30 Eylül 2009 Çarşamba
Rus Ruleti
29 Eylül 2009 Salı
Tut Ki Tutunalım
Oysa ki daha geçen sene maçlarda takımlarını yalnız bıraktıkları iddialarına karşı çıkmıştı Kayserispor Taraftarlar Derneği. Aradan bir sene geçmesine karşın değişen bir şey olmayınca Avrupadaki Kayserisporlular Dernekleri kampanya başlatmış ve mektup tarzında yayınlanan bir bildiriyle Kayserisporluları, Kayseri'de yaşayanları tribünlere çağırmış. Yazıdaki şu sözler ilginç; "...Kayseri'de yaşayan bir Kayserilinin ne gibi ortak noktası olabilir İstanbul takımıyla. Bu İstanbul takımlarını tutanlar Galatasaray Lisesi mezunumu? Yoksa Kadıköy doğumlu mu? Veya Beşiktaş çarşısında mı ekmeğini kazanıyor?... Hadi Kayserilim, kendi şehrinin değerlerine sahip çık. Çocuklarımız artık doğuştan İstanbullu değil, Kayserili, Kayserisporlu doğsun."
Elbette ki İstanbul takımlarını tutmanın yazıdaki sebeplerle bir bağı yok. Bir takıma sevdalanmanın, peşinden koşmanın sebebinin, şeklinin, şemalinin açıklanması oldukça güçtür. Gönüll verilen takımın maçında kendine ayrılan kısımda bulunmak bir adiyetlik ve alınan hazzın tarifi mümkün değildir. Mektupla, bildiriyle olmaz bu iş.
28 Eylül 2009 Pazartesi
Şampiyonlar Ligine Bakış
Şampiyonlar Ligi hakkında kısa bir bilgi verdikten sonra ilginç ve önemli istatistiklerden bahsedelim biraz...
Avrupa Şampiyonlar Ligi UEFA'nın en prestijli kulüpler arası organizasyonudur. Eski adı Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası (Kupa 1) olan kupanın adı 1992-93 sezonunda bugünkü şekline ve adına kavuştu. Fransız spor gazetesi L’Equipe’in önerisiyle başlayan bu futbol şölenininde ilk final 13 Haziran 1956’da Real Madrid ile Stade Reims (Fransa) arasında oynandı ve Real Madrid 4-3 lük bir skorla kupanın ilk sahibi oldu. Real Madrid ilk beş sezon kupayı kazanarak Avrupa futboluna damga vurdu. Ancak aradan geçen yarım yüzyılda Şampiyon Kulüpler Kupası’nın çehresi çok değişti. Güney Avrupa takımlarının üstünlüğünü önce İngilizler sonra Hollandalılar kırdı. İngiliz takımlarının 1985’e kadar süren hakimiyeti ise Heysel faciasıyla kesildi.
1992’den sonra Avrupa’nın bir numaralı kupası tamamen nitelik değiştirdi: Şampiyonlar Ligi ismini aldı ve prestijin yanı sıra her yıl sponsorlardan ve yayıncılardan elde edilen 750 milyon İsviçre Franklık (yaklaşık 600 milyon dolar (2005 yılı neticesindeki görünüş)) bir gelirle en çok para kazandıran futbol turnuvasına dönüştü. Şampiyonlar Ligi finali sadece birinci sınıf stadyumlarda oynanıyor ve tüm dünyanın izleyeceği bir gösteri gibi organize ediliyor.
Aslında Şampiyonlar Ligi'nin 1992'den önceki Şampiyon Kulüpler Kupası dönemi de keyifli bilgiler içeriyor. Ama ben bu yazıda sadece Şampiyonlar Ligi adıyla oynanan dönemle ilgili bilgiler vereceğim.
Şampiyonlar Ligi İstatistikler ve İlginç Bilgiler
Şampiyonlar ligi kupası 7.5 kg olup, 62 cm boyu vardır.
Şampiyonlar Ligi'ndeki en farklı skorlara bakıldığında maalesef listenin ilk sırasında bir Türk takımı, Beşiktaş var...
Siyah-beyazlılar, 2007-08 sezonunda mücadele ettikleri Şampiyonlar Ligi`nde, 6 Kasım 2007`de deplasmanda karşılaştıkları İngiltere`nin Liverpool takımına 8-0 yenilirken, bu skor Şampiyonlar Ligi`nin en farklı galibiyeti olarak da tarihe geçti. Beşiktaş, ilk yarısını 2-0 geride kapadığı maçın ikinci yarısında 6 gole engel olamayınca sahadan 8-0 yenik ayrıldı ve bu sonuç Şampiyonlar Ligi`nin en farklı yenilgisi oldu. "Kara Kartallar" ayrıca 2000 yılında yine bu ligde yine bir İngiliz takımı olan Leeds United karşısında da 6-0 yenilirken, bu mağlubiyet de Şampiyonlar Ligi`nin en farklı mağlubiyetleri arasında yer aldı. İngiltere`nin Arsenal takımının Çek Cumhuriyeti`nden Slavia Prag`ı 7-0, İtalya`nın Juventus takımının da Yunanistan`ın Olympiakos ekibini yine 7-0 yendiği karşılaşmalar da Şampiyonlar Ligi`nin Liverpool-Beşiktaş maçından sonraki en farklı galibiyetleri oldu.
Şampiyonlar Ligi`nde en çok forma giyen oyuncu Real Madrid`in kaptanı Raul Gonzales oldu. Raul, 123 maçla ilk sırada yer alırken, Fenerbahçe`nin Brezilyalı yıldızı Roberto Carlos, 120 maçla ikinci sırada yer aldı. Manchester United`ın İskoç futbolcusu Ryann Giggs ise 114 maçla üçüncü sırada bulunuyor.
-EN ÇOK GOL ATAN DA RAUL-
-EN HIZLI GOL MAKAAY`DAN-
-BİR SEZONDA EN ÇOK GOL ATAN NİSTELROOY-
-BİR MAÇTA 4 GOL BİRDEN ATANLAR-
-EN HIZLI "HAT TRICK"-
-SEEDORF, 3 FARKLI KULÜPTE 4 KUPA KAZANDI-
-KUPA 1`İ KAZANAN EN YAŞLI VE EN GENÇ TEKNİK DİREKTÖR-
Galatasaray-Eskişehirspor: 1-1
27 Eylül 2009 Pazar
CSKA Moskwa-Besiktas JK
26 Eylül 2009 Cumartesi
Eski Biletler
Bana Göre
Bursaspor-Diyarbakırspor: 1
İstanbul BB-Sivasspor: 1
Gaziantepspor-Ankaragücü: 0
Denizlispor-Manisaspor: 0-2
Galatasaray-Eskişehirspor: Üst
Kayserispor-Kasımpaşa: 1
Ne Yedin Be Batuhan?!
Yazın genelde kilo alanlar olur, tatilde açık büfelerin handikapından bir iki kilo alınır. Batuhan da yazın hem tatil yaptı hem de Antep'e gidip geldi. Gerçi teknik direktörleri onu hiç görmediğinden bahsetmişti ama kimbilir belki de o antreman sahası yerine ocakbaşlarına gidip geldi sadece.
25 Eylül 2009 Cuma
Bir merhaba, bir tebessüm...
Bu merhaba yazısında bir fıkra ile tebessüm yaratarak başlamak istedim. Tabi ki fıkranın konusu taraftarlık.
Umarım herkesin hoşuna gider...
Bir Galatasaraylı, bir Beşiktaşlı ve bir Fenerbahçeli,
Arabistan'da yasak olmasına rağmen bir otelde içki içerken yakalanır. Mahkemeye çıkarılırlar. Karar İDAM! Bizimkiler itiraz ederler ve karar ömür boyu hapis cezasına çevrilir. Ama o gün bayrama denk geldiği için Kral Hazretleri ömür boyu hapsi kaldırıp hepsine 20 kırbaç cezası verir. Bizimkileri sempatik bulduğu için de bir kıyak daha yapıp herkese acıyı hafifletmek için bir istek hakkı tanır. Galatasaraylı, "Sırtıma bir yastık bağlayın" der. 10 kırbaçtan sonra yastık paramparça olur ve pek fayda etmez. Uyanık Fenerbahçeli bunu görünce, "Sırtıma iki yastık bağlayın" der. Ama iki yastık bile 20 kırbaca dayanmaz. Sıra Beşiktaşlıya gelince Kral, "Bak Beşiktaşlı sana acıdım, bu yıl ligde durumunuz kötü, teknik direktörlerden çok çektiniz... Bu yüzden sana iki istek hakkı veriyorum" der... Beşiktaşlı bunun üzerine "O zaman bana 40 kırbaç vurulsun" deyince herkes şaşkına döner. Kral Hazretleri, "Peki ikinci isteğin nedir?" diye sorar... Beşiktaşlı pis pis sırıtır ve ekler; "Fenerli'yi sırtıma bağlayın!"
Sadece 1 Kez Gol Dedik
24 Eylül 2009 Perşembe
İstersen Tespih Salla
Antepli futbolcuların ilk onbire giremediklerinden dolayı ya sabır çekmek için mi yoksa racon kesmek için mi tesbih çektikleri meçhul ama bizim yedeklere şu tesbihlerin uzun olanlarından birer tane verip bir kaç da dua ezberletsek hiç fena olmaz aslında. Hani geçen sene dualarla şampiyon olmuşuz ya, belki bu seneki kötü gidişimize de son veririz bu şekilde. Ya da tespih gibi dağılırız, kim bilir.
Bay & Bye
Öyle ya da böyle maç sonrası memlekete dönecek olacak Beşiktaş'ın işi kendi liginde de kolay değil. On iki puanlık farktan, takımın oturmamasından ziyade rakiplerinin her maç öncesi oturacak olması büyük handikap. Yıllar öncesinde bıraktığımız 'bay' sistemi, eğer Ankaraspor'un itirazları kabul edilmezse, geri dönüyor. Her takım bir hafta bay geçmiş olacak ve şans bu ya, o haftanın ardından Beşiktaş ile oynayacak. Sakatlar ve moraller düzelecek, iki hafta boyunca maça konsantre olunacak. Zaten Beşiktaş maçlarında yerde yatmaya alışan takımlar artık bir hafta öncesinden yatmaya başlayacak.
21 Eylül 2009 Pazartesi
Deplasman tshirt
19.99 Euro
20 Eylül 2009 Pazar
Beşiktaş: 0 - 1 :Kayseri
Gaziantep, Antalya, Kayseri, İBB geçen seneden daha mı iyi? Rıdvan Dilmen geçen seneki lig Beşiktaş'ı kandırdı diyor. Bu sene çok farklı diyor. Beşiktaş daha ligi kaliteli yapan takımlarla oynamadı bile. Bursa, Diyarbakır, Eskişehir, Manisa, Fenerbahçe...
Bu takım bir anda özgüvenini yitirmiş. Hazır değil takım. Mustafa Denizli nasıl bu kadar zamanda hazırlayamaz takımı aklım almıyor. 4 maçtır golü yok Beşiktaş'ın. Beşiktaş İnönü'de gol atamadı. Doğruları da kaybetmişiz. Mesela Ekrem sağ bektir, Holosko açıktan gelir. Tello orta sahaya daha yakındır. Serdar Özkan Holosko'nun yanından geçemez. Yedek beklemelidir. Nihat hemen hazır edilebilmedilir bu kadar zaman geçmiş aradan, neden hala hazır değildir. 10,5 numara almak için neden geç kalınmıştır. Mustafa Denizli'nin geçtiğimiz sezon abisini kaybetmesi, çok yorucu bir sezon geçirmesi 26. hafta stresi yaşaması, 3 büyüklerde 3 şampiyonluk ve iki kupa sonrası bir rehavet mi söz konusudur gibi sorular var kafamda. Demirören'e rağmen birşeyler başarmış bir organizasyon nasıl bu kadar dip yapıyor ben anlamıyorum. Biri gelse dese Beşiktaş neden böyle cevabım yok. Böyle saçma sapan bir sezon yaşıyoruz işte.
18 Eylül 2009 Cuma
Yukarıdaki Vadiden
Diyarbakırspor-Manisaspor:2
Sivasspor-Bursaspor:1
Beşiktaş-Kayserispor:1
Ankaragücü-Gençlerbirliği:1
Eskişehirspor-Gaziantepspor:0
Fenerbahçe-İBBSpor:1
Kasımpaşa-Galatasaray:2
17 Eylül 2009 Perşembe
A Senin Neyine
16 Eylül 2009 Çarşamba
Bir Gol Yeter
14 Eylül 2009 Pazartesi
Who the f#%ck are Man United?
Tatangalar Sahada Gol Sevinci Yaşıyor
Sakarya golü atınca cana yakın taraftar tribünleri yıkıyor, saha içinde futbolcularla birlikte gol sevincini yaşıyor.
13 Eylül 2009 Pazar
Tatangalar Beykoz Deplasmanında
Zor oldu ama sonunda ekledim. Tatangalar yıktılar ortalığı. 90+5. dakikada gelen golden sonra çevik kuvvet tribüne girince.
Beykoz: 1 - 1 :Sakaryaspor
Tribünlerinde güzel besteleri var Sakarya'nın. Leman Sam'ın gönül şarkısını çevirmişler. Oldukça güzel. Ne işimiz var bizim buralarda tadında cümlelerle süslü dolu besteleri var. Premier alayını kaydetti. Hepsini yukarıda bulabilirsiniz. İkinci yarıda Beykoz golü buldu. Beykozlular ilk kez stadyumda gürültü çıkardılar. Gol sonrası Büyük Beykoz resmi şarkıları çaldı. Enteresan renkler. 100 yıllık çınar Beykoz 1908. Yaşlı amcalar forması, atkısı gelmiş stada. Amca bir fotoğrafını çekelim ta Sakarya'dan geldik, her deplasmandan birilerini çekiyoruz dedik. Tam İstanbul beyefendisi çıktı. Hayhay dedi biz de çektik. Golden sonra Sakarya saldırmaya çalışsa da kadrosu çok kötü olduğu için pek birşey anlayamadık. İki tane koca .ötlü forvetle gol arıyor koca Sakaryaspor. Bulamadılar, taraftar hırçınlaştı. Beykoz yedek kulübesine sulandılar. Taş, çakmak, küfür gırla gitti. Bunu gören Beykozlular karşılık verince Sakarya tribünleri okçuları uzun menzilli atışlara başladı. Tribün ağabeyleri "La olm yapmayın Lan" diye esip gürleyene kadar devam etti. Premier, KFY Kazım ve ben Sakarya'dan umudumuzu kestik. Dakika 90 oldu. Sakaryaspor 25 mt'den serbest vuruş kazandı. Takımın en sevilen oyuncusu Mustafa Sevgi geldi topun başına. KFY Kazım gol olacak oğlum dedi -ki genelde tutturur- Koltuğun sırt bölümüne tırmandı. Vurdu ve inanılmaz bir galeyana sürüklendi tribün. Tribün önce sahaya yıkıldı. Teller tartan piste devrildi. Taraftarlar sahanın içinde golün sevincini yaşamaya başladılar. Hakem düdüğünü çaldı maç bitti. Çevik kuvvet tribüne girdi. Çevik kuvvet çekti copu yer misin yemez misin. Yukarılara tırmanmaya başladık. Ben tırmanırken Premier cengaverlik yapıp bütün olayları kameraya çekmiş. KFY Kazım'da koltukları polise atanlara engel olmaya çalışıyor. Sonra polisler orucumuzu bozuyorlar gaz ikram ediyorlar. Biz de alıyoruz. Gaz sıkılınca tribün ulan kaybedecek ne kaldı oruç da gitti diye çevik kuvvete taaruza geçiyor. Polisin kafasından kaskı alıp polise vuruyorlar. Sonra da yere atıyorlar. Polis kaskını ararken Sakarya'lı 16 bilemedin 17 yaşında bir çocuğun kaşını yarıyor polis. Sonra saha içindeki güvenlikçilere poşet içinde amirleri cop veriyor. Polise karşılık vermem ama özel güvenlik ya vurursa diye gözü karartıyoruz. Aslında bu yaşananları anlatmaya son vereyim. Bir sonraki posta Premier'in videolarını ekleyeceğim.
İkram Ekibi: Rüştü&Serdar
12 Eylül 2009 Cumartesi
Ankara'nın Berlusconi'si
11 Eylül 2009 Cuma
Ayhan Akman
Haydi Haydi Haydi Allah Aşkına...
10 Eylül 2009 Perşembe
Camdan Bakacağız
9 Eylül 2009 Çarşamba
Şampiyonluk İddiası
Galatasaray 1,90
Fenerbahce 2.00
Besiktas 6.50
Trabzonspor 34.00
Bursaspor 51.00
Sivasspor 201.00
Kayserispor 251.00
Eskişehirspor 251.00
Ankaragucu 301.00
Gençlerbirligi 301.00
Manisaspor 301.00
Istanbul Bld. 301.00
Gaziantepspor 301.00
Antalyaspor 401.00
Diyarbakırspor 401.00
Ankaraspor 501.00
Denizlispor 751.00
Kasımpaşa 1001.00
Eurobasket 2009
8 Eylül 2009 Salı
Muhalefet Ortaya
Kim Demiş Ne Demiş (23)
7 Eylül 2009 Pazartesi
Yüzde Elli Bir ?
Geçtiğimiz haftalarda Fatih Terim'in yerine milli takımın başına geçeceği söylentilerine yalanlama getiren ve böyle bir şeyin abestle iştigal olduğuna deyinen Mustafa Denizli, Bosna Hersek maçıyla ilgili de "Benim Ermenistan karşısında izlediğim Bosna Hersek'i milli takımımızın paramparça etmesi lazım." diye konuşmuş. Kesin kazanacağımızı iddia eden Denizli, beraberlik halinde bile Afrika'ya gitme şansımızın yüksek olduğunu belirtmiş. Şans bu; takımın başındayken elli bir, ekran başındayken bellidir.
6 Eylül 2009 Pazar
Alın Verin Demirören'e Ödül Verin
Tarihte Bugün
5 Eylül 2009 Cumartesi
Helal Olsun
4 Eylül 2009 Cuma
Burası Rosario
Kümede Kal Yılmaz Vural
Dün akşama doğru Denizli'den sonra teknik adam değişikliğine giden ikinci kulübün de Kasımpaşa olduğunu öğrendik. Bu gibi değişimlerde isimler hep tanıdık olurken Kasımpaşa en bilindik isme tutunmuş ve takımı Yılmaz Vural'a emanet etmiş. Yıllardır "Şu Fener'i bana verseler, şampiyon yaparım" iddiasıyla ülkemizin liglerinde çalıştırmadık takım bırakmayan Yılmaz Vural'ın hedefi yine takımı kümede tutmak. Merak edip başarılarını araştırdık ve en gerçek bilgilere hocanın kendi sitesinden ulaştık. 06.10.1986'dan beri antrenörlük yapan ve sadece Trabzon'da şampiyonluğa oynama fırsatını ele geçiren Vural, çeşitli takımlarla TSYD ve Başbakanlık Kupası sevinci yaşamasına rağmen henüz Türkiye Kupası kazanamamış. Buna karşın Eskişehirspor, Sarıyer ve Antalyaspor takımlarını Süper Lige (eski adıyla 1. Lig) taşımayı başarmış fakat genelde çıkardığı takımların başında ertesi sezon devamlılık gösteremesi de meşhur. Dört sene amatör, dört sene de profesyonel olarak futbol oynamış. Bitirdiği okullardaki derecelerinden, aldığı ödüllere, katıldığı seminerlerden, gazete ve televizyon çalışmalarına kadar her şeyi yazmış sitesinde. Üstelik sonuna şu notu düşerek; 'CV’de geçen tüm bilgilerin resmi evrakı bulunmaktadır!'. Sitesindeki galeride kulübe önünde attığı taklalardan ve topçusuna savrulan tekmelerden kareler bulamadık ama yeni kulübünde yine değişik enstantanelerle objektiflere takılacağından şüphemiz yok.
AcıbadeM
Eylül'de Gel Nihat
Mesut Kumcuoglu, Huseyin Anekli, Savas Kaya, Emre Yeşilova, Seymus Demir; Tolga Ozturk, Emrah Eroglu, Zafer Koyuncu, Barbaros Yavasoglu, Nıhat Kahveci, Aydin Tuna
( 1997 Stuttgart, Ergenzingen)
Kaç yılda bir yetişiyor bizden Nihat gibiler belli değil. Ben diyeyim 15 siz deyin 20. İşte çıktığı takım yukarıda. Aydın Tuna biraz tanıdık. Bir ara kadroda yer buldu sonra yalan oldu gitti. Bir de Toschak'ın heveslendirdiği Hüseyin sonra Ankaragücü'nde oynadı o da yalan oldu. (TSYD 6-0 Galatasaray- bu kadrodan çok adam vardı.) Savaş Kaya'dan da umutluyduk bekte ama o da olmadı.
Nihat geçen 12 yılda kendisinin de beklemediği bir sıçrama yaptı. Beşiktaş A Takımı, Milli Takım, Real Sociedad ve VillaReal... Şimdi yeniden başa döndü. Çoğumuz yerden yere vuruyoruz onu. Nihat'ın nasıl bir değişim geçirdikten sonra başa döndüğünü, psikolojisini, alışma devresini düşünmeden yazıyoruz. Onun geldiği yerin İspanya olduğunu geçirdiği 8 senenin azımsanmaması gerektiğini, sakatlıklarla boğuştuğunu, uzun süre İspanya'da gol atamadığını, sezon öncesi bir ay askerlik yaptığını atlıyoruz. Notunu ben de dahil olmak üzere çok çabuk verdik, medyada öyle. Nihat'ın form tutmasına da çok ihtiyacı var Beşiktaş'ın. Bu hafta Galatasaray'a atacağı bir gol kendisine getirir belki. Eylül'de Gel Nihat. Eylül'de Gel.
3 Eylül 2009 Perşembe
Türk Futbolunun Kaderi
Az Bekle Afrika
2 Eylül 2009 Çarşamba
En Çok Bu Gol İzlenmiş
2009'un En Çok İzlenen Golü from GollerCepte4515 on Vimeo.
Turkcell açıklamış. 2009 yılında cep telefonundan golleri izleyen futbolseverler en çok bu golü izlemek istemişler.