30 Eylül 2009 Çarşamba
Rus Ruleti
29 Eylül 2009 Salı
Tut Ki Tutunalım
 Sarıyer çoğumuzun çocukluğunuzdan kalma bir takım. Tıpkı bizden büyüklerin de 'Vefa' için söylediği gibi. Yıllarca eski adıyla 1. ligde boy gösterirken şimdilerde ne yaptıklarını ancak bakan görebiliyor. Geçen hafta yine eski günlerini arayan Göztepe ile oynadıkları maç için üç otobüs (yaklaşık 150 kişi) gitmişler İzmir'e. Toplamda beş bini aşkın biletli seyircinin izlediği maç bir 2. Lig Klasman müsabakasıydı. Yine geçtiğimiz hafta sonu oynanan Kayserispor-Kasımpaşa maçında ise büyük boşluklar vardı tribünlerde.
 Sarıyer çoğumuzun çocukluğunuzdan kalma bir takım. Tıpkı bizden büyüklerin de 'Vefa' için söylediği gibi. Yıllarca eski adıyla 1. ligde boy gösterirken şimdilerde ne yaptıklarını ancak bakan görebiliyor. Geçen hafta yine eski günlerini arayan Göztepe ile oynadıkları maç için üç otobüs (yaklaşık 150 kişi) gitmişler İzmir'e. Toplamda beş bini aşkın biletli seyircinin izlediği maç bir 2. Lig Klasman müsabakasıydı. Yine geçtiğimiz hafta sonu oynanan Kayserispor-Kasımpaşa maçında ise büyük boşluklar vardı tribünlerde.Oysa ki daha geçen sene maçlarda takımlarını yalnız bıraktıkları iddialarına karşı çıkmıştı Kayserispor Taraftarlar Derneği. Aradan bir sene geçmesine karşın değişen bir şey olmayınca Avrupadaki Kayserisporlular Dernekleri kampanya başlatmış ve mektup tarzında yayınlanan bir bildiriyle Kayserisporluları, Kayseri'de yaşayanları tribünlere çağırmış. Yazıdaki şu sözler ilginç; "...Kayseri'de yaşayan bir Kayserilinin ne gibi ortak noktası olabilir İstanbul takımıyla. Bu İstanbul takımlarını tutanlar Galatasaray Lisesi mezunumu? Yoksa Kadıköy doğumlu mu? Veya Beşiktaş çarşısında mı ekmeğini kazanıyor?... Hadi Kayserilim, kendi şehrinin değerlerine sahip çık. Çocuklarımız artık doğuştan İstanbullu değil, Kayserili, Kayserisporlu doğsun."
Elbette ki İstanbul takımlarını tutmanın yazıdaki sebeplerle bir bağı yok. Bir takıma sevdalanmanın, peşinden koşmanın sebebinin, şeklinin, şemalinin açıklanması oldukça güçtür. Gönüll verilen takımın maçında kendine ayrılan kısımda bulunmak bir adiyetlik ve alınan hazzın tarifi mümkün değildir. Mektupla, bildiriyle olmaz bu iş.
28 Eylül 2009 Pazartesi
Şampiyonlar Ligine Bakış

Şampiyonlar Ligi hakkında kısa bir bilgi verdikten sonra ilginç ve önemli istatistiklerden bahsedelim biraz...
Avrupa Şampiyonlar Ligi UEFA'nın en prestijli kulüpler arası organizasyonudur. Eski adı Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası (Kupa 1) olan kupanın adı 1992-93 sezonunda bugünkü şekline ve adına kavuştu. Fransız spor gazetesi L’Equipe’in önerisiyle başlayan bu futbol şölenininde ilk final 13 Haziran 1956’da Real Madrid ile Stade Reims (Fransa) arasında oynandı ve Real Madrid 4-3 lük bir skorla kupanın ilk sahibi oldu. Real Madrid ilk beş sezon kupayı kazanarak Avrupa futboluna damga vurdu. Ancak aradan geçen yarım yüzyılda Şampiyon Kulüpler Kupası’nın çehresi çok değişti. Güney Avrupa takımlarının üstünlüğünü önce İngilizler sonra Hollandalılar kırdı. İngiliz takımlarının 1985’e kadar süren hakimiyeti ise Heysel faciasıyla kesildi.
1992’den sonra Avrupa’nın bir numaralı kupası tamamen nitelik değiştirdi: Şampiyonlar Ligi ismini aldı ve prestijin yanı sıra her yıl sponsorlardan ve yayıncılardan elde edilen 750 milyon İsviçre Franklık (yaklaşık 600 milyon dolar (2005 yılı neticesindeki görünüş)) bir gelirle en çok para kazandıran futbol turnuvasına dönüştü. Şampiyonlar Ligi finali sadece birinci sınıf stadyumlarda oynanıyor ve tüm dünyanın izleyeceği bir gösteri gibi organize ediliyor.
Aslında Şampiyonlar Ligi'nin 1992'den önceki Şampiyon Kulüpler Kupası dönemi de keyifli bilgiler içeriyor. Ama ben bu yazıda sadece Şampiyonlar Ligi adıyla oynanan dönemle ilgili bilgiler vereceğim.
Şampiyonlar Ligi İstatistikler ve İlginç Bilgiler
Şampiyonlar ligi kupası 7.5 kg olup, 62 cm boyu vardır.
Şampiyonlar Ligi'ndeki en farklı skorlara bakıldığında maalesef listenin ilk sırasında bir Türk takımı, Beşiktaş var...
Siyah-beyazlılar, 2007-08 sezonunda mücadele ettikleri Şampiyonlar Ligi`nde, 6 Kasım 2007`de deplasmanda karşılaştıkları İngiltere`nin Liverpool takımına 8-0 yenilirken, bu skor Şampiyonlar Ligi`nin en farklı galibiyeti olarak da tarihe geçti. Beşiktaş, ilk yarısını 2-0 geride kapadığı maçın ikinci yarısında 6 gole engel olamayınca sahadan 8-0 yenik ayrıldı ve bu sonuç Şampiyonlar Ligi`nin en farklı yenilgisi oldu. "Kara Kartallar" ayrıca 2000 yılında yine bu ligde yine bir İngiliz takımı olan Leeds United karşısında da 6-0 yenilirken, bu mağlubiyet de Şampiyonlar Ligi`nin en farklı mağlubiyetleri arasında yer aldı. İngiltere`nin Arsenal takımının Çek Cumhuriyeti`nden Slavia Prag`ı 7-0, İtalya`nın Juventus takımının da Yunanistan`ın Olympiakos ekibini yine 7-0 yendiği karşılaşmalar da Şampiyonlar Ligi`nin Liverpool-Beşiktaş maçından sonraki en farklı galibiyetleri oldu.
Şampiyonlar Ligi`nde en çok forma giyen oyuncu Real Madrid`in kaptanı Raul Gonzales oldu. Raul, 123 maçla ilk sırada yer alırken, Fenerbahçe`nin Brezilyalı yıldızı Roberto Carlos, 120 maçla ikinci sırada yer aldı. Manchester United`ın İskoç futbolcusu Ryann Giggs ise 114 maçla üçüncü sırada bulunuyor.
-EN ÇOK GOL ATAN DA RAUL- 
-EN HIZLI GOL MAKAAY`DAN-
-BİR SEZONDA EN ÇOK GOL ATAN NİSTELROOY-
-BİR MAÇTA 4 GOL BİRDEN ATANLAR-
-EN HIZLI "HAT TRICK"-
-SEEDORF, 3 FARKLI KULÜPTE 4 KUPA KAZANDI-
-KUPA 1`İ KAZANAN EN YAŞLI VE EN GENÇ TEKNİK DİREKTÖR-
Galatasaray-Eskişehirspor: 1-1
 
  
  
 
 Öğrencilik yıllarımızı Eskişehir’de geçirince futbol hasretimizi dindirmek için o dönemlerde 2B’de mücadele eden EsEs’in maçlarına gide gele okul dışında da Eskişehirli bir sürü arkadaş edindik tribünden. Mezuniyet sonrasında da ne onlarla irtibatımız ne de EsEs’le olan kişisel gönül bağımız kopmadı. Maltepe, Kartal, Üsküdar Anadolu maçlarında yine onlarla beraber tribünlerde yerimizi alıp nihayet 2008’in yaz aylarında Süper Lig’e çıkışlarını alkışladık İnönü Stadı’nda. Play–off maçları için Cuma ve Pazar günü üst üste stada giderken, bizim kapalı tribünde ilk defa üç günde iki maç izlemiş oluyordum. Sayelerinde kendi stadımızda bir ilki yaşadıktan bir sonraki sene ilklere yine Kırmızı Şimşeklerle devam ettik. Yıllardır Samiyen ‘de boynumda siyah-beyaz kaşkol varken bir galibiyet göremeyen ben, Eskişehir’in daha ilk senesinde galibiyet sevinçlerine ortak oluyordum. Bu sezon da hep uzaktan duyduğum “Gooolll!!!” haykırışları ilk kez etrafımdan geliyordu. Unutmuştuk gole sevinmeyi, fena da olmadı.
Öğrencilik yıllarımızı Eskişehir’de geçirince futbol hasretimizi dindirmek için o dönemlerde 2B’de mücadele eden EsEs’in maçlarına gide gele okul dışında da Eskişehirli bir sürü arkadaş edindik tribünden. Mezuniyet sonrasında da ne onlarla irtibatımız ne de EsEs’le olan kişisel gönül bağımız kopmadı. Maltepe, Kartal, Üsküdar Anadolu maçlarında yine onlarla beraber tribünlerde yerimizi alıp nihayet 2008’in yaz aylarında Süper Lig’e çıkışlarını alkışladık İnönü Stadı’nda. Play–off maçları için Cuma ve Pazar günü üst üste stada giderken, bizim kapalı tribünde ilk defa üç günde iki maç izlemiş oluyordum. Sayelerinde kendi stadımızda bir ilki yaşadıktan bir sonraki sene ilklere yine Kırmızı Şimşeklerle devam ettik. Yıllardır Samiyen ‘de boynumda siyah-beyaz kaşkol varken bir galibiyet göremeyen ben, Eskişehir’in daha ilk senesinde galibiyet sevinçlerine ortak oluyordum. Bu sezon da hep uzaktan duyduğum “Gooolll!!!” haykırışları ilk kez etrafımdan geliyordu. Unutmuştuk gole sevinmeyi, fena da olmadı.  
 27 Eylül 2009 Pazar
CSKA Moskwa-Besiktas JK
 Hep bir patlama bekledik Beşiktaş'tan. Ha şimdi ha haftaya. Derken geçti dolu zaman, kanıksadı taraftar. Zaten acıdan zevk alan bünyeler çok da dert etmedi bunu. Galatasaray'a patlarız dedik olmadı, Manchester'a niyetlendik olmadı. Hepsinin acısı Kayseri'den çıkar dedik vurgun yedik. Kendi yatağında yapamadığını başkasının yatağında deneyecek Beşiktaş. Avrupalılar da maçın sonucuna dair oranları belirlemişler. Gol yemeden galip gelmemize 9 veriyorlar. Alırsak gol yemeden alırız diyelim bizde.
Hep bir patlama bekledik Beşiktaş'tan. Ha şimdi ha haftaya. Derken geçti dolu zaman, kanıksadı taraftar. Zaten acıdan zevk alan bünyeler çok da dert etmedi bunu. Galatasaray'a patlarız dedik olmadı, Manchester'a niyetlendik olmadı. Hepsinin acısı Kayseri'den çıkar dedik vurgun yedik. Kendi yatağında yapamadığını başkasının yatağında deneyecek Beşiktaş. Avrupalılar da maçın sonucuna dair oranları belirlemişler. Gol yemeden galip gelmemize 9 veriyorlar. Alırsak gol yemeden alırız diyelim bizde.26 Eylül 2009 Cumartesi
Eski Biletler
 
  1996-1997 sezonunda 14-15 yaşında tek başıma gittiğim maçın biletleri. Şimdiki nesilden o yaşta olup da giden var mıdır diye düşünürken, Nilay Yılmaz'ın 6 yaşında Bursa deplasmanı macerası geldi aklıma:) Milliyet Gazetesi yazarı -halen öyle sanıyorum- 6 yaşında tek başına Beşiktaş'ın Bursa deplasmanına gitmiş. "Hadi canım nerede okudun, link ekle" deseniz yapamam ama hatırlayanlar varsa yardımcı olsun. Bizim ve birkaç nesil öncemizin futbola merakı daha başkaymış. Bilet biriktirmek bana abi yadigari. Onun arşivi de eklerim arasıra. Çekmecelerde yok olup gideceğine burada tarihe bir iz olarak kalsın.
1996-1997 sezonunda 14-15 yaşında tek başıma gittiğim maçın biletleri. Şimdiki nesilden o yaşta olup da giden var mıdır diye düşünürken, Nilay Yılmaz'ın 6 yaşında Bursa deplasmanı macerası geldi aklıma:) Milliyet Gazetesi yazarı -halen öyle sanıyorum- 6 yaşında tek başına Beşiktaş'ın Bursa deplasmanına gitmiş. "Hadi canım nerede okudun, link ekle" deseniz yapamam ama hatırlayanlar varsa yardımcı olsun. Bizim ve birkaç nesil öncemizin futbola merakı daha başkaymış. Bilet biriktirmek bana abi yadigari. Onun arşivi de eklerim arasıra. Çekmecelerde yok olup gideceğine burada tarihe bir iz olarak kalsın.Bana Göre
Bursaspor-Diyarbakırspor: 1
İstanbul BB-Sivasspor: 1
Gaziantepspor-Ankaragücü: 0
Denizlispor-Manisaspor: 0-2
Galatasaray-Eskişehirspor: Üst
Kayserispor-Kasımpaşa: 1
Ne Yedin Be Batuhan?!
 Yavaş yavaş sakatlıktan kurtulup gol sorunumuza ilaç olabilecek mi diye düşünüyoruz Batuhan için. Uzun ama sıska bir çocuktu aslında Batuhan, golleri atıp formasını çıkarttığında kaburgaları gözükürdü. An itibariyle Vikipedi'de 124 kilo olduğu yazılsa da o kadar da değildir diye düşünürken bir habere rastladım. Mustafa Denizli'nin sakatlığı geçmesine rağmen "102 kilosun, 6 kilo fazlan var. 96 kiloya inersen gelip benden forma isteyebilirsin" dediği öğrenilmiş.
Yavaş yavaş sakatlıktan kurtulup gol sorunumuza ilaç olabilecek mi diye düşünüyoruz Batuhan için. Uzun ama sıska bir çocuktu aslında Batuhan, golleri atıp formasını çıkarttığında kaburgaları gözükürdü. An itibariyle Vikipedi'de 124 kilo olduğu yazılsa da o kadar da değildir diye düşünürken bir habere rastladım. Mustafa Denizli'nin sakatlığı geçmesine rağmen "102 kilosun, 6 kilo fazlan var. 96 kiloya inersen gelip benden forma isteyebilirsin" dediği öğrenilmiş.Yazın genelde kilo alanlar olur, tatilde açık büfelerin handikapından bir iki kilo alınır. Batuhan da yazın hem tatil yaptı hem de Antep'e gidip geldi. Gerçi teknik direktörleri onu hiç görmediğinden bahsetmişti ama kimbilir belki de o antreman sahası yerine ocakbaşlarına gidip geldi sadece.
25 Eylül 2009 Cuma
Bir merhaba, bir tebessüm...
Bu merhaba yazısında bir fıkra ile tebessüm yaratarak başlamak istedim. Tabi ki fıkranın konusu taraftarlık.
Umarım herkesin hoşuna gider...
Bir Galatasaraylı, bir Beşiktaşlı ve bir Fenerbahçeli,
Arabistan'da yasak olmasına rağmen bir otelde içki içerken yakalanır. Mahkemeye çıkarılırlar. Karar İDAM! Bizimkiler itiraz ederler ve karar ömür boyu hapis cezasına çevrilir. Ama o gün bayrama denk geldiği için Kral Hazretleri ömür boyu hapsi kaldırıp hepsine 20 kırbaç cezası verir. Bizimkileri sempatik bulduğu için de bir kıyak daha yapıp herkese acıyı hafifletmek için bir istek hakkı tanır. Galatasaraylı, "Sırtıma bir yastık bağlayın" der. 10 kırbaçtan sonra yastık paramparça olur ve pek fayda etmez. Uyanık Fenerbahçeli bunu görünce, "Sırtıma iki yastık bağlayın" der. Ama iki yastık bile 20 kırbaca dayanmaz. Sıra Beşiktaşlıya gelince Kral, "Bak Beşiktaşlı sana acıdım, bu yıl ligde durumunuz kötü, teknik direktörlerden çok çektiniz... Bu yüzden sana iki istek hakkı veriyorum" der... Beşiktaşlı bunun üzerine "O zaman bana 40 kırbaç vurulsun" deyince herkes şaşkına döner. Kral Hazretleri, "Peki ikinci isteğin nedir?" diye sorar... Beşiktaşlı pis pis sırıtır ve ekler; "Fenerli'yi sırtıma bağlayın!"
Sadece 1 Kez Gol Dedik
24 Eylül 2009 Perşembe
İstersen Tespih Salla
 Gaziantepsporlu futbolcularda tespih modası başlamış. Kadroya giremeyen Mustafa Cevahir ile yedekler arasında bulunan Hakan Bayraktar kulübede takım arkadaşlarının ısınma hareketlerini izlerken, ellerinde tespihlerle fotoğraflanmışlar.
Gaziantepsporlu futbolcularda tespih modası başlamış. Kadroya giremeyen Mustafa Cevahir ile yedekler arasında bulunan Hakan Bayraktar kulübede takım arkadaşlarının ısınma hareketlerini izlerken, ellerinde tespihlerle fotoğraflanmışlar.Antepli futbolcuların ilk onbire giremediklerinden dolayı ya sabır çekmek için mi yoksa racon kesmek için mi tesbih çektikleri meçhul ama bizim yedeklere şu tesbihlerin uzun olanlarından birer tane verip bir kaç da dua ezberletsek hiç fena olmaz aslında. Hani geçen sene dualarla şampiyon olmuşuz ya, belki bu seneki kötü gidişimize de son veririz bu şekilde. Ya da tespih gibi dağılırız, kim bilir.
Bay & Bye
Öyle ya da böyle maç sonrası memlekete dönecek olacak Beşiktaş'ın işi kendi liginde de kolay değil. On iki puanlık farktan, takımın oturmamasından ziyade rakiplerinin her maç öncesi oturacak olması büyük handikap. Yıllar öncesinde bıraktığımız 'bay' sistemi, eğer Ankaraspor'un itirazları kabul edilmezse, geri dönüyor. Her takım bir hafta bay geçmiş olacak ve şans bu ya, o haftanın ardından Beşiktaş ile oynayacak. Sakatlar ve moraller düzelecek, iki hafta boyunca maça konsantre olunacak. Zaten Beşiktaş maçlarında yerde yatmaya alışan takımlar artık bir hafta öncesinden yatmaya başlayacak.
21 Eylül 2009 Pazartesi
Deplasman tshirt
 29.99 Euro
 29.99 Euro 19.99 Euro
 19.99 Euro20 Eylül 2009 Pazar
Beşiktaş: 0 - 1 :Kayseri

Gaziantep, Antalya, Kayseri, İBB geçen seneden daha mı iyi? Rıdvan Dilmen geçen seneki lig Beşiktaş'ı kandırdı diyor. Bu sene çok farklı diyor. Beşiktaş daha ligi kaliteli yapan takımlarla oynamadı bile. Bursa, Diyarbakır, Eskişehir, Manisa, Fenerbahçe...
Bu takım bir anda özgüvenini yitirmiş. Hazır değil takım. Mustafa Denizli nasıl bu kadar zamanda hazırlayamaz takımı aklım almıyor. 4 maçtır golü yok Beşiktaş'ın. Beşiktaş İnönü'de gol atamadı. Doğruları da kaybetmişiz. Mesela Ekrem sağ bektir, Holosko açıktan gelir. Tello orta sahaya daha yakındır. Serdar Özkan Holosko'nun yanından geçemez. Yedek beklemelidir. Nihat hemen hazır edilebilmedilir bu kadar zaman geçmiş aradan, neden hala hazır değildir. 10,5 numara almak için neden geç kalınmıştır. Mustafa Denizli'nin geçtiğimiz sezon abisini kaybetmesi, çok yorucu bir sezon geçirmesi 26. hafta stresi yaşaması, 3 büyüklerde 3 şampiyonluk ve iki kupa sonrası bir rehavet mi söz konusudur gibi sorular var kafamda. Demirören'e rağmen birşeyler başarmış bir organizasyon nasıl bu kadar dip yapıyor ben anlamıyorum. Biri gelse dese Beşiktaş neden böyle cevabım yok. Böyle saçma sapan bir sezon yaşıyoruz işte.
18 Eylül 2009 Cuma
Yukarıdaki Vadiden
Diyarbakırspor-Manisaspor:2
Sivasspor-Bursaspor:1
Beşiktaş-Kayserispor:1
Ankaragücü-Gençlerbirliği:1
Eskişehirspor-Gaziantepspor:0
Fenerbahçe-İBBSpor:1
Kasımpaşa-Galatasaray:2
17 Eylül 2009 Perşembe
A Senin Neyine

16 Eylül 2009 Çarşamba
Bir Gol Yeter
 
  
  Ligdeki kötü gidişat hafızalardan silinmiş, yüreklerde bambaşka bir heyecan ve umut dolu bir bekleyişle yerimizi aldık dün İnönü Stadı’nda. Karşımızda geçen senenin finalisti, İngiltere’nin Kırmızı Şeytanları. Biz ise beyaz formalarımızla bu sezona yeni bir sayfa açmak için sahadaydık. Tıpkı Galatasaray maçı öncesi olduğu gibi gerek televizyonlarda, gerek bahis sitelerinde gerekse sokaktaki vatandaşın dilinde hiç şansımız yok. Hatta maçın farklı kaybedileceğinden bahsediliyor. Ya biz başka takım seyrediyoruz ya da futbol hakikaten basit bir oyun. Futbolun basit olan kuralı; gol atan kazanır. İşte Beşiktaş’ın da tek eksiği bu. Şu golü bir bulsak bütün havamız değişecek. Bir önceki yazımızda bazı istatistikler vermiştik. Dün akşamki maçın skoruna baktığımız zaman bu istatistiklerin devamlılığı olduğunu görüyoruz. Yine gruptaki ilk maçımızı ve aynı zamanda ilk golü yediğimiz bir maçı kaybetmiş oluyoruz. Şampiyonlar Ligi’ne evinde galibiyet ile başlamak önemliydi. Üstelik de grubun lideri olacağına kesin gözle bakılan takımdan alınacak puanlar çok daha önemliydi ve buna da yaklaşmıştı Beşiktaş. Kora kor geçen mücadelede zaman zaman rakibe pozisyon verse de kalesini gole kapamıştı son çeyreğe kadar. Manchester United Rooney’i ileride tek başına bırakıp, defanstan kanatlara aktarılan toplarla çıkmaya çalıştı maç boyunca. İbrahim Üzülmez’in ilk yarıdaki mücadele gücü ikinci yarı biraz düşünce daha sık gelmeye başladılar. Mustafa Denizli’nin kurmaylarının bile anlamadığını düşündüğüm oyuncu değişiklikleriyle de skor lehimize değişmedi. Tabata henüz sorumluluk almıyor ve ona atılan her pasta “biz daha o konuları görmedik” diyen öğrenci havasında geri gönderiyor. Yaşlı delikanlı Yusuf sonradan girdiği oyunda sol koridoru kullanmaya çalışıyor ama Türk takımlarına karşı telefon kulübesinde attığı çalımlar İngiltere’nin o meşhur kırmızı telefon kulübelerine yemiyor. Serdar Özkan toptan hızlı, el ele verip koşturmayı, zamanı gelince de veda etmesini bir öğrense.. Sonuç olarak yine de takımda herkes elinden gelenin en iyisini sahaya yansıtmaya çalıştı dün akşam. Defansta Ferrari’nin özellikle hava hakimiyeti Manchester’ın golünü anca geciktirebildi. İyi oynadığımız bir maçta daha golü bulamadığımız için sonuca razı olmak zorunda kaldık. Manchester United ‘1-0 olsun, bizim olsun’ mantalitesi ile çıktığı maçtan tek golle istediğini alarak döndü. Tribünlerde de golsüzlüğe karşın tempo bir an olsun düşmedi ve yediğimiz golden sonraysa sadece tezahüratların sözleri değişti; “Bitmesin dertler..” Önümüzdeki maç Kayseri ile evimizde. Arife günü son iftardan sonra. Bu maçta her şeyin değişeceğini ve Beşiktaş’ın gol orucuna son verip galibiyete kavuşacağını biliyorum. Sonrasında on günlük bir ara olacak (Ankaraspor’un küme düşmesi kesinleşirse). Bu aradan sonra da Beşiktaş grupta kaderini belirleyecek olan Moskova deplasmanına gidecek. Bazıları iyi oynamadan gol atıp kazanırken, Beşiktaş iyi oynayıp kaybediyor. Bu böyle devam etmeyecek çünkü unutulmasın ki iyiler daima kazanır.
 Ligdeki kötü gidişat hafızalardan silinmiş, yüreklerde bambaşka bir heyecan ve umut dolu bir bekleyişle yerimizi aldık dün İnönü Stadı’nda. Karşımızda geçen senenin finalisti, İngiltere’nin Kırmızı Şeytanları. Biz ise beyaz formalarımızla bu sezona yeni bir sayfa açmak için sahadaydık. Tıpkı Galatasaray maçı öncesi olduğu gibi gerek televizyonlarda, gerek bahis sitelerinde gerekse sokaktaki vatandaşın dilinde hiç şansımız yok. Hatta maçın farklı kaybedileceğinden bahsediliyor. Ya biz başka takım seyrediyoruz ya da futbol hakikaten basit bir oyun. Futbolun basit olan kuralı; gol atan kazanır. İşte Beşiktaş’ın da tek eksiği bu. Şu golü bir bulsak bütün havamız değişecek. Bir önceki yazımızda bazı istatistikler vermiştik. Dün akşamki maçın skoruna baktığımız zaman bu istatistiklerin devamlılığı olduğunu görüyoruz. Yine gruptaki ilk maçımızı ve aynı zamanda ilk golü yediğimiz bir maçı kaybetmiş oluyoruz. Şampiyonlar Ligi’ne evinde galibiyet ile başlamak önemliydi. Üstelik de grubun lideri olacağına kesin gözle bakılan takımdan alınacak puanlar çok daha önemliydi ve buna da yaklaşmıştı Beşiktaş. Kora kor geçen mücadelede zaman zaman rakibe pozisyon verse de kalesini gole kapamıştı son çeyreğe kadar. Manchester United Rooney’i ileride tek başına bırakıp, defanstan kanatlara aktarılan toplarla çıkmaya çalıştı maç boyunca. İbrahim Üzülmez’in ilk yarıdaki mücadele gücü ikinci yarı biraz düşünce daha sık gelmeye başladılar. Mustafa Denizli’nin kurmaylarının bile anlamadığını düşündüğüm oyuncu değişiklikleriyle de skor lehimize değişmedi. Tabata henüz sorumluluk almıyor ve ona atılan her pasta “biz daha o konuları görmedik” diyen öğrenci havasında geri gönderiyor. Yaşlı delikanlı Yusuf sonradan girdiği oyunda sol koridoru kullanmaya çalışıyor ama Türk takımlarına karşı telefon kulübesinde attığı çalımlar İngiltere’nin o meşhur kırmızı telefon kulübelerine yemiyor. Serdar Özkan toptan hızlı, el ele verip koşturmayı, zamanı gelince de veda etmesini bir öğrense.. Sonuç olarak yine de takımda herkes elinden gelenin en iyisini sahaya yansıtmaya çalıştı dün akşam. Defansta Ferrari’nin özellikle hava hakimiyeti Manchester’ın golünü anca geciktirebildi. İyi oynadığımız bir maçta daha golü bulamadığımız için sonuca razı olmak zorunda kaldık. Manchester United ‘1-0 olsun, bizim olsun’ mantalitesi ile çıktığı maçtan tek golle istediğini alarak döndü. Tribünlerde de golsüzlüğe karşın tempo bir an olsun düşmedi ve yediğimiz golden sonraysa sadece tezahüratların sözleri değişti; “Bitmesin dertler..” Önümüzdeki maç Kayseri ile evimizde. Arife günü son iftardan sonra. Bu maçta her şeyin değişeceğini ve Beşiktaş’ın gol orucuna son verip galibiyete kavuşacağını biliyorum. Sonrasında on günlük bir ara olacak (Ankaraspor’un küme düşmesi kesinleşirse). Bu aradan sonra da Beşiktaş grupta kaderini belirleyecek olan Moskova deplasmanına gidecek. Bazıları iyi oynamadan gol atıp kazanırken, Beşiktaş iyi oynayıp kaybediyor. Bu böyle devam etmeyecek çünkü unutulmasın ki iyiler daima kazanır.14 Eylül 2009 Pazartesi
Who the f#%ck are Man United?
 Beşiktaş'ın CL maçlarından bazı istatistikler derlenmiş;
Beşiktaş'ın CL maçlarından bazı istatistikler derlenmiş;Tatangalar Sahada Gol Sevinci Yaşıyor
Sakarya golü atınca cana yakın taraftar tribünleri yıkıyor, saha içinde futbolcularla birlikte gol sevincini yaşıyor.
13 Eylül 2009 Pazar
Tatangalar Beykoz Deplasmanında
Zor oldu ama sonunda ekledim. Tatangalar yıktılar ortalığı. 90+5. dakikada gelen golden sonra çevik kuvvet tribüne girince.
Beykoz: 1 - 1 :Sakaryaspor
 Sakarya tarafına girdik. Sakaryalı'lar doldurmuş tribünü. 600-700 kişi. Stad dediğime bakmayın ufacık bir yer. Beykoz'u yerli amcaları destekliyor, eski toprak sahip çıkıyor Beykoz'a. Her şeye rağmen bir futbol havası hakim. Maç başlıyor. Beykoz daha iyi. Sağlı sollu geliyorlar. Hakem biraz toleranslı Sakaryaspor'a. Sakarya tribünlerinde acı dolu şarkılar. Takım çoluk çocuğa kaldı yorumları. "Bu 10 numara var ya Kerem. Sarayönü'nde nargile içiyor pezevenk" gibi yorumlara şahit oluyoruz. Üzülüyoruz Sakarya'ya. Sahada da eziliyorlar. Beykoz daha çok pozisyona giren taraf. Beykoz tribünleri daha kalabalık haliyle ama pek tribün kültürleri yok. 20-30 kişi bağırıyorlar. İlk yarı böyle bitiyor. 0-0
Sakarya tarafına girdik. Sakaryalı'lar doldurmuş tribünü. 600-700 kişi. Stad dediğime bakmayın ufacık bir yer. Beykoz'u yerli amcaları destekliyor, eski toprak sahip çıkıyor Beykoz'a. Her şeye rağmen bir futbol havası hakim. Maç başlıyor. Beykoz daha iyi. Sağlı sollu geliyorlar. Hakem biraz toleranslı Sakaryaspor'a. Sakarya tribünlerinde acı dolu şarkılar. Takım çoluk çocuğa kaldı yorumları. "Bu 10 numara var ya Kerem. Sarayönü'nde nargile içiyor pezevenk" gibi yorumlara şahit oluyoruz. Üzülüyoruz Sakarya'ya. Sahada da eziliyorlar. Beykoz daha çok pozisyona giren taraf. Beykoz tribünleri daha kalabalık haliyle ama pek tribün kültürleri yok. 20-30 kişi bağırıyorlar. İlk yarı böyle bitiyor. 0-0 Tribünlerinde güzel besteleri var Sakarya'nın. Leman Sam'ın gönül şarkısını çevirmişler. Oldukça güzel. Ne işimiz var bizim buralarda tadında cümlelerle süslü dolu besteleri var. Premier alayını kaydetti. Hepsini yukarıda bulabilirsiniz. İkinci yarıda Beykoz golü buldu. Beykozlular ilk kez stadyumda gürültü çıkardılar. Gol sonrası Büyük Beykoz resmi şarkıları çaldı. Enteresan renkler. 100 yıllık çınar Beykoz 1908.
Tribünlerinde güzel besteleri var Sakarya'nın. Leman Sam'ın gönül şarkısını çevirmişler. Oldukça güzel. Ne işimiz var bizim buralarda tadında cümlelerle süslü dolu besteleri var. Premier alayını kaydetti. Hepsini yukarıda bulabilirsiniz. İkinci yarıda Beykoz golü buldu. Beykozlular ilk kez stadyumda gürültü çıkardılar. Gol sonrası Büyük Beykoz resmi şarkıları çaldı. Enteresan renkler. 100 yıllık çınar Beykoz 1908.  Yaşlı amcalar forması, atkısı gelmiş stada. Amca bir fotoğrafını çekelim ta Sakarya'dan geldik, her deplasmandan birilerini çekiyoruz dedik. Tam İstanbul beyefendisi çıktı. Hayhay dedi biz de çektik. Golden sonra Sakarya saldırmaya çalışsa da kadrosu çok kötü olduğu için pek birşey anlayamadık. İki tane koca .ötlü forvetle gol arıyor koca Sakaryaspor. Bulamadılar, taraftar hırçınlaştı. Beykoz yedek kulübesine sulandılar. Taş, çakmak, küfür gırla gitti. Bunu gören Beykozlular karşılık verince Sakarya tribünleri okçuları uzun menzilli atışlara başladı. Tribün ağabeyleri "La olm yapmayın Lan" diye esip gürleyene kadar devam etti. Premier, KFY Kazım ve ben Sakarya'dan umudumuzu kestik. Dakika 90 oldu. Sakaryaspor 25 mt'den serbest vuruş kazandı. Takımın en sevilen oyuncusu Mustafa Sevgi geldi topun başına. KFY Kazım gol olacak oğlum dedi -ki genelde tutturur- Koltuğun sırt bölümüne tırmandı. Vurdu ve inanılmaz bir galeyana sürüklendi tribün. Tribün önce sahaya yıkıldı. Teller tartan piste devrildi. Taraftarlar sahanın içinde golün sevincini yaşamaya başladılar. Hakem düdüğünü çaldı maç bitti. Çevik kuvvet tribüne girdi. Çevik kuvvet çekti copu yer misin yemez misin. Yukarılara tırmanmaya başladık. Ben tırmanırken Premier cengaverlik yapıp bütün olayları kameraya çekmiş. KFY Kazım'da koltukları polise atanlara engel olmaya çalışıyor. Sonra polisler orucumuzu bozuyorlar gaz ikram ediyorlar. Biz de alıyoruz. Gaz sıkılınca tribün ulan kaybedecek ne kaldı oruç da gitti diye çevik kuvvete taaruza geçiyor. Polisin kafasından kaskı alıp polise vuruyorlar. Sonra da yere atıyorlar. Polis kaskını ararken Sakarya'lı 16 bilemedin 17 yaşında bir çocuğun kaşını yarıyor polis. Sonra saha içindeki güvenlikçilere poşet içinde amirleri cop veriyor. Polise karşılık vermem ama özel güvenlik ya vurursa diye gözü karartıyoruz. Aslında bu yaşananları anlatmaya son vereyim. Bir sonraki posta Premier'in videolarını ekleyeceğim.
Yaşlı amcalar forması, atkısı gelmiş stada. Amca bir fotoğrafını çekelim ta Sakarya'dan geldik, her deplasmandan birilerini çekiyoruz dedik. Tam İstanbul beyefendisi çıktı. Hayhay dedi biz de çektik. Golden sonra Sakarya saldırmaya çalışsa da kadrosu çok kötü olduğu için pek birşey anlayamadık. İki tane koca .ötlü forvetle gol arıyor koca Sakaryaspor. Bulamadılar, taraftar hırçınlaştı. Beykoz yedek kulübesine sulandılar. Taş, çakmak, küfür gırla gitti. Bunu gören Beykozlular karşılık verince Sakarya tribünleri okçuları uzun menzilli atışlara başladı. Tribün ağabeyleri "La olm yapmayın Lan" diye esip gürleyene kadar devam etti. Premier, KFY Kazım ve ben Sakarya'dan umudumuzu kestik. Dakika 90 oldu. Sakaryaspor 25 mt'den serbest vuruş kazandı. Takımın en sevilen oyuncusu Mustafa Sevgi geldi topun başına. KFY Kazım gol olacak oğlum dedi -ki genelde tutturur- Koltuğun sırt bölümüne tırmandı. Vurdu ve inanılmaz bir galeyana sürüklendi tribün. Tribün önce sahaya yıkıldı. Teller tartan piste devrildi. Taraftarlar sahanın içinde golün sevincini yaşamaya başladılar. Hakem düdüğünü çaldı maç bitti. Çevik kuvvet tribüne girdi. Çevik kuvvet çekti copu yer misin yemez misin. Yukarılara tırmanmaya başladık. Ben tırmanırken Premier cengaverlik yapıp bütün olayları kameraya çekmiş. KFY Kazım'da koltukları polise atanlara engel olmaya çalışıyor. Sonra polisler orucumuzu bozuyorlar gaz ikram ediyorlar. Biz de alıyoruz. Gaz sıkılınca tribün ulan kaybedecek ne kaldı oruç da gitti diye çevik kuvvete taaruza geçiyor. Polisin kafasından kaskı alıp polise vuruyorlar. Sonra da yere atıyorlar. Polis kaskını ararken Sakarya'lı 16 bilemedin 17 yaşında bir çocuğun kaşını yarıyor polis. Sonra saha içindeki güvenlikçilere poşet içinde amirleri cop veriyor. Polise karşılık vermem ama özel güvenlik ya vurursa diye gözü karartıyoruz. Aslında bu yaşananları anlatmaya son vereyim. Bir sonraki posta Premier'in videolarını ekleyeceğim. İkram Ekibi: Rüştü&Serdar
 Maçın hemen başında Rüştü'nün hatasından kalenizde golü görüyorsunuz. Kamuoyunun beklediği gibi başlıyor maç. Kendinize gelmeniz, aslında durumun öyle olmadığını ispat etmeniz epey alıyor ilk yarıdan. Önce kafa kafaya geliyor maç kora kor. İkinci yarı bastıran taraf Beşiktaş, bir de posizyon bulsak diyorum içimden buluyoruz da Serdar Özkan'la. Ama yok arkadaş beyin denen şey yok işte. Karşı karşıyasın vur bir kez olsun. Herşeyi geçtim kalecinin sağından atıp solundan geçmek de neyin nesi. O kadar mı heyecanlanıyorsun. Vurmadığı gibi arkadaşına pas vermeyi de düşünmüyor. Yusuf gözümün önünde Serdar, Serdar diye inliyor. Serdar'ın umurunda değil. Kaç sezon oldu Beşiktaş'ta hala güven vermiyor. Olmuyorsa olmuyor, hayat onsuz da devam eder. Gider Anadolu'ya orada şans bulur. Denizli'nin ısrarını da anlayamıyorum ki Denizli'nin hocalığına hiç laf etmedim bu blogda ama nasıl rahatsız etmiyor onu Serdar Özkan anlayamıyorum. Bundan sonra yedek başlamalı maça. Bir ara yedeklere ısınanlara baktım Bobo, Holosko, Fink. Bu maç oynamaları lazımdı bu adamların. Ernst ile tek ön libero macera aramaktı, Denizli macera aradı. İkinci gole kadar kafaları kırdım. Kaçan pozisyonlar Bülent Yıldırım'ın goygoyları... Sonra Rüştü aldı sazı eline. Bir ikram daha çekti. 5. hafta 3 gol atmışız 4 gol yemişiz. İnsanın ağırına gidiyor. Daha fazla yazmadan Manchester maçını bekleyelim. Benim hala umudum var. Çok basit mantıklı değişiklikler ve biraz güven lazım. Küsmedik Beşiktaş'a...
Maçın hemen başında Rüştü'nün hatasından kalenizde golü görüyorsunuz. Kamuoyunun beklediği gibi başlıyor maç. Kendinize gelmeniz, aslında durumun öyle olmadığını ispat etmeniz epey alıyor ilk yarıdan. Önce kafa kafaya geliyor maç kora kor. İkinci yarı bastıran taraf Beşiktaş, bir de posizyon bulsak diyorum içimden buluyoruz da Serdar Özkan'la. Ama yok arkadaş beyin denen şey yok işte. Karşı karşıyasın vur bir kez olsun. Herşeyi geçtim kalecinin sağından atıp solundan geçmek de neyin nesi. O kadar mı heyecanlanıyorsun. Vurmadığı gibi arkadaşına pas vermeyi de düşünmüyor. Yusuf gözümün önünde Serdar, Serdar diye inliyor. Serdar'ın umurunda değil. Kaç sezon oldu Beşiktaş'ta hala güven vermiyor. Olmuyorsa olmuyor, hayat onsuz da devam eder. Gider Anadolu'ya orada şans bulur. Denizli'nin ısrarını da anlayamıyorum ki Denizli'nin hocalığına hiç laf etmedim bu blogda ama nasıl rahatsız etmiyor onu Serdar Özkan anlayamıyorum. Bundan sonra yedek başlamalı maça. Bir ara yedeklere ısınanlara baktım Bobo, Holosko, Fink. Bu maç oynamaları lazımdı bu adamların. Ernst ile tek ön libero macera aramaktı, Denizli macera aradı. İkinci gole kadar kafaları kırdım. Kaçan pozisyonlar Bülent Yıldırım'ın goygoyları... Sonra Rüştü aldı sazı eline. Bir ikram daha çekti. 5. hafta 3 gol atmışız 4 gol yemişiz. İnsanın ağırına gidiyor. Daha fazla yazmadan Manchester maçını bekleyelim. Benim hala umudum var. Çok basit mantıklı değişiklikler ve biraz güven lazım. Küsmedik Beşiktaş'a...12 Eylül 2009 Cumartesi
Ankara'nın Berlusconi'si

11 Eylül 2009 Cuma
Ayhan Akman

Haydi Haydi Haydi Allah Aşkına...
 Galatasaray formda, fark olur 3-4 atarız diyen Galatasaraylı dolu etrafımız. Keita'nın İsmail ile neler yapacağının hayalleri üzerine muhabbetler. "Kaç gol attınız 4 maçta söylesene" diyerek üstümüze üstümüze gelmekte Galatasaraylı arkadaşlarımız:) Yeneriz biz sizi diyemiyoruz resmen. Medyası şişirdi durdu Galatasaray'ı, Fenerbahçe'yi. Daha mağlubiyet almamış Beşiktaş'ın şansı mucizelerle sınırlı onlara göre. İddia'nın oranlara bak Galatasaray 1.50, beraberlik 3.50, Beşiktaş 4.00... Galatasaray koyar geçer demiş. Bu maç için en çok yukarıdaki beste yakışır.
Galatasaray formda, fark olur 3-4 atarız diyen Galatasaraylı dolu etrafımız. Keita'nın İsmail ile neler yapacağının hayalleri üzerine muhabbetler. "Kaç gol attınız 4 maçta söylesene" diyerek üstümüze üstümüze gelmekte Galatasaraylı arkadaşlarımız:) Yeneriz biz sizi diyemiyoruz resmen. Medyası şişirdi durdu Galatasaray'ı, Fenerbahçe'yi. Daha mağlubiyet almamış Beşiktaş'ın şansı mucizelerle sınırlı onlara göre. İddia'nın oranlara bak Galatasaray 1.50, beraberlik 3.50, Beşiktaş 4.00... Galatasaray koyar geçer demiş. Bu maç için en çok yukarıdaki beste yakışır.
10 Eylül 2009 Perşembe
Camdan Bakacağız
9 Eylül 2009 Çarşamba
Şampiyonluk İddiası
Galatasaray 1,90
Fenerbahce 2.00
Besiktas 6.50
Trabzonspor 34.00
Bursaspor 51.00
Sivasspor 201.00
Kayserispor 251.00
Eskişehirspor 251.00
Ankaragucu 301.00
Gençlerbirligi 301.00
Manisaspor 301.00
Istanbul Bld. 301.00
Gaziantepspor 301.00
Antalyaspor 401.00
Diyarbakırspor 401.00
Ankaraspor 501.00
Denizlispor 751.00
Kasımpaşa 1001.00
Eurobasket 2009

8 Eylül 2009 Salı
Muhalefet Ortaya
 Geçen sene bir ara şöyle bir beste dolanıyordu dillerde; "Senelerdir bir delikanlı çıkmadı, şu kocaman camiada. Muhalefet çık ortaya, son ver artık uyumaya". O dönemlerde dillerde dolanan sadece bu besteydi. Hiç kimsenin ismi geçmiyordu başkanlık için ve taraftar da buna sitemini hatta isyanını dile getiriyordu. Şampiyonluk ve kupa ile her şeyin üstü örtülmüş gibi olsa da kimse memnun değil hala yönetimden. Var olan yönetim öyle bir fatura çıkartıyor ki yerine gelecek olana da Allah kolaylık versin. 2010 yılında seçimler var. Ramazan bayramı sonrası adaylığını açıklayacak olan ilk isim de Murat Aksu gibi gözüküyor. Murat Aksu denince akla Delgado transferi ve Tümer'e söylediği şu söz geliyor; " Fenerbahçe ile transfer görüşmesine giden bir Beşiktaş kaptanı ile görüşecek bir şeyimiz yok!"
Geçen sene bir ara şöyle bir beste dolanıyordu dillerde; "Senelerdir bir delikanlı çıkmadı, şu kocaman camiada. Muhalefet çık ortaya, son ver artık uyumaya". O dönemlerde dillerde dolanan sadece bu besteydi. Hiç kimsenin ismi geçmiyordu başkanlık için ve taraftar da buna sitemini hatta isyanını dile getiriyordu. Şampiyonluk ve kupa ile her şeyin üstü örtülmüş gibi olsa da kimse memnun değil hala yönetimden. Var olan yönetim öyle bir fatura çıkartıyor ki yerine gelecek olana da Allah kolaylık versin. 2010 yılında seçimler var. Ramazan bayramı sonrası adaylığını açıklayacak olan ilk isim de Murat Aksu gibi gözüküyor. Murat Aksu denince akla Delgado transferi ve Tümer'e söylediği şu söz geliyor; " Fenerbahçe ile transfer görüşmesine giden bir Beşiktaş kaptanı ile görüşecek bir şeyimiz yok!"
Kim Demiş Ne Demiş (23)
7 Eylül 2009 Pazartesi
Yüzde Elli Bir ?
 "Sancılı süreçler aşılır. Böyle dönemleri ilk defa yaşamıyoruz. Bu kadro her güçlüğün altından kalabilecek kaliteye sahip. Bu takım biraz geç devreye giriyor ama devreye girince de çıkmaz" demiş Mustafa Denizli. Bu Beşiktaş sancısı, böbrek taşı sancısından beterdir. Takım devreye girene kadar bizim devreler yanmaz inşallah.
"Sancılı süreçler aşılır. Böyle dönemleri ilk defa yaşamıyoruz. Bu kadro her güçlüğün altından kalabilecek kaliteye sahip. Bu takım biraz geç devreye giriyor ama devreye girince de çıkmaz" demiş Mustafa Denizli. Bu Beşiktaş sancısı, böbrek taşı sancısından beterdir. Takım devreye girene kadar bizim devreler yanmaz inşallah.Geçtiğimiz haftalarda Fatih Terim'in yerine milli takımın başına geçeceği söylentilerine yalanlama getiren ve böyle bir şeyin abestle iştigal olduğuna deyinen Mustafa Denizli, Bosna Hersek maçıyla ilgili de "Benim Ermenistan karşısında izlediğim Bosna Hersek'i milli takımımızın paramparça etmesi lazım." diye konuşmuş. Kesin kazanacağımızı iddia eden Denizli, beraberlik halinde bile Afrika'ya gitme şansımızın yüksek olduğunu belirtmiş. Şans bu; takımın başındayken elli bir, ekran başındayken bellidir.
6 Eylül 2009 Pazar
Alın Verin Demirören'e Ödül Verin
 Sloganın ne kadar gerizekalıca olduğunu, vatandaşla .aşşa. geçmekte sınır tanımadıklarını gösteriyorlar epeydir ekonomimize yol verenler ya da eline verenler mi demek lazım neyse işte. Bence işe Yıldırım Demirören ile başlamalılar. Simitçi, çiçekçi, oyuncakçı yetmez. Bir de tüpçü koymak lazım. Tabata, İsmail Köybaşı gibi adamlara döküyor 15 milyon dolarları. Napıyor alıyor sonra veriyor zararına Schidenfeld, Diatta, Higuain... Amme hizmeti yapıyor adam. Ekonomiye can veriyor. Ali Babacan'ın bir ödül ayarlaması lazım en büyük alan veren diye.
Sloganın ne kadar gerizekalıca olduğunu, vatandaşla .aşşa. geçmekte sınır tanımadıklarını gösteriyorlar epeydir ekonomimize yol verenler ya da eline verenler mi demek lazım neyse işte. Bence işe Yıldırım Demirören ile başlamalılar. Simitçi, çiçekçi, oyuncakçı yetmez. Bir de tüpçü koymak lazım. Tabata, İsmail Köybaşı gibi adamlara döküyor 15 milyon dolarları. Napıyor alıyor sonra veriyor zararına Schidenfeld, Diatta, Higuain... Amme hizmeti yapıyor adam. Ekonomiye can veriyor. Ali Babacan'ın bir ödül ayarlaması lazım en büyük alan veren diye. Tarihte Bugün

5 Eylül 2009 Cumartesi
Helal Olsun

4 Eylül 2009 Cuma
Burası Rosario
 Rğsario'daki görüntüler dünyanın hiçbir yerinde olamaz heralde. Fotoğraftaki insanlar gündüz sırada, gece stadın yanına kurdukları çadırlarda kalıyorlar. Tek amaçları maça bilet bulmak. Böylesine bir daha şahit olur muyuz? Sanmıyorum. Tarihinde Dünya Kupası'nı bu kadar riske attığı bir dönem olmamış. Maçın skoru kadar tribünleri de merak ediyorum.
 Rğsario'daki görüntüler dünyanın hiçbir yerinde olamaz heralde. Fotoğraftaki insanlar gündüz sırada, gece stadın yanına kurdukları çadırlarda kalıyorlar. Tek amaçları maça bilet bulmak. Böylesine bir daha şahit olur muyuz? Sanmıyorum. Tarihinde Dünya Kupası'nı bu kadar riske attığı bir dönem olmamış. Maçın skoru kadar tribünleri de merak ediyorum.Kümede Kal Yılmaz Vural
 90'ların başında henüz Yeni Açık müdavimiyken bir Bursapor maçında gördüm onu ilk kez. Yanılmıyorsam Metin'in golüyle 1-0 öne geçmiştik. Gol sevincini hem topçular hem de taraftarlar doyasıya yaşarken skor tabelası da değişmişti çoktan. Biz tribünde kendimize geldiğimizde gördüğüm sahne hala gözlerimin önünde. Santra yapılmasını bekleyen Beşiktaşlı futbolcular bir yerde, orta hakem, yan hakem, Bursasporlular ve Yılmaz Vural bir yerde. Golle birlikte kulübeden fırlayan Yılmaz Vural ne yapmış etmiş, golü de iptal ettirmişti dakikalar sonra. Orta hakemin eliyle iptal işaretinden sonra da santradan hakeme doğru bizimkilerin hücumu başlamıştı. Sonuç değişmedi, gol iptal oldu ve maç da 0-0 bitti. O maça dair bu pozisyonun dışında aklımda kalan 37 bin küsür biletli seyirci olduğuydu. Evde sakladığım biletin arkasında kesin rakam yazar.
90'ların başında henüz Yeni Açık müdavimiyken bir Bursapor maçında gördüm onu ilk kez. Yanılmıyorsam Metin'in golüyle 1-0 öne geçmiştik. Gol sevincini hem topçular hem de taraftarlar doyasıya yaşarken skor tabelası da değişmişti çoktan. Biz tribünde kendimize geldiğimizde gördüğüm sahne hala gözlerimin önünde. Santra yapılmasını bekleyen Beşiktaşlı futbolcular bir yerde, orta hakem, yan hakem, Bursasporlular ve Yılmaz Vural bir yerde. Golle birlikte kulübeden fırlayan Yılmaz Vural ne yapmış etmiş, golü de iptal ettirmişti dakikalar sonra. Orta hakemin eliyle iptal işaretinden sonra da santradan hakeme doğru bizimkilerin hücumu başlamıştı. Sonuç değişmedi, gol iptal oldu ve maç da 0-0 bitti. O maça dair bu pozisyonun dışında aklımda kalan 37 bin küsür biletli seyirci olduğuydu. Evde sakladığım biletin arkasında kesin rakam yazar.Dün akşama doğru Denizli'den sonra teknik adam değişikliğine giden ikinci kulübün de Kasımpaşa olduğunu öğrendik. Bu gibi değişimlerde isimler hep tanıdık olurken Kasımpaşa en bilindik isme tutunmuş ve takımı Yılmaz Vural'a emanet etmiş. Yıllardır "Şu Fener'i bana verseler, şampiyon yaparım" iddiasıyla ülkemizin liglerinde çalıştırmadık takım bırakmayan Yılmaz Vural'ın hedefi yine takımı kümede tutmak. Merak edip başarılarını araştırdık ve en gerçek bilgilere hocanın kendi sitesinden ulaştık. 06.10.1986'dan beri antrenörlük yapan ve sadece Trabzon'da şampiyonluğa oynama fırsatını ele geçiren Vural, çeşitli takımlarla TSYD ve Başbakanlık Kupası sevinci yaşamasına rağmen henüz Türkiye Kupası kazanamamış. Buna karşın Eskişehirspor, Sarıyer ve Antalyaspor takımlarını Süper Lige (eski adıyla 1. Lig) taşımayı başarmış fakat genelde çıkardığı takımların başında ertesi sezon devamlılık gösteremesi de meşhur. Dört sene amatör, dört sene de profesyonel olarak futbol oynamış. Bitirdiği okullardaki derecelerinden, aldığı ödüllere, katıldığı seminerlerden, gazete ve televizyon çalışmalarına kadar her şeyi yazmış sitesinde. Üstelik sonuna şu notu düşerek; 'CV’de geçen tüm bilgilerin resmi evrakı bulunmaktadır!'. Sitesindeki galeride kulübe önünde attığı taklalardan ve topçusuna savrulan tekmelerden kareler bulamadık ama yeni kulübünde yine değişik enstantanelerle objektiflere takılacağından şüphemiz yok.
AcıbadeM
Eylül'de Gel Nihat
 BJK Paf Kadrosu:
BJK Paf Kadrosu:Mesut Kumcuoglu, Huseyin Anekli, Savas Kaya, Emre Yeşilova, Seymus Demir; Tolga Ozturk, Emrah Eroglu, Zafer Koyuncu, Barbaros Yavasoglu, Nıhat Kahveci, Aydin Tuna
( 1997 Stuttgart, Ergenzingen)
Kaç yılda bir yetişiyor bizden Nihat gibiler belli değil. Ben diyeyim 15 siz deyin 20. İşte çıktığı takım yukarıda. Aydın Tuna biraz tanıdık. Bir ara kadroda yer buldu sonra yalan oldu gitti. Bir de Toschak'ın heveslendirdiği Hüseyin sonra Ankaragücü'nde oynadı o da yalan oldu. (TSYD 6-0 Galatasaray- bu kadrodan çok adam vardı.) Savaş Kaya'dan da umutluyduk bekte ama o da olmadı.
Nihat geçen 12 yılda kendisinin de beklemediği bir sıçrama yaptı. Beşiktaş A Takımı, Milli Takım, Real Sociedad ve VillaReal... Şimdi yeniden başa döndü. Çoğumuz yerden yere vuruyoruz onu. Nihat'ın nasıl bir değişim geçirdikten sonra başa döndüğünü, psikolojisini, alışma devresini düşünmeden yazıyoruz. Onun geldiği yerin İspanya olduğunu geçirdiği 8 senenin azımsanmaması gerektiğini, sakatlıklarla boğuştuğunu, uzun süre İspanya'da gol atamadığını, sezon öncesi bir ay askerlik yaptığını atlıyoruz. Notunu ben de dahil olmak üzere çok çabuk verdik, medyada öyle. Nihat'ın form tutmasına da çok ihtiyacı var Beşiktaş'ın. Bu hafta Galatasaray'a atacağı bir gol kendisine getirir belki. Eylül'de Gel Nihat. Eylül'de Gel.
3 Eylül 2009 Perşembe
Türk Futbolunun Kaderi
 Arkadaki dayıya dikkat! Pano düşmesin diye Galatasaray Kulübü'nün görevlendirdiği abi rüzgarla savaşırken önünde bilmem kaç milyon dolarlık Keita poz veriyor. Haldun Üstünel hangi birine koşsun. Panonun düz durması için gereken bir su torbası ama bunu oraya koymak için de biraz özen, biraz yediğin kaba saygı lazım tabii.
Arkadaki dayıya dikkat! Pano düşmesin diye Galatasaray Kulübü'nün görevlendirdiği abi rüzgarla savaşırken önünde bilmem kaç milyon dolarlık Keita poz veriyor. Haldun Üstünel hangi birine koşsun. Panonun düz durması için gereken bir su torbası ama bunu oraya koymak için de biraz özen, biraz yediğin kaba saygı lazım tabii.
Az Bekle Afrika
 Bu hafta lig maçı yok. Transfer dönemi bitti, Şampiyonlar Ligi’nde Beşiktaş’ın, Avrupa Ligi’nde de Galatasaray’ın ve Fenerbahçe’nin rakipleri geçen hafta içinde çekilen kuralar sonrasında belirlendi. Kulüp bazında futbola ara verip milli heyecana yöneliyoruz hep birlikte. Milletçe her işimizi son güne bıraktığımızdan milli maç havasına da son anda giriyoruz. Yazılı ve görsel basında hala transferlerin yorumları dönüyor ağırlıklı olarak. Ya Estonya’yı hafife alıp esas Bosna Hersek ile deplasmanda oynanacak olan maçı beklediğimizden ya da maçın Kayseri’de olmasından dolayı heyecanı sadece onlara bıraktığımızdan. Kalan maçların hepsini kazanıp, Bosna’nın puan kaybını bekleyeceğiz Afrika bileti için. Bunlardan biri de İspanya ile yapacakları son maç. İspanya erken rezervasyonla biletini çoktan cebine koydu. Erken rezervasyon her zaman ucuz olur, bizimki ise son dakikaya kalacağından pahalıya patlayacak. Yaza vuvuzelaları dinleyebilmek için şimdi zurnanın zırt dememesi lazım. "Bekle bizi Afrika!" diye çıktığımız yolda biraz endişeli de olsa yürümeye devam ediyoruz.
Bu hafta lig maçı yok. Transfer dönemi bitti, Şampiyonlar Ligi’nde Beşiktaş’ın, Avrupa Ligi’nde de Galatasaray’ın ve Fenerbahçe’nin rakipleri geçen hafta içinde çekilen kuralar sonrasında belirlendi. Kulüp bazında futbola ara verip milli heyecana yöneliyoruz hep birlikte. Milletçe her işimizi son güne bıraktığımızdan milli maç havasına da son anda giriyoruz. Yazılı ve görsel basında hala transferlerin yorumları dönüyor ağırlıklı olarak. Ya Estonya’yı hafife alıp esas Bosna Hersek ile deplasmanda oynanacak olan maçı beklediğimizden ya da maçın Kayseri’de olmasından dolayı heyecanı sadece onlara bıraktığımızdan. Kalan maçların hepsini kazanıp, Bosna’nın puan kaybını bekleyeceğiz Afrika bileti için. Bunlardan biri de İspanya ile yapacakları son maç. İspanya erken rezervasyonla biletini çoktan cebine koydu. Erken rezervasyon her zaman ucuz olur, bizimki ise son dakikaya kalacağından pahalıya patlayacak. Yaza vuvuzelaları dinleyebilmek için şimdi zurnanın zırt dememesi lazım. "Bekle bizi Afrika!" diye çıktığımız yolda biraz endişeli de olsa yürümeye devam ediyoruz.
2 Eylül 2009 Çarşamba
En Çok Bu Gol İzlenmiş
2009'un En Çok İzlenen Golü from GollerCepte4515 on Vimeo.
Turkcell açıklamış. 2009 yılında cep telefonundan golleri izleyen futbolseverler en çok bu golü izlemek istemişler.

 


 






