Sabah 06:00 Sabiha Gökçen Havaalanı. Bordo mavi atkılı gençler uykulu gözlerle uçak saatini bekliyor. Ben de iş icabı Trabzon'a gidiyorum. Onlarla oturuyoruz muhabet ediyoruz. Umutlular. Bu sefer yeneceğiz diyorlar. Trabzon'un içeride dışarıda her maçını takip ettiklerini anlatıyorlar. Hatta Trabzonspor'u deplasmanda destekleyen taraftarının çoğunluğunun İstanbul'dan olduğunu anlatıyorlar. Her muhabbetleri bir yerden nostaljiye bağlanıyor. O sene böyleydi ne güzeldi, şu sene böyleydi ne güzeldi...
Böyle böyle uzayıp giderken muhabbet. Sarı laciver polarlı, atkılı, formalı KFY grubu oldukları çok uzaklardan belli olan kel kafalı, kilolu tayfa karşımıza oturuyorlar. Kafaları mı iyi, uykusuzluktan mıdır bilinmez bir garipler. Arada nolur kim yener gibisinden centilmenlik rüzgarı esiyor. Uçağa biniyoruz. Oturur oturmaz bira istiyorlar. Ufak 33'lükler geliyor. Saat 06:45.
Uçak havalanmadan servis yapılıyor bu kardeşlere. Uçaktaki Trabzonsporlular ile Fenerbahçeliler'in oranı hemen hemen aynı. Önlü arkalı sağlı sollu oturuyorlar. Ben de koltuğuma geçeyim diyorum 2 GFB'li oturmuş koltuğuma bira içiyor. Sessiz sedasız oturuyorum yanlarına...
Tribüne takılan adamlar çeşit çeşittir. Kimisi çok efendidir lan bu adam nasıl olur da böyle maç kovalar diye şaşırırsın, kimi vardır tribünün ruhudur apaçilik diyerek, olmayacak şeylerin peşinde koşar, ağzından "yapma be ağğbi" eksik olmaz hani. Ben de ikinci tanımın yanına düştüm uçakta. Uçak kalkmadan sigara içmek istediler bu kardeşler. Hostesi çağırdılar bacım sigara içecektik dediler. Hostes şok tabi. Olmaz dedi. Uçak havalandı. Bu kez çişim geldi diye ayağa kalktı. Hostesler dahil herkesin kemeri bağlı oturuyor bu kardeş 45 derece açıyla yükselmekte olan uçakta yokuş aşağı tuvalete koşuyor. Diğeri de bana bu çocuğun ne kadar sıyırma bir insan olduğundan dem vuruyor. Halen istanbul sınırlarında olduğumuzdandır heralde Trabzonlular'ın hiç sesi çıkmıyor. Ara ara Fenerliler götür beni gittiğin yere şarkısını söylüyorlar. Geçenlerde AcıbadeM dalga geçmişti ben böyle bir besteleri olduğunu söylediğimde. Senin kokunu özledim diyorlar Fenerbahçe'ye :) Fenerbahçe'nin kokusu ne ola ki.
Neyse ki işemeye giden sıyırma gelip oturuyor. Önümüzdeki Fenerlilerle muhabbete başlıyor. Diyor sen nerdensin? Öndeki ben Vamos Bien'den bilmem kim. Heee biliyorum Vamos Bien'i solcusunuz di mi? diyor. Geneli öyle diyor Vamos Bien. Ulan hakikaten farklı birşey şu tribüncülük diyorum. Siyasi partide solculuk yapmaktansa tribünde yapan bunu kendine marka yapan adamı da anlamaya çalışıyorum. Yani her yerde solculuk almış yürümüş de bu adam tribünde de böyle bir sistemden yana oluşuma kendini ait hissediyor. Enteresan birşey hakikaten Bunları düşünürken uyuyakalıyorum.
Alkış sesleriyle uyanıyorum. Uçak iniş yapıyor. Trabzonlular aslan kesiliyor. Haydi başarılar diyen Fenerbahçeli'ye inşallah yenilirsiniz diyor. Hani espridir gülersin öyle birşey de yok:) Cehenneme hoşgeldin diyor kendince. Yaşlı bir teyze Trabzon diye tezahürat yapıyor. Fenerliler atkıları içeri sokuyor.
1 yorum:
Güzel...
Yorum Gönder