20 Aralık 2011 Salı

Beşiktaş Tribünlerinin Değişimi

Geçtiğimiz ay yazdığım bir yazı ile ilgili bazı arkadaşlar garip yorumlar yazdılar. Futbola siyaset karışalı çok oldu bu sebeple ara sıra siyasi içeriği olan yazılar yazmakta zarar görmüyorum. Fakat bu ülkede kendi fikrinde olmayan insanı eleştiren herkes agresif bir tutumla bunu yapıyor. Neyse insandır deyip geçelim, yazımıza dönelim.

İstanbul Büyükşehir Belediye maçında Beşiktaş futbol takımı oyuncuları ellerinde aşağıdaki pankartla sahaya çıktılar.

Bundan önceki dönemlerde de siyasi içerikli pankartlar açılmıştı. Örneğin Cumhurbaşkanı'na açılan aşağıdaki pankart gibi. Yine geçen sene Necmettin Erbakan'a açılan pankart ve devamında Başbakanın rahmetli annesi ile ilgili açılan başsağlığı pankartı.



Bunların hiçbirinde gariplik yok. Zira Türkiye değişiyor, Beşiktaş taraftarı da Türk toplumunun üyelerinden oluştuğuna göre tribünün değişmesi de gayet normal. Bu bazı kesimleri hiç ilgilendirmiyor, bazılarını ise sinirlendiriyor. Açılan pankartlar arasında bir fark var, bunlar genelde tribünde açılan pankartlardı. Fakat o hafta lig takımlarının çoğu "geçmiş olsun" temalı pankartla çıkmazken Beşiktaşlı oyuncular ellerinde bu yazıyla sahaya çıktılar. Dolayısı ile siyasi görüş tribünden kulübe sıçradı.


Şimdi bazıları 'geçmiş olsun' demenin neresi siyasi diyebilir. Olaya şöyle bakalım, Başbakanın annesi rahmetli olduğunda kulübün resmi internet sitesinden Yıldırım Demirören bir taziye yazısı yazdı. Bu tip bir hareketi yapmak demek tüm camia adına hareket etmek demektir bence. Eğer kendi adına bu yazıyı yazdıysa pekala şirketinin internet sitesinden de yazabilirdi. Bu tarz bir yaklaşım kulübün siyaset yapmamasını da engellemiş olurdu. Yapılan davranıştan rahatsız olmayan taraftarlar olabilir. Fakat benim gibi bu tutumu beğenmeyenler de var. Yapılanları 'Başbakana yalakalık' olarak değerlendiren insanlara verecek cevap bulamıyorum işin açığı. "Bak pankartla çıkınca ertesi gün Tayfur ile Adalı serbest kaldı" diyen adama ne denir bilmiyorum. Tüm bu olanları sadece uzaktan izliyorum, bakalım daha neler olacak diyorum.

Bunları söyleyip yazmam lazım çünkü Beşiktaş taraftarı kadar coplanan, biber gazına maruz kalan, dövülen, eziyet edilen bir taraftar grubu daha yoktur. Bunun altında bazı zamanlarda doğrudan siyasi görüş yatmaktaydı. Siyah Beyaz poşu bağladığı için dövülen Beşiktaş taraftarı var bu memlekette. Hal böyle olunca o zamandan kalan adamlar şimdi gelinen noktayı garipsiyor bu düşüncelerinde de haklılar/haklıyız.

Bizim üniversite döneminde kurduğumuz taraftar grubunda her tipte insan vardı. Her siyasi görüş konuşulurdu ama sonuçta asıl olan Beşiktaş'tı. Ben bugün bile Beşiktaş Futbol Takımı'nı Milli Takımın üzerinde görürüm. O şekilde değer veririm. Benim için yeri başkadır o sebeple bu stadyumun içinde olan taraftarlardan sadece ve sadece takıma aşk ile bağlı olmalarını bekliyorum. Spora siyaset karışmasını, bu tarz şovenist mesajları, artık kalitesi düşen tepki ve organizasyonları beğenmiyor ve garip buluyorum. Çünkü tribünümüz ilk ve en önemli işi olan sporu, futbolu ve destek vermeyi unuttu artık. Rakip ataklarında yuhalamıyor, baskı kurmuyor ıslıklamıyoruz. Takımın enerjisi düşünce destekleyerek morallendirme işini ancak Avrupa maçlarında yapıyoruz. Onun yerine bizi gazetelere çıkartacak aksiyonlar peşindeyiz. Ama o gazetelere ilk çıkışımızın 132 desibel ile olduğunu da unutmuş durumdayız.

Bütün bunların hepsini geride bırakamaz mıyız?
Bu renklere gönül veren biri olarak hiçbir zümrenin kullandığı bir topluluk olmak istemiyorum ben. Çünkü bir slogan atılıyor tüm Beşiktaşlılara mal oluyor. Bir pankart açılıyor bana uysun uymasın üstüme yapışıyor. Bu şekilde hissetmekten hem sıkıldık hem yorulduk. Kol kola girip şu maçı izleyelim artık birader Allah aşkına. Para çıktı mertlik bozuldu, şikeydi, siyasetti, çıkardı derken hayattan çaldığımız bir 90 dakikamız var onun da anasını bellediler.

Yeter bir düşün yakamızdan, çıkın hayatımızdan.
Gölge etmeyin yeter...

3 yorum:

Unknown dedi ki...

Aynen katılıyorum. daha kısa ben de bu konuya maç sonrasında değinmiştim.

Beşiktaş 100 yıllık bir camia gibi değil, bir başkanın oyuncağı şekilde hareket ediyor.

Beşiktaş'a yakışmayan bu.. ne pankart, ne açıklamalar önemli olan..

il capitano dedi ki...

açık söyleyeyim bir Galatasaray taraftarı olmama rağmen siyasi görüş olarak hep Beşiktaş tribünlerini kendime yakın bulurdum.Fakat son yıllarda Fenerbahçe'nin iktidara yaklaştıkça başarılı olduğunu gören Beşiktaş taraftarı o tarafa doğru kaymaya başladı sanki.Galatasaray taraftarı Hamburg maçında ve Arena'nın açılışında RTE'yi protesto ederken Beşiktaş ve Fenerbahçe tribünleri sanki iktidara yaklaşmak için birbiriyle yarışıyor.

Tamam Türkiye değişiyor buna bağlı olarak tribünler de değişiyor ama bu kadar hızlı dönüşler de bu taraftan bakınca hoş karşılanmıyor.Fenerbahçe taraftarına alışığız da Beşiktaş'a yakışmıyor.

BEERREGULAR dedi ki...

Bakalım daha neler göreceğiz. Başbakanın çalışma ofisi Dolmabahçe'de maçlara gitmeden önce uğrayıp geçebilir Demirören.
Keep in touch!