http://video.haberturk.com/Video.aspx?v_ID=38013&k_A=haberturk
Yukarıdaki linkte yer alan videoyu izlemenizi tavsiye ederim. İçerisinde goygoydan, taraftarın ruhuna, çapulcusundan, akıllısına, sürü psikolojisinden, manyaklığa, takım sevgisinden, alkolik hareketlere kadar daha pek çok detay gözünüze çarpacak. Belki benim görmediklerimi de göreceksiniz. Ben önce gördüklerimi yazayım. Öncelikle maç yok, futbol yok bu kadar kalabalığı akşamın o saatinde toplamak büyük mesele. Bunu başarmış Ankaragüçlüler. Bir başka noktaysa yaş ortalamalarının çok yüksek olması. Çoluk çocuk dolu tribünler gördükten sonra bu videoda karşımıza çıkan yaş ortalaması hayli yüksek. Bir başka detaysa taraftarların sürüyken ne kadar tehlikeli olabildikleri. En ufak tartışmada saldıraya geçmenin örneklerini görüyoruz. Her tribünde bu böyledir zaten. Hurrayı çok sever tribün. Ne oldu ne bitti önemli değildir, bir hareket arar, yeterki ufak bir ses duysun. Buraya kadar herşeyi biçim yönünden ele aldık, içeriğine baktığımızda çok önemli şeyler görüyoruz. Mesela tepki dediğin böyle olur dedim ben izlerken bu videoyu. Yıldırım Demirören Yeteeeeer demekle olmuyor bu işler. Gideceksin göstereceksin kendini. Önce tepki ardından R yapmamak lazımdı. Bir şekilde yapıldı ama ben bu videoyu izlerken Ankaragüçlüler ile Beşiktaş arasında büyük farklar gördüm. Gerçekten bir başkana karşı gösterilecek tepkinin ağa babasını göstermişler. Bunun benzerini Beşiktaş tribünlerinde görmek imkansız. Küfürleri bir kenara bırakalım bu kadar yekten kameralar karşısında çıkıp konuşacak derecede kafayı kırmış durumda olmadıkları da bir gerçek. Ankaragüçlülerin hiçbiri tanınmış değil. Beşiktaşlı amigoların ya da abilerin hepsi tanınmış. Defalarca programlara çıkmışlar. Onları herkes tanıyor. Tribün liderlerinin bu kadar medyatik olmasının kötü taraflarıdan biridir bu. Adın, sanın bellidir. Tribünlerde böyle durumlarda işe yaramaz bu tanınmışlık. Kameralar karşısında bu kadar posta koyacaklarını beklemek zaten imkansız. Ama tepki dediğin nasıl olur işte böyle olur.
1 yorum:
Ben 15-20 gün önce yazmaya çalışmıştım bunları blogumda. Bir Galatasaraylı olarak en beğendiğim taraftar grubu olan Çarşı'nın gözümde "0" değere ulaşmasının tek nedenidir bu Demirören meselesi... Ayrıntılarını bilmiyorum ama. Yıdlrıım Demirören aleyhinde bağıramamak takımını satmaktır gözümde. Öyle... Bedava maça girmek için Yıldırım beyin poposunu öpmekle taraftar olunmuyor. Beşiktaş sevgisi; "sevinmek için sevmedik" nidaları farklı anlaşılmaya başlandı artık. Sevinmek için sevmedik demek; Sittir edin futbolcuları, maçı... Biz deli danalar gibi oynayalım, bağıralım, kafayı çekelim demek oldu.
Başarısızlık dert değil. Önemli olan tribüne gidip kafa dağıtmak oldu. Bu yüzden de var olan sempatim kalmadı Beşiktaş taraftarına. Yaptıklarını taraftarlık olarak değil kendilerine yarattıkları bir eğlence olarak görüyorum artık.
Demirören gibi bir başkana git diyememek akıl mantık işi değil. Demek ki mantık dışında bişeyler dönüyor. Mantıksız bir arkadaş zamanında ben o tribünlerde benim lehime bağıran yüzlerce adam bulurum demişti. Bu söz açıklıyor aslında bazı şeyleri.
Ankaragücü bu sebeble gerçekten taraftar. Onurlu ve gururlu. Beşiktaş taraftarı ise daha çok boyun eğiyor çıkarları için.
Hani filmlerde olur ya. Büyük bir bina yapılacaktır da bir kişi kıytırık bir tek katlı evine, mirasına sahip çıkar. Ne milyarlara ne tehtidlere rağmen satmaz onu bina yı yapacak ağalara.
İşte Ankaragücü taraftarı gözümde o kişi. Beşiktaş taraftarı ise onu satan kişi.
Yorum Gönder