Topu daha kaleye dürtmeden sevinmeye başlamıştı Ekrem Dağ. Ivesa'nın topu ıskalamasıyla karşı karşıya kaldı koca kaleyle ve gerisinde kalan meşin yuvarlak tıngır mıngır önüne yuvarlanırken ona da dokunmak kaldı sadece. Bu golle sıkıntıdan patlatan maçın bitimine dakikalar kala öne geçip, en zor deplasmanlardan birini üç puanla atlatmış olduk.
Wolfsburg maçı öncesi olduğu gibi Eskişehirspor maçından önce de kime sorsanız maç için 'alırız' , 'yeneriz' şeklinde kesin konuşamazdı. Zaten mevcut eksikliklerle boğuşan takım bir de Almanya yorgunu olarak gelmişti bu deplasmana ve alınacak üç ihtimal de normal karşılanacaktı. Puan olarak gerilerinde kaldığımız rakiplerden uzaklaşmamak için kazanmamız şarttı. Bu tip maçlarda oyuna bakmadan '1-0 olsun, bizim olsun' mantalitesi ön plana çıkar. Tıpkı dün akşam olduğu gibi. Golü Eskişehirspor bulsaydı muhtemelen üç puanı onlar alıp kaçacaktı, Doğa'nın azizliği ile şans bize güldü. Sezonun ilk haftalarında erkenden kaybettiğimiz şansımızın biraz olsun geri döndüğünü görmek güzel.
Şampiyonlar Ligi'nde de, kendi ligimizde de üzerimizdeki ölü toprağını silkip yarışa ortak olmak için biraz daha zamana ihtiyacımız var. Dün gece geri alınan saatler bize yeterli olmasa da, alınan galibiyet bir nebze olsun hayallerimizin canlanmasına sebep oldu. Maçın sonunda formasını rakibiyle değiştiren Bülent Kocabey tribünlerden gelen "at, at, at" seslerine kulaklarını tıkamak yerine, elindeki Beşiktaş formasını yere bırakmış. Beşiktaş PAF takımında o formayı üç sene ıslatan 25 yaşındaki futbolcunun bu hareketi, Beşiktaş takımını taşıyan otobüse atılan taştan daha ayıptır, cehaletin bir örneğidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder