12 Ocak 2010 Salı

Tribüne Gel Tribüne

Hafta içi, dolayısıyla yarın da mesai var. Mesai var da acaba bu ay zam var mı? Dün de yediğim bir şey mi dokundu ne, baş ağrısı, mide bulantısı ve terleme şikayeti ile erken çıktım işten. Tansiyonum yerlerde sürünüyordu ve doktor bana serum bağlarken hayatımda ilk kez yediğim serumun etkisinden midir yoksa ertesi günkü maça gidememe riskinin oluşumasından mıdır bilemiyorum hemen düzeldim. Zaten Salı maçları, Perşembe halı sahalarının gölgesinde kalınca hanım burun kıvırmaya başlıyor. Hafta içi oynuyoruz, hafta sonu izliyoruz diye sesini çıkartmazken şimdi verilen uzun aranın alışmışlığıyla üç gün içinde iki futbol gecesi küçük homurtulara sebep oluyor tabiatıyla. Annem de mesaj çekmiş "kaç gündür bize uğramıyorsunuz, kuru fasulye yaptım gelin" diye. Uğradık uğramasına da yemek yiyip gittik diye kadının gönlünü alamadık besbelli. Ana yüreği ne yaparsın. Yeni bebeği olan iki arkadaşım var bir de ,'hayırlı olsun' ziyareti bekleyen. Geçen biri "Oğlana yoklama kağıdı geldi geçen askerlik şubesinden" diye sitem ediyor. İstanbul'un havası da bir garip bu günlerde; bir bakmışsın fırtına kopuyor peşine yağmur, bir bakmışsın güneş açmış gömlekle kalmışsın. Maçı da TRT veriyor ki bu başkalarının bahanesi...

Hepsine karşı boynumuz kıldan ince ama senenin ilk maçında yine siyah-beyaz atkımız var boynumuzda ve biz yine tribündeyiz bu akşam.

Hiç yorum yok: