Ülker basketboldan çekileceğini açıklamış. İyi yapmışlar. Bu ülkede basketbola yatırım yapmak toprağın altına yatırım yapmakla aynı anlama geliyor. Kaç kişi basketbol liginde ilk 3'ü sayabilir ki zaten. Bir de THY'den örneklerle Barcelona ve Manchester United'a yapılan sponsorluklara dikkat çekip kendilerinin yaptığı sponsorlukları kıyaslamışlar. Neresinden bakılırsa bakılsın strateji değişikliğidir bunun adı.
Yurtdışına açılmak, yurtdışıyla bağlantılı şirket işlerini doğrudan destekler, prestijini arttırır. Bir Türk firmasının prestij sorunu olmadığını da kimse iddia edemez herhalde. Ülke ekseni de zaten yurtdışı ile iş yapmayı buyuruyor. Bunu ilerleyen günlerde kendileri için argüman olarak kullanacakları da aşikar.
Yurtdışına açılmak, imaj düzeltmek, yeni bir Türkiye modeli yaratmak gibi bir iddiaya sahip hükümetin açılımlarını destekler hareketlerden ufak bir modeldi THY. Ülker de bunun peşinde. Bence doğru olan da Ülker'in yurtdışı pazarındaki uzun vadeli hesaplarını destekler sponsorluklarla taçlandırması.
Bu bir furya gibi görünse de birçok çakışanın olduğu mantıklı bir iş modeli. Örneğin yine spora büyük bir yatırım yapan Türk Telekom'un Wirofon markasını gurbetçilerin çok büyük yoğunlukla yaşadığı Almanya'da Köln gibi bir takımla buluşturması, sponsorluk anlaşması imzalaması akla mantıklı geliyor. Hem de THY Barcelona'ya ve Manchester'a kabul edilebilir paralar öderken Köln'ün isteyebileceği meblağ ne ola ki?
Neresinden bakarsak bakalım global oyunculuğa Beko'yu saymazsak geç kalındı. Geç kalınsa da bugün yaşananlar spor pazarlaması açısından takdire şayan. Bunda da adımlarını doğru atan THY'yi bir kez daha alkışlamak boynumuzun borcu.
Olayın ne kadar büyük bir hamle olduğunu bundan 15 sene önce aşağıdaki kurmaca hikayeyle taçlandırırsam bende oluşan THY-Barcelona ve ManU sponsorluğunu daha doğru açıklayabilirim.
Arsenal'in Hollandalı yıldızı biz çocukken uçakla seyahat edemezdi. Uçağa binemeyen bu adam için uzak deplasmanlara gidemiyor denirdi. Ne kadarı doğru, ne kadarı şehir efsanesi bilmem ama. Bergkamp'a Kamil Koç'un sponsor olması zamanında düşünülseydi ve bu benim deli saçması fikrim gerçek olsaydı...
Bu dünyada bundan daha abes o kadar çok haber okuyoruz ki olmaması için hiçbir neden yok. Kaldı ki olmasa bile şuyuu vukuundan beter, isteyenin bir yüzü vermeyenin..., reklamın iyisi kötüsü olmaz, taş attın da kolun mu yoruldu gibi atasözlerimiz mevcutken bu topraklarda iş yapar bir fikir olduğu kesinmiş.
Neyse bir başka kuşak, bir başka fikri alıp yedi düvele taşır heralde.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder