Serencebey'den sevdiğimiz kardeşimiz Ergin Aslan'ın Okay Karacan ile yaptığı röportajı dinlerken Karacan'ın Barcelona'yı örnek verişi aklıma geldi. Zannediyorum 1 sene oldu bu röportaj yapılalı. Şöyle demişti özetle: "Yahu kardeşim büyük olmak başka bir olay. Mesela önüne Unıcef alırsın Barcelona gibi. Beşiktaş'a bu yakışır". O zaman çok hoşuma gitmişti bu fikir. Aşağı yukarı bir sene sonra Yıldırım Demirören çıkıyor ve sırtımıza Türk Kızılayı reklamı aldığımızı söylüyor. Müthiş sevindim.
Ama biliyorum bu reklamın bizim hayat görüşümüzle bağdaşmayan bir şekilde alındığını. Bizim bakış açımız koşa koşa olur, Demirören'in ki mahkum-gardiyan ilişkisi. Demirören'i yerden yere vurdum bu blogda. Demediğimizi bırakmadık. Ama üzülüyorum artık. Onun istediği Beşiktaş olamıyor ve kendisi de bizim gibi olmak zorunda artık. Alıştırmalıyız, dahil etmeliyiz, aramıza almalıyız; "Hoşgeldin" demeliyiz. Bilmez misin Beşiktaş itilmişlerin takımı insanların gözünde" demeliyiz. Yıldırım Demirören istese de Beşiktaş onun istediği Beşiktaş olamaz ne yazık ki. Fenerbahçe ya da Galatasaray gibi değiliz biz. Durduğu yer belli Beşiktaş'ın. İktidar olmak için ideolojisinden vazgeçmeyi göze alan partiler gibi olamayız biz mesela. Beşiktaş'ın DNA'sı bile uygun değil buna. Başkanlığı boyunca Beşiktaş'ı başka bir çizgiye taşımaya çalışan Demirören'e tokat oldu Türk Kızılay'ı. Onu bizden yaptı.
Beceremedik sırta reklam almayı demek yerine "Türk Kızılayı'na veriyoruz kardeşim. 2-3 milyon dolar için Türk Kızılayı'ndan vaz mı geçelim" dedi. Yıldırım Demirören'e ilk kez üzüldüm işte. Sonunda bizleri çok sevindiren bir hamle yapsa da sırta reklam almayı beceremediği için, eli boş kalan çocuğun ben de bunu yapıyorum diye kendince dik duruş almasına üzüldüm. O böyle olmak istemiyor aslında. Onun kafasındaki Beşiktaş bu değil. Bir yanım seviniyor Türk Kızılayı'na bir yanım üzülüyor sırtına reklam alamayan Beşiktaş'a. Herkes sırtını dönüyor Beşiktaş'a bilmem farkında mısınız?
1 yorum:
saçmalamayın be diz çökün beşiktaşın önünde.
Yorum Gönder