3 Ekim 2008 Cuma

Allah Acıdı

Beşiktaş'ın ilk maçta aldığı 1-0'lık galibiyetten sonra rövanşın daha kolay geçeceğini düşünmüştüm. 4-4-2 düzeninde 1-0'lık avantajı yakalayan Beşiktaş'ın deplasmanda sürekli olarak oynadığı 4-2-3-1 düzeniyle daha rahat bir maç çıkaracağını tahmin etmiştik. Beşiktaş'ın bu kadar değişebileceğini hazmedemiyor insan. Sivok, Uğur İnceman olmadan denge şaşıyor. Takım galip gelince methiyeler düzmekten, yenilince eleştirmekten farklı şeyler ortaya koymak lazım. Mesela demeliyiz ki şu sistemle oynamamalı. Ya da şu oyuncu şurada oynamamalıydı. Genel olarak takımın mücadele etmediğinden, takımda yaratıcı oyuncu eksikliğine kadar pek çok eleştiriyi yarın gazetelerde okuyacağız hep beraber. Ama uzun yıllardır bu dengesiz skorları ve oyunları nasıl açıklarız orasını kestiremiyorum. Bir iyi bir kötü Beşiktaş'tan hangisi gerçek? İkisi de gerçek futbol bu yeneceksin de yenileceksinde diyebilmek mi lazım? Sezon başında bu sene farklıyız abi dedirten öğeler: Delgado'nun müthiş formu, Holosko'nun deli dolu koşuları, Sivok-Zapo uyumu, Uğur İnceman'ın isteği, Aydın'ın bindirmeleri. Cevap bu isimleri sorgulamakta. Delgado'ya ne oluyor, nasıl bu kadar farklılaşıyor. Uğur İnceman olmayınca mı? Yıllardır nedir bu sakatlıklardan çektiğimiz arkadaş. Her sezon bu kadar çok sakat verilir mi? Hadi olacak sakatlıklar diyelimde nedir kardeşim bu Gökhan Zan. Halı saha takımına almam ben bu adamı diyenlere hak veriyorum artık. Tek suçlu o mu? Değil tabii. Bobo mesela nasıl bu kadar farklılaşabiliyorlar, istikrar uğramayacak mı şu siyah beyaz formaya. Ertuğrul Sağlam'ın kredileri dolmadan bazı düşüncelerini silmesi gerekiyor. İbrahim Toraman'la sağ açıktan bindirme yapmaktan vazgeçmeli mesela. 8-0 gibi bir mağlubiyetti bu. Yine bir kriz havası esmesin lige yansımasın, geçen sezonun kopyası olmayalım.

Hiç yorum yok: