17 Şubat 2010 Çarşamba

Hiddink Bir Alamete


Alamete binen bizim Milli Takım mı, yabancı hoca da ısrarcı olan TFF mi yoksa Hiddink'in kendisi mi hep beraber kıyamet kopmadan öğreneceğiz inşallah. Türk medyasına kendisini beğendiremeyen stajyer, kasap, kılıksız hocalar kümesine hangi lakapla girmişti anımsamıyorum ama dönemin spor yazarları ve yorumcuları şimdikiler kadar gaddar olmasa da aldığı sonuçlardan ötürü kuyruğuna teneke bağlamışlardı Hiddink'in de.



90-91 senesinde Fenerbahçe kadrosunda; Harald Schumacher - Yaşar Duran - Erdi Demir - Hasan Özdemir - Müjdat Yetkiner - Şenol Ustaömer - Hayrettin Aksoy - Ercan Koloğlu - Ergin Parlar - Hakan Tecimer - Şenol Çorlu - Fadıl Vokri - Aykut Kocaman - Neşet Muharremoğlu - Ahmet Suphi Evke - İsmail Kartal - Gökhan Gedikali - Turhan Sofuoğlu - Oğuz Çetin - Serdar Şenkaya - Şenol Ulusavaş - Czeslaw Jacolcewicz - Semih Yuvakuran - Rıdvan Dilmen - Sercan Görgülü gözüküyor.
.
Hiddink bu kadro ile o sezona meşhur 6-1'lik Aydınspor mağlubiyetiyle merhaba demişti. Fenerbahçe'nin benim gözümle gördüğüm Türk takımlarına karşı en farklı mağlubiyeti hala bu. Hatırlıyorum o günü; eski maratonun yanından geçerken stattaki inanılmaz sessizlik beni şaşırtmış daha sonra skor tabelasındaki rakamlar sessizliğin sebebini anlamama neden olmuştu. O dönem yol tarafındaki açıkta yer alan skor tabelası dışarıdan görülebiliyordu. Hani şu her golde bir rakamın alınıp bir fazlasının gösterenin yerine yerleştirildiği cinsten. Sonrasında deplasmanlarda galip gelmesine karşın takım İstanbul'daki sekizinci maçında anca galibiyetle tanışabilmiş. İlk maçtaki skor sonrasında oluşan seyirci baskısındandır belki de.


Türkiye macerası pek de iç açıcı sürmeyince kariyerine İspanya'da devam eden Hiddink hep büyük takımlarda çalışsa da bence 2000 yılından sonra milli takımlar bazından daha büyük başarılar elde etti. Sırasıyla G. Kore, Avustralya ve Rusya milli takımlarına hep ilkleri yaşattı. Bizim ilklerimiz hep üst seviyelerde. Yıllar sonra katıldığımız Dünya Kupasında 3. olduk. Avrupa Şampiyonasında yarı final oynamışlığımız var. Bize bir ilk yaşatması için Rehagel'in Yunanistan'ı taşıdığı gibi zirveye taşıması lazım. 20 sene sonra geldiği ülkemizde yeter ki Milli Takım'ımızın sistemi ve göze hoş gelen bir oyunu olsun. İki sene sonunda ense traşını görmeyelim. Varsa hala Turkey (Hindi) diye dalga geçen ecnebilere "Bir baba Hiddink, alayına bindik" diyebilelim traş spor basının üslubuyla.


Not: 'Kırkından sonra azanı teneşir paklar' misali 45 yaşında geldiği Türkiye'de başına enteresan şeyler gelmişti Hiddink'in. Umarız bu sefer daha dikkatli olur.

Hiç yorum yok: