Ellerinde Chivas Regal'le şehir meydanında dolaşan Gürcülerin peşine takıldık A.Sebat'ın stadına doğru yola koyulduk. Gürcüler önde biz arkada. Dünya gözüyle Akçaabat'ın stadını da görmüş olduk böylece. Recep Tayyip Erdoğan Stadı'nın bir tribün fazlası işte bu şirin stadyum.
Stadyuma varınca gazetede okuduğum ve maç anında tıklım tıklım olması beklenen stadyumun karşısındaki inşaatın tepesine çıktım. Bir ara ulan ne işim var burada benim diye sormadım değil ama ayağıma gelen bu fırsatı kaçırmayayım dedim. Stadyum etrafını bir kolaçan edelim diye aşağı indik ve gişeleri aradık. Boşa kürek çekmişiz. Türklere bilet satılmıyor cevabını aldık. Ulan nasıl iş anlamadık. Memlekette bir spor organizasyonu var Trabzonlu'ya bilet yok arkadaş diye çıkıştı biri arkamızdan. Ben de hemen tüydüm sonra. Olası bir kavgayı fitilleyen olmayayım istedim. Ateşli insanlar şu Trabzonlular. Sorsan ben de o çıkışan dayı da rugbynin kurallarından bir haberiz ama izleyeceğiz işte. O havayı biz de teneffüs edelim dedik ama yok. Tek yol inşaat. F.A bizi deli mi .ikti yürü gidelim diye söylenince yeter bu kadar deyip geri döndük.
Bu arada en çok dikkatimi çeken şey Gürcülerin Trabzon insanına benzerliği oldu. Ne de olsa aynı coğrafyanın Karadeniz'in çocukları tabii. Tek fark kadınları:)
Gürcü kadınların güzelliklerini ilerleyen postlarda paylaşacağım sizlerle. Onları profesyonel makinesiyle F.A çekti:)) Eğer izin verirse bir kısmını kullanacağım. Zira sanat eseri oğlum bunlar dedi çektiği kareler için. Ben görmedim onun yalancısıyım. Zaten Gürcülerin bir sıkıntı yaşamadan gezmeleri eğlenmeleri de yanlarındaki bu hoş kadınlardan.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder