20 Ocak 2011 Perşembe

Hayattan 90 Dakika Çalmak

Her yeni gün beraberinde yeni bir gündem, yeni sıkıntılar, beklentiler ve umutlar getiriyor. Hayat şartları ağırlaşırken bunun beraberinde iyi haber almak, gülümsemek, iyi hisstemek güç. Hal böyleyken bu cuma ikinci perde paşlıyor.

Bu sefer yalnızım. Olsun. Belki Köyiçi'nde bir iki arkadaş edinirim. Sonra tüm yasaklamalara, kısıtlamalara rağmen iki kadeh tokuşturur söyleşiriz. Kamusal alanda içiyoruz diye zabıta basabilir, didişiriz. Karşı dururuz, bu ruhu benimsemiş herkesle beraber, yasağın, zorbalığın her türlüsüne. Ağır ağır yol almaya başlarım Dolmabahçe'den sahaya doğru. O yolu ne zaman yürüsem hayatım gözümün önünden geçiyor. Üstümde forma yüreğimde hayallerim. Geçmişimden neyi yarına taşıyorsam, bugünde başka baharlar için neyi inşa etmeye çalışıyorsam...

Sonra maç başlar. Gol olunca benden mutlusu yok. Dünüm yok, yarınım yok. Derdim, tasam yok. Gol olunca bu dünya güzel. Haksızlık, düzenbazlık, adaletsizlik, yoksulluk, açlık, umutsuzluk yok. Gol olunca üstü karalanmış, kötü olan herşey uçup gidiyor. Sevinçle doluyor ciğerlerim.

Bir de tam tersi var. İşte o tam tersinin ne olduğun bu ülkede en iyi Beşiktaş taraftarı bilir. Öndeyken bile tedirgin olmanın, anlamsız kaybetmelerin, boş bakışların, bir anlamda kahırın ne demek olduğunu en iyi biz biliriz. Yenik olduğun dakikalar, bütün gayretin galip gelebilmek için... İşe yaramadığı kaybettiğin o an! İşte o an aslında sadece Beşiktaş kaybetmiyor. Ben de mağlup oluyorum hayata karşı. O dakikalar; uğraştığım, çile çektiğim, emek verdiğim hayallerimin bir anda yıkılması gibi. Avcumda kalan kocaman bir hiç. Yoğun bir üzüntü tüm gücüyle üstüme çöküyor. Altından kalkamıyorum. Maçtan önce bir solukta biten o çınarlı yol, uzuyor, bitmiyor.

Yine de oradayım, olacağım da. Neden diye soranlar çok, oysa ben kendime hiç sormadım bu soruyu. Ne yaparsam yapayım dünya işi aklımı meşgul eder, insanım. Sorumluluklarımı, gördüklerimi, hissettiklerimi unutamam; geçiştiremem. Niceleri gibi benim için de tek çıkar yol, tek kaçış. Çünkü "gücüne güç katmaya" giderken aslında "armandan güç almaya" geliyorum. Üzüntümü, derdimi yeşilliklerine gömmek, bana yaşatacağın mutluluğu yarınlara serpmek için geliyorum. Beyazını yaşamaya, siyahını anlamaya geliyorum. Hayattan 90 dakika çalmak için geliyorum.

Bir küçük mutluluk, bir dolu tebessüm için...
İyi ki varsın Beşiktaş.

3 yorum:

AcıbadeM dedi ki...

İyi ki varsın Beşiktaş...

Adsız dedi ki...

gücüne güç katmaya" giderken aslında "armandan güç almaya" geliyorum.

süper

BEERREGULAR dedi ki...

güzel olan dostluğunuz kardeşim.. vakit ayırıp okuyanlar sağolsun..