yanımdaki arkadaşı bir güzel itip kakıyorlar. Benim de şalterler atıyor, el kaldırıyorlar, vursunlar diye bekliyoruz. Derken çevreden alkollü oldukları her halinden belli tipler “Ne var lan, ne diyorsunuz” diye ortaya çıkıp bizi dövmek için koltukların üzerinden uça kaça geliyorlar.

FB TV spikeri ve arkadaşlarına polis çağırmak zorunda kalmayalım:) -evet geri vites yapıyoruz ama bak kime yapıyoruz FB TV spikerine- yerinize geçin biz de yerimize geçelim diyoruz. Oralı da olmuyorlar, git kimi çağırırsan çağır diyorlar. Organizasyon komitesinde çalışıyoruz. İstesek GERÇEKTEN karga tulumba attırırız ama bizden daha soğukkanlı insanların sözünü dinleyip uğraşmamayı seçtik. Uğraşmaya değmez dedik. Sebebi de çok açık. Tribünde kavga etmek için yer arayan taraftar tipi ile uğraşmaya değmezdi. Maçı koridordan seyrettik. Sadece yarı sahayı görebiliyorduk, blog için fotoğraf çekip paylaşayım diye çok hevesliydim ama sinirimden hiçbir şey yapmak da gelmedi içimden.

Ben zannediyorum ki gerçekten beş para etmez insanlar bunlar. Ama bakıyorum da Fenerbahçe TV’de spikerlik yapacak kadar içinden Fenerbahçe’nin, spiker olacak kadar donanımlı. Sporda şiddet bitsin di mi? Atın bakalım işkembeden, kanallarda, sağda solda. En büyük holigan sen değil misin şimdi? Numaralı tribünde yerimize oturtmuyorsun daha ne olsun.

3 yorum:

ergin aslan dedi ki...

:))))

Valeriy Lobanovskyi dedi ki...

Üstünden çok geçti ama ben çektiğim fotolardan koyarım kardşeim, yeter ki içinde kalmasın :)

azapaza dedi ki...

kimmiş o spiker adı sanı yok mu?