15:00'e doğru Barbaros'tan aşağı trafiğe karışmıştık dün. Adım adım ilerleyen trafikte neredeyse uzun adımlarla yürüyenler bizden daha hızlı iniyorlardı yokuşu. En sağ şeritte bir aracı durdurmuş olan trafik polisi yanından geçen motorun üstündeki iki kişiden kasksız olanı fark edip indirtti motordan. Kullanan arkadaşı biraz devam ettikten sonra bekledi ve peşinden gelen kafasız arkadaşını tekrar bindirdi arkasına. Etrafımızdaki hem özel hem de toplu taşıma araçlarındaki ve kaldırımlarda yürüyen Beşiktaşlıları seyrederek vardık semte. Otoparka aracımızı bıraktıktan sonra Balıkçılar Çarşısı'na yürüdük. Yer bulmanın mümkünatı olmayan ara sokaklarda dünden rezervli masamıza kurulduk ve rakımızı açtık. Maç saati yaklaştıkça alkolün de etkisiyle malum sahneler yaşandı peşi sıra. Fener'e sinkaflı tezahüratlar, sandalyalerin üzerine çıkanlar, meşale yakanlar ve küçücük bir çocuğa söyletilen 'Bir manitam olsa' bestesi. Herkes gülerek eşlik ederken benim aklıma BJK TV'de gördüğüm, Beşiktaş tezahüratları yapan sarışın çocuk geldi. Öylesi daha güzeldi sanki. Bir çiş molası için içeriye girdiğimde dışarıdaki sisli havanın bir kopyası ile yüzleştim. Yasak masak hak getire sigaraların biri sönerken diğeri yanıyordu. Kalabalığın arasından sıyrılıp üst kata çıktım ve klasikleşmiş maç öncesi meyhane tuvaleti kuyruğuna eklendim. Sıra bana geldiğinde yan yana duran iki kapıdan sağdaki açılıp, içeriden de bir beyefendi çıkınca, sisteme mecburi uyumla bayanlar tuvaletinde giderdik hacetimizi. Oysa ki mekanda bayanlar da mevcuttu. Aşağıya indiğimde hesap istenmişti ve fazla bulunduğu için geri gönderilmişti. Revize haliyle tekrar masaya gelen hesabı tamamladıktan sonra stada doğru yürümeye başladık. Dolmabahçe yolunda yine seyyar atkılar, bayraklar arasından geçerken Şampiyonlar Ligi özel atkısını bile görünce inanamadım. ( Bu arada şu çakma formaları almak yerine Define Büfe'nin yan sokağında bir dükkanda satılan, Kappa'nın hentbolcularımız için çıkarttığı siyah-beyaz çubuklu formalar alınsa ya. Hem lisanslı ve reklamsız hem de 10 TL.)
Stada vardığımızda vakitli geldiğimiz için (18:20) yığılmalar başlamamıştı. Bize mi denk geldi bilmiyorum ama kimliğimizi soran da olmadı, gerçi konuştuğum arkadaşlardan ismi uzun listede var mı yok mu diye bakılanlar olmuş. Turnike sonrası aramada polislerin domuz gribinden korunmaları için dağıtılan maskeleri çenelerine veya boyunlarına takmış olmaları trajikomik bir durumdu. İçeride kapalı altın son sırasının hemen arkasına dizilen fosforlu yelekli görevlilerin ne yaptığını da anlamadık. Ütt kata el verip çekilenlere yalandan etme tutma ayakları yapmaktan öte bir faaliyetleri yoktu. Üst kata baktığımda sette görmeye alışık olduğumuz simaların hemen hemen hiç biri yerinde değildi. Bir ara VictorY Levent'i Alen'in yerinde gördüm maç başında ama kısa sürdü. 1903'ün aksine ben kapalı alttan bir iki kere duydum Fenerlilerin sesini ama bütün hepsinin aynı anda zıplamalarından ne denli güçlü bağırdıkları anlaşılıyordu. Bizim tribün ise aşırı kalabalıktan bağırılamayan bir çok derbiden daha iyiydi belki de. Skorun bunda etkisi büyüktü elbette ve yılların acısını çıkartmış olduk bu maçla. Gelelim 84. dakikaya. Gündoğdu söylendikten sonra maçında garantiye alındığı belliyken yükselen 'Yeter' seslerini ıslıkla karşılayanlar neyi düşünüyorlar çok merak ediyorum. Ligde üst üste alınan yedinci galibiyetle iyi bir yoldayız diye mi, Fener'i yendik ya yeter diye mi, bundan iyisini bulamayız diye mi karşı çıktılar acaba bu protestolara. Yine bir Fener maçını kazanıp da geleceğini kaybeden miyiz yoksa? Bu protesto karşıtları kadar maç bitiminde on beş dakika boyunca yükses sesle şarkılar çalanlar ve buna seyirci kalan tribündekiler de şaşırttı beni. Kamil Ocak Stadı'nda alınan galibiyetler sonrası çalınan Çelik'in 'Güle Güle' şarkısı yerine bizim kendi sesimizden "yar saçların lüle lüle" bestesini bile tercih ederdim. Nitekim müzik kesildiğinde de pek yaratıcı bir şey çıkaramadık. Son sarı lacivertli rakibimizin taraftarlarını bile daha çok ezmiştik sadece 1-0'lık galibiyete rağmen.
Ha şimdi bütün bu yazdıklarımdan sonra 'Eh be kardeşim hiç mi sevinmedin Fener'i yenince?' diyenler olursa, 'Sevinmek ne kelime!' diyebilirim. Sedar Özkan'dan yine hazzetmedim, İbo'ya hayran kaldım, Fink'in golünde çıldırdım, Bobo'nunkini kaleye giderken son anda gördüm, Uğur'unkindeyse zevkin doruklarındaydım. Kazım'a maç öncesinden kurulmuştum ve gördüğü kırmızı karta en az goller kadar sevindim. Dün İstanbul'ün üzerine çöken sis bu sabah dağıldı gitti, İstanbul olduğu yerde duruyor ama bizim üstümüze çöken sis bir Fener galibiyetiyle dağılır mı? Beşiktaş taraftarı rakı gibidir. Dertliyken de keyifliyken de ararsın.Biraz su katarsın işe, yudum yudum içine işler sonra. Boşuna demedik 'Bu Alemde İki Büyük Var' diye. Rakısız bırakmayalım kadehleri, sonra safi su kalır, o da konulduğu kabın şeklini alır.
5 yorum:
müdür, eyvallah haklısın dediklerinde karamsarlıkta vs. de ama maç diliyle galibiyetin tadını çıkar şimdi yahu. toplu topsuz idmanlara yarın başlarsın :)
hiç mi özlemedin fener galibiyetlerini. bir öfkeye mahkum etme her şeyi :)
dile kolay dört sene olmuş. nerdeyse gordonun rekorunu kıracaktı adamlar.
güzel oldu güzel.
çok güzel.
ıslıkların duyulduğu sırada top fbnin ayağındaydı bayağıdır. ben ondandır dedim. iyi niyetli miyim nedir :)
Ne diyordu Semiha Yankı'nın şarkısında; "Sevmek bir ömür sürer, Sevişmek bir dakika". Yazının son paragrafında belirttim sevinçten havalara uçtuğumu, dün tribünde, eve dönerken telefonda, bugünse hala facebook'da vs tadını çıkartıyoruz zaten. Velhasıl benim bahsettiğim şey, bir anlık öfkeye mahkum etmenin tam tersi olan, bir Fener galibiyetine tav olmamak. Burası aile içi sayılır. "Beyler nasıl koyduk Fener'e" demektense, "Koyduk ama..." kısmını yazıyorum. 'Koyduk mu?' kısmı Fenerlilere, 'Koyduk ama..' kısmı bize.
Islıkların yanı sıra yuhlamalar ve kapalının yeni açık tarafından yapılan el kol hareketleri de vardı.
Acıbadem, benim blogu eger biliyorsan benim bir forma kolleksiyonu yaptigimida biliyorsundur. Senden ricam acaba o dedigin hentbol formasindan benim icin bir adet temin edebilirmisin? Yada baska turlu nasi yapar ederiz bir akil verirmisin? internetten satisi yok cunku yoksa alirdim coktan... beni bir haberdar edersen cok makbule gecer.... sagolasin...
baris13@gmail.com
Mailine de yazdım, bana adresini belirtirsen senin için bir dahaki maçta alır kargoyla yollarım.
Yorum Gönder