Her evden çıkışta klasik cüzdan, anahtar, telefon üçlüsünün kontrolü yapılır ya, maç günleri buna atkım ve kaybolur endişesiyle sürekli cüzdanımda taşımadığım kombinem de eklenir. Yine de bazen stada yaklaştığımda paranoyak bir şekilde 'Lan ya almadıysam, ya unuttuysam' endişesi kaplar içimi. Bir de ofiste çıkış saatini beklemek zor gelir. İstanbul trafiğinde engelleri aşıp da semte ulaşmak, orada ayak üstü bir şeyler atıştırıp biraz da demlenip stada gitmek için dakikalarla yarışır insan. Hava yağmurlu, kesin trafik olur. Üsküdar'dan sekmek en mantıklısı. Cuma maçlarının tek güzel yanıysa yorgun argın eve varıldığında önünde iki tatil gününün olduğunu bilerek yastığa başını koymak. Pazar maçlarında dördüncü hakemin uzatma dakikalarını gösteren tabelayı havaya kaldırmasıyla birlikte bizim de yüzlerimiz düşer mesela. Cuma gününde pek yaşanmaz bu. Bugün maça gelmeyen arkadaşlarım olunca sağa sola davet mesajları geçtim. Kimi havayı, kimi rakibi beğenmedi. Maçın havası, Beşiktaş'ın rakibi olmaz ki oysa. Havayı tribünde biz kendimiz yaratırız, gök gürültüsü olur rakibe kaçacak delik aratırız.
1 yorum:
Fotoşok'u unutmuşsun
Yorum Gönder