5 Şubat 2011 Cumartesi

Penaltıyı da Vermem, Golü de...

Bir öğleden sonra maçı, hava güzel semt dolmuş taşmış. Hafta içi kupa maçında beş gol atan, oynarken taraftarını mutlu eden takımı izlemek için alem Beşiktaş'a akmış. Kol kola girip içeri yerimizi aldık.
İlk on dakika son maçlarda alışık olduğumuz çizgisinden çok uzaktı takım. Dakikalar geçtikçe defansı aşamamaya başladık. Bir iki sefer ciddi tehlike atlattıktan sonra, o maç başında tribüne çağırdığımız Emenike siyahi bir adamla bu kadar samimi olunmaması gerektiğini bize kanıtladı. Adam tazmanya canavarı gibi, kara bela. Dört kişinin arasına girip çıkıyor. Defansı perişan etti, biz dahil herkesin başını döndürdü.
Bizimkilerin bu esnada ne yaptığını maçı izleyip de anlayan var mı acaba? Almeida kendinden nefret ettirdi bu akşam. Adam sürekli ofsayt alanındaydı. Eğer bu taktikse nasıl bir taktik? Metrelerce, açık ara ofsaytta olmanın teknik yönünü kavrayamadım. Tüm maç çok isteksizdi. Sahada kendini dolandırdı. Son dakikalardaki hantal hareketleri herkesi çılgına çevirdi. Hele sonlarda bir pozisyonda şut çektikten sonra yerde yatması beni delirtti. Adam şutu çekti topun nereye gittiğine bakmadı bile. O top sekerek az önce vuruş yaptığı bölgeye geri geldi. Belki yerde yüzüstü yatmayı bırakıp kafasını kaldırıp etrafına baksaydı pozisyonu daha tehlikeli hale getirebilirdi. (An itibariyle Messi A.Madrid'e çakozladı 1-0)
En nihayetinde televizyon başında izleyenlerin söylediğine göre heyecanlı bir maç olmuş! Ben daha çok gergin, tatsız, ömür törpüsü bir maç oldu diyebilirim.
Hakem her an, her haliyle yetersizdi. Hatta berbattı. İlk yarı Karapükspor'un net penaltısını vermedi. Simao'nun pozisyonunu es geçti. Buz gibi golümüzü yedi, kapalı tribünden çok rahatlıkla topun çizgiyi geçtiğini görürken yan hakem bunu nasıl seçemez bu gol nasıl verilmez aklım almıyor. Bu maçtan kazandıkları para ilaç doktor parası olsun inşallah!

17 de 17 diyen hangi dallamaydı bilmiyorum ama şimdiden acısını g.tünde hissediyordur herhalde. Bu kadar şuursuzca konuşup camiayı beklenti içine sokmak saçmalıktan öte bir şey değil. 17 de 17 diyerek çıkılan yolda şu an elimizde 3 te 1 yani 3 ün 1'i var! Lig zaten gidik. Kupa olmazsa olmazımız artık çünkü zirveden uzaktayız böyle devam edersek değil Şampiyonlar Ligi UEFA kupasına bile gidemeyiz. Bu sene UEFA'da nereyi görürüz onu da Allah bilir artık.

Yavaşça bitireyim, Beşiktaş'ın bu anlamsız iniş çıkışını çözemiyoruz. Bir maç beş atıp ikinci maç nasıl olur da bu kadar kötü oynanabilir? Atılan golü bile rakip kendi kalesine attı, bu kadar nasıl formu düşük ve motivasyondan uzak olabiliyorlar anlamıyorum. Hafta içi hepsinin babası mı öldü yani nedir bu hal?! Devre arası üç tane transfer patladı, çete tantanası yapıldı. Bu adamların üçü de sahadaydı bugün ama biz geçen senenin futbolunu izliyorduk. (An itibariyle Messi yapıştıranzi 2-0) Demek ki Guti ve Q7 özellikle Guti reyiz olmadan olmuyor. En kısa zamanda toparlanırlar umarım.Yani Beşiktaş'ım şampiyonluktan geçtik, ama bu kadar da dengesiz oynayıp bizi bunalıma sokma rica ediyoruz.

Son olarak, Beşiktaş Karabük el ele de yani bu kadar mı el ele?? Bu sene beraber kurbana da girelim abi o zaman. Bu ne sevgiymiş maçın öncesi sonrası millet susmak bilmedi...

Hiç yorum yok: