4 Mart 2012 Pazar

Ne Fark Eder Kartal Sen Her Gün Yenilsen?









Sırf bana mı öyle oluyor bilmiyorum ama bu sene kimsenin yüreği pır pır etmiyor gibi. Hani bir bestemiz vardı ya; 'Ne fark eder Kartal, sen her gün yenilsen?' diye, onun söyleniş maksadı farklı olsa da bu sene aynen öyle geçip gidiyor. Kimi başkan sebebiyle alınan skorları umursamıyor, kimi şike sansasyonu sonrası oynanmaya başlanan play-off sistemli sezonu iplemiyor. Sonuçta Beşiktaş kaç maçtır kaybediyor ama o kadar da koymuyor. Koyan başka şeylerle dolmuş taşmışız, puan hesabını bir kenara bırakmışız hepimiz. Neyse, derin mevzulara girmeden kısa bir maç değerlendirmesi yazalım.

Takımın yarısının aklı çoktan uçakta Madrid'e doğru yola çıkmıştı sanki. Carvalhal takımı atak oynatarak nasıl bir skor bekliyordu bilemiyorum ama ilk yarım saat sonrasında ben beklentilerimi minimuma indirgemiştim bile. Orta sahada Ernst Başkan didinmekten iki büklüm olurken, geride didinen Egemen olmayınca evlere şenlik bir defans vardı bu akşam. Doksan dakikanın sonucundaki skor da şaşırtmadı. Hatta Trabzon o kadar gol kaçırdı ki yıllar önceki 7-1'lik maçın rövanşı alınabilirdi. Özellikle Burak Yılmaz ligde attığı gol sayısı kadar gol kaçırdı neredeyse. Bir de ağzından öyle bir küfür kaçırdı ki, biz tribünde hakemlere öyle veryansın etmiyoruz.

İlk iki maçtaki dondurucu soğuğa rağmen kıskandıran bir tribün performansı gösteren bayanlar bu gece nispeten daha iyi bir havada stadı hemen hemen doldurarak ellerinden geleni yaptılar. Maç 0-0 iken pınarbaşına girmeleri enteresan oldu. Onlar boynu bükük, kendilerine ayrılan yerden fazlasını dolduran laz kızları yüzlerinde gülücük evlerine dağıldılar. Maçın en güzel anı Carvalhal'in işaretiyle oyuna gireceğim diye saha kenarından kulübeye koşmaya başlayan Mustafa Pektemek'in hocanın 'bekle' işaretiyle suratına yansıyan üzüntü ifadesiydi.

Hiç yorum yok: