18 Ocak 2011 Salı

Güle Güle Yusuf Şimşek



Halı saha maçına gitmek üzere evden çıkarken Trabzon'la anlaştığını hatta henüz imza atmadığı için devre arası kampına katılamayıp özel bir hoca ile antremanlara başladığı haberini izlemiştim televizyondan. Bir saat top tepip eve döndüğümde ise Yusuf Beşiktaşlı olmuştu. Sosyal paylaşım sitelerindeki iletilerime "Ne Yusuf'u yahu" diye yazdığımı anımsıyorum. Sevinmediğim ve güvenmediğim bir transfer olmuştu benim için.
.
O sene Yusuf reklamdaki kale direği beni de yamulttu. En kritik maçta, İnönü'de Galatasaray'a şık bir gol atarak şampiyonluğun habercisi olurken İzmir'deki kupa finalinde de Fenerbahçe karşısındaki gol yağmurunun perdesini açan isim de oydu. Yarım sezonda iki büyük maça ağırlığını koymayı başarmış ve iki kupada önemli pay sahibi olmuştu bence. Eskişehir'de sol çizgi boyunca sürdüğü topla Doğa'ya üst üste attığı çalımlar sonrası verdiği gol pası da uzun süre hafızalardan silinmeyecek güzellikteydi.

Ligimizdeki yetenekli ama istikrarsız futbolcularımızdan biriydi Yusuf. Nitekim oynadığı yarım sezondan sonra düşüşe geçti. Yaşı ve yaşadığı sakatlıklar sebebiyle kulübede bile yer bulmakta zorlandı. Bu sene başında kadroyu sayan Beşiktaşlılar bile ismini unuttu neredeyse Yusuf'un. "Sahi bir Yusuf vardı nooldu?" muhabbetleri dönmeye başlamıştı ki gelişi gibi gidişi de devre arasında oldu. Bursa'dan geldi Kayseri'ye (Erciyes) gitti. Yolu açık olsun...

Hiç yorum yok: