Aynı derede 2 kez yıkanılır mı sizce?? Biz 4. kez yıkanmaya başladık bile Şenol Güneş'le.
Şenol Güneş Trabzonspor tarihinin tartışmasız en büyük efsanesidir. Gerek kalecilikteki başarısıyla (gol yemediği 1.112 dakika hala Türkiye'de geçilememiştir, Dünya'da bu alanda yapılan sıralamada da hala ismi geçmektedir), gerek takımın kazandığı 6 şampiyonluk kupasının ve sayısız kupanın tamamında kaledeki isim olmasıyla, gerek 3 defa çalıştırdığı Trabzonspor'da en yüksek galibiyet yüzdesi tutturan hoca olmasıyla..
Trabzonspor kariyeri dışında 2 önemli durağı oldu Şenol Güneş'in teknik direktör olarak; milli takım ve FC Seoul. Milli takımı 2002 Dünya Kupası ve 2003 Konfederasyon Kupasında 3. yapmıştır ancak özellikle Dünya Kupası döneminde şakşakçı İstanbul-Terim medyasına bir türlü yaranamamıştır. Şu anda dahi kendisini Türkiye futbol tarihinin en apoletli hocası yapan Dünya 3.lüğü derecesini medyanın çoğunluğu bir türlü hazmedememiştir. Buna karşılık o yıl UEFA tarafından yılın teknik direktörü seçilmiştir.
Küçük beyinli spor medyası tarafından halkın diline sakız edilen "Avrupa takımıyla oynamadan 3. olduk" bahanesi ise kargaların bile güleceği cinstendir. Yunanistan 2010 Dünya Kupası'nda Arjantin-G.Kore-Nijerya'nın olduğu grubu geçip hiç Avrupa takımıyla oynamadan Dünya 3.sü olsa, aynı insancıklar Otto Rehagel'i Dünya'nın en büyük hocası yaparlar muhtemelen.. Çünkü onlar işlerine geldikleri zaman sonuçlarla, işlerine gelmediklerinde ise sebeplerle ilgilenirler.
FC Seoul macerasını ise çok yakından takip etme imkanı bulamadık ancak 2 senedir en kritik maçlarda yedikleri son dakika golleriyle şampiyonluğa gidemediler,bu sene de lig sonrasındaki play-off ta penaltılarla kaybederek çeyrek finalde elendiler. Ancak insanların onu havaalanından ağlayarak uğurladıkları sahne gözümüzün önüne geldiğinde, orada nasıl bir iz bıraktığını kolaylıkla anlayabiliyoruz.. Tabi skor medyasından bunu anlamalarını, ve Şenol Güneş'in orada Türkiye'yi ve Türk insanını nasıl temsil ettiğini, orada ne kadar mükemmel insani ilişkiler kurduğunu konu etmesini, bununla ilgili haberler,araştırmalar yapmalarını beklemiyoruz. Simon Kuper'in kült kitabı "Football Against The Enemy"'nin Türkçe çevirisinde söylendiği gibi; "Futbol Asla Sadece Futbol Değildir" ancak bunu bizim medyamız maalesef anlayamaz.
Gelelim "Trabzonspor'da ne yapar?" sorusuna. Bu kadar methiyeden sonra Şenol Güneş'i dünyanın en iyi teknik direktörü olarak kabul ettiğimi falan düşünmeyin. Her ne kadar mevcut şartlarda tüm camiayı kenetleyecek tek isim Şenol Güneş olsa da (geldiğinden beri camiadaki pozitif havayı takip edenler bilir. Dünkü mali kongrede 94.5 Milyon TL borcun ibra edilmesinin en önemli sebeplerinden birisi bu pozitif havadır, zira Nuri Albayrak zamanında 30 Milyon TL'lik borç ibra edilmemişti), ben artık bu işten sıkıldım. Birileri piyon olarak geliyor gidiyor, arada Şenol Güneş geliyor, diğer Trabzonlu hocaların isimleri geçiyor. Bir süre sorna onlar da gönderiliyor..
Şimdi de deniyor ki "Şenol Güneş'i Trabzon'un Ferguson'u yapacağız". Bunu yapabilmek için öncelikle Manchester United'ı yönetenler kadar profesyonel insanlara ihtiyacımız var, futbol takımıyla alakalı olarak teknik direktörden çok konuşan asbaşkanlara değil.
İşin traji komik tarafı ise, "Şenol Güneş'i Trabzon'un Ferguson'u yapacağız" diyen insanlarla geçen yılki hedefi Avrupa Kupalarına katılmak olarak belirleyip bunu hemen hemen garantileyen takımın başındaki Ersun Yanal'a son 5 hafta tahammül edemeyip, görevine son vren insanların aynı olmaları.. Nasıl inanalım ki şimdi.. ?
Çok uzattım sanırım. Lafın özü; Şenol Güneş kusursuz bir teknik direktör değildir ancak kusursuza yakın bir adamdır. Bu ülkede daima üvey evlat muamelesi görmüştür. İnsan olarak çok sevsem ve Trabzonspor'da birçok teknik adamdan daha başarılı olacağını düşünsem de başkanın bile açıkça ve utanmadan söylediği "Şenol bizim evladımızdır; gel deriz gelir,git deriz gider" mantığından dolayı hayalimdeki Trabzonspor teknik direktörü değildir. Zira biliyoruz ki sözleşmesinde 5 Milyon USD tazminat yazsa da yönetim ona git derse Şenol Güneş gerçekten de 5 kuruş almadan gider, çalışırken de giderken de camiayla ilgili bildiklerini, sorunlarını asla kamuoyuyla paylaşmaz, hepsini içine atar. Bu böyle gelmiştir böyle gider.
Biz Vahid Halilhodziç'i bunun için sevdik, tüm gerçekleri yüzümüze çarptığı için.. Bana göre Trabzonspor'un başarısı da o tarz bir hocadan ve o tarz bir hocayla çalışabilecek bir yönetimden geçiyor ancak o tarz bir yönetimi Trabzonspor'da görmemiz neredeyse imkansız.
Şenol Hoca'ya başarılar. Her ne kadar öyle olacağına inanmasam da üstün insani vasıflarından doalyı Trabzonspor bir gün şampiyon olacaksa takımın başında onu görmek isterim..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder