25 Ocak 2009 Pazar

Beşiktaş: 1 - 0 :Denizlispor

Hayatımda ilk kez maça yetişemiyordum. İlk kez Beşiktaş'ın bir maçı öncesi evden önemli bir işe gidiyormuş gibi çıkmadım. Beşiktaş'tan uzak kalmak mı? Futboldan soğumak mı? Hayatın koşuşturması mı bilemiyorum. Eskisi kadar istekli gitmiyorum artık maçlara. Sahaya çıkan takıma, tribünü yönlendirenlerin takım sevgilerine kadar samimiyetsizlikler var. Maçın ilk yarısını kutuda ikinci yarısını kutunun dışında izledim. Kutu diye tabir edilen göbekte coşkuya heyecana katılıp maçı izlemeniz pek mümkün olmuyor. İkinci yarı maçı izleyeyim diye uzaklaştım kutudan. Sanıldığı gibi kapalı tek yürek değil aslında. Kenarlara kaydıkça göbekte duranlara hezeyanlar yükseliyor. Denizlispor korner atarken üstünde çubuklu formalar vardı diyen taraftarı anlayamayan saçını başını yolan ulan ıslıklayalım arkadaş diye bağıranlara rastlayabiliyorsunuz. Beşiktaş'ın kapalısı bir değişimden geçiyor. Artık kapalı tribün ağzına kadar dolmuyor hiçbir maçta. Ortalar sıkışık kenarlar boşluk kapalı tribünde. Eski heyecandan eser yok. Beşiktaş sahaya eline tutuşturulan kolpadan vergi dairesi pankartıyla çıkmadan önce taraftarda kolpasını yaptı. Önce Mustafa Denizli'yi sonrada Yusuf Şimşek'i tribünlere çağırdı. Hani çağırılmayacaktı kimse. Yusuf sahada birşeyler yaparak gönülleri kazanacaktı. Aydın'ın gidişine değer bir oyun oynayacak mı bir görelim bakalım. Şampiyonluk için destek şart ama tribünün duruşuna ne oldu?
Saha içindeyse Beşiktaş'ın yayılışı oyuncuların topla buluştukları yerin dağınıklığı dikkatimi çekti. Beşiktaş maç boyunca sadece ilk yarıda Nobre'nin kaleciden dönen pozisyonu öncesi tempo yapabildi. Yaklaşık 30 saniye sürdü. Deli İbrahim de sezon başından bu yana ilk kez adrese teslim orta yaptı bu pozisyon öncesi. Takım sahada öyle bir duruyor ki sanki sezon yeni başlamış, bu oyuncular 16 hafta boyunca başka başka takımlardan gelmişler buraya. Yusuf ne yaptı derseniz bu konuda objektif olmadığım için yorum yapmak istemiyorum. Ben inanmıyorum bu adama ama inşallah ben yanılırım. İkinci yarıda tam da önümüzde iki kişiyi hacamat edip Cisse'nin içi boş kafasına al da at dedi ama bizim çitlembik fileleri bulamadı. Unutmadan Ekrem Dağ muhteşem oynadı. Fatih Terim bu adamı Milli yapmalı, tutmalı çocuğun elinden. (Edit: Berat Bulut kardeşim, Ekrem Dağ'ın Avusturya'da milli olduğunu hatırlatınca, ağzımızın payını aldım. Ben de Fatih Terim neden açıklama yapmıyor diyordum:) İnanılmaz oynuyor. Duracell tavşanı gibi. Adam her an her yerde. Beşiktaş korner kullanırken en gerideki adamın yanı başında duruyor. Bu hamleyle Mustafa Denizli'ye helal olsunlarımızı yolluyoruz. Kontra da şu kadronun sıçması en zayıf adamını bulup oraya koyduğu için. Beşiktaş bu sezon kornerden dönen bir gol yemez. Herkes rahat olsun:) Bunun dışında söylenecek birşey yok. Zapo, kırmızı kart... Koy .ötüne rahvan gitsin.

Hiç yorum yok: