17 Mayıs 2011 Salı

Piskevit Yemezsem Çıldıracağım


Maça annemi getirdim :) Hayatında ilk kez futbol maçını tribünde izleyecek olmanın heyecanı içindeydi. Gerekli tüm ritüelleri yerine getirdim ki, biz bir maç günü neler yapıyoruz hemen hemen hepsini görsün öğrensin. Kazan'ın yanına getirdiğimde epey yüzünü ekşitti. Hayatında duymadığı küfürü bir saat içinde duyup öğrenmiş oldu. Fakat tribündeki yerini aldığında şaşkınlığı yüzünden okunuyordu. Maçın sonuna doğru "Çarşı'yı izlemekten maçı izleyemiyorum" diye isyan etti. Tribünün ortamından, ruhundan o kadar etkilendi ki "Çarşı'ya laf eden kötürüm kalsın. Allah var muhteşemler gözlerimi alamıyorum." dedi. Eğlendiğini, mutlu olduğunu, atmosferi sonuna kadar içine çektiğini gözlerimle gördüm, hissettim. Sağa sola bakmaktan, oturup kalkmaktan yorgun düştü ama sevinçliydi.

Bu arada "oynatmaya az kaldı piskevit nerde" tezahüratı Çarşı'nın yaşayan bir organizma olduğunun ve gündemi her zaman takip ettiğinin kanıtıdır. Tezahürat bir süre sonra "piskevit ye Fenerbahçe" halini aldı, çok neşeliydi. Bursa'ya söylenen bestedeki "merdivenden yukarıya kaçanlar" kısmında tribünün Bursalıları taklit ederek tribünlerde yukarıya doğru koşması, kaçışması (her ne kadar yaşananlar hoş şeyler olmasa da) oldukça komikti.

Eve dönerken annem,

-Babana söyleyeyim de artık maça gitmene laf etmesin, şimdi anlıyorum nasıl olduğunu...

dedi :)

Hiç yorum yok: