4 Aralık 2009 Cuma

Ha Bu Diyar

Peşinde büyük bir kalabalık sürüklese de taraftarı olmayan takımlardan biridir Diyarbakırspor. En son İnönü Stadı'nda iki sene önce Süper Lige yükselme play-off maçında izlediğim takımdan sanırım kimse kalmamış kadroda. O gün üç katlı kale arkasını dolduran Diyarbakırlıların da takımlarına ne kadar destek verdiği tartışılır. Bu şehrin bir futbol şehri olmadığına inanmama rağmen her şehirde futbol aşıklarının olduğuna da inancım tam. Dün taraftar sitelerine şöyle bir göz atınca Grup Birlik adında bir oluşumun varlığından da haberim olmuş oldu. Kaç kişiler, bu maça gelirler mi, gelirlerse elde çekirdek kafada yeşil-kırmızı bir şerit ile maçı izlemek yerine eski açıktan 'biz buradayız' diye haykırırlar mı merak ediyorum.



Son haftalarda futbol dışı olaylarla gündeme gelen Diyarbakırspor bundan hep şikayetçi. Elbette o şehre gelip de top koşturanların veya takımı çalıştıranların bu politik durumda payları yok. Takıma değil, taraftarına karşı da yapılmış olsa, bu sözlü saldırıların haklılık payı olamaz diyorlar ama bu duruma en güzel açıklamayı Eskişehir'li Mustafa Akgören (1965'liler Derneği Başkanı), TRT'deki Tayfun Talipoğlu'nun sunduğu Nasılsınız programında yapmıştı. Play off maçının başında, İstiklal Marşı'nın hemen ardından atılan 'Şehitler Ölmez, Vatan Bölünmez' ve 'Kahrolsun PKK' sloganlarına ıslıkla karşılık vermeleri kabul edilebilir değildi ve "Biraz da suçu kendilerinde arasınlar" demişti 'Diyarbakırlı kardeşlerimiz' diye hitap ederek.


Bu akşamki maçta sahaya çıkmayacaklar belki ama Diyarbakırspor'un kadrosunda eski Beşiktaşlı iki futbolcu bulunuyor. Biri hemen herkesin aklına ilk anda o malum ıskasıyla birlikte gelen Fevzi, diğeri de sessiz sedasız bu takıma gelip giden Tolga. Uzun uzun yazıp da yaralarımızı deşmeye gerek yok, o ıska Fevzi'nin hayatında bir çok şeyi değiştirdi. Benim aklıma bir de İlhan Mansız'ın, Denizli'de yediği çok kötü bir gol sonrası moral olarak çöken Fevzi'ye yaptığı jest gelir. Attığı gol sonrası formasını çıkartarak içine giydiği Fevzi'nin kaleci kazağıyla koşturmuştu. (Son dakikada bir gol daha yiyip maçı kazanamamıştık gerçi). Tolga da hasbel kader 100. yıl kadrosunda kendine yer bulup şampiyonluk sevinci tadan biri olmasına rağmen tribüne çağırılması bile aklımda kalmamış. İkisi de bizden gittikten sonra diyar diyar gezdiler ve bu sene Diyarbakır'da buluştular.

Not: Taraftar resimleri diyarbakirspor.org sitesinden alınmıştır.

Hiç yorum yok: